ulan çocukken örümcek adam olup dünyayı değiştirme hayallerim vardı.
demin tuvalette karanlıkta sıçarken bi an düşündüm de içim burkuldu anasını satiyim:
bugün sahip olduğum tek süper güç buzdolabı kapağını götümle kapatabilmek.
ayrıca kaç haftadır tuvaletteki patlamış ampulü değiştiremedim ben bi türlü amk, karanlıkta sıçıyorum ta ne zamandır. dünyayı değiştirecekmiş, sen önce tuvaletindeki ampulü değiştir, maloş seni jsj ahah.
bu, insanın büyüdükçe kendine eninde sonunda yapmak zorunda kaldığı ciddi bir itiraf bence. çünkü insan ya bu hayallerinden istifa ediyor ya da bu hayalleri hazmedemediği "gerçeklerden" dolayı istifra ediyor. e sonunda da bunu mutlaka kendine itiraf ediyor.
çocukların bi an için algıları açılsa ve büyüklerin söylediklerini anlayabilecek kıvama gelseler onlara şunları söylerdim:
lan çocuklar, böyle salak sulak hayaller kurmayın lan! gerçi kurmayın demeye dilim varmıyor, kurun kurun tabii de... çok kaptırmayın eheheh.
bakın ben içimde deli gibi koşuşturan çocuğa rağmen büyüdüm ve büyüdükçe hayallerimdeki renkli alacalı dünya grileşti. sonuçta hansellen gratelin evi çukulatadandı, aha bizimki bildiğin düz beton amk. bi gün lolipop tatmin etmeyecek bebeler, hayat sıradanlaşacak yavruşlar.
evet, bi gün mutlaka içinizdeki kızıl canavar uyanıp kulağınıza "sen mükemmelsin, farklısın, büyüdün artık seni sefil bok, hadi başla savaşmaya!" falan şeklinde seslenecek. sakın inanmayın. öyle materyalizm, anarşizm falan sök meeeez.
kimsenin seni anlamadığını düşüneceksin, düşünme.
bütün dünya sana karşı sanacaksın, sanma.
şşşt uyan bebeğim, kimse sana karşı değil, hatta kimsenin sikinde bile değilsin.
siz öyle "ama abi materyalizm..." şeklinde bilmiş bilmiş konuşurken esnafın biri çıkar ve "sokarım lan materyalizmine!" der, o gün anlarsın kimsenin sikinde bile olmadığını.
dünya'nın senin etrafında dönmediğini coğrafya dersinde değilse bile başka bi yerlerde eninde sonunda öğrenirsin eheheh.
kendini aşırı farklı sanıp azınlık olmakla övünmek için kimsenin okumadığı dergileri okuyup iguana falan beslerken tahlil için gittiğin bi hastane odasında plastik kaba çömelmiş sıçarken aslında farklı falan olmadığını, hatta sıradanın en önde bayrak taşıyanı olduğunu anlarsın,
ya da yıkanamadığın günler gelir, koltukaltın leş gibi kokunca anlarsın.
en olmadı, hassas cildin için rahat uyuyayım diye aldığın pufa pamuk yastığın pamuğunu götüne tıkaç yaptıklarında anlarsın.
çünkü sana dünyanın en özel insanıymışsın gibi "seni pamuklara sarmalar sararım." şeklinde seslenenlere rağmen bi gün götüne pamuk sokacaklar bebeğim eheheh.
içindeki canavar uykuya dalacak, tıpkı tuvaletindeki ampul gibi ışığı sönecek o kızıl canavarın hshagf.
bi gün ıslak sarı bi mutfak bezi kadar bile karizman kalmayacak bebeğim. "varoluşçuluk..." falan şeklinde başladığın cümlelere bi gün kahkahalar atacaksın.
değil dünyayı, tuvaletindeki ampulü bile değiştirecek enerjin kalmadığında koca bi "dank" beyninin merkezine paslı bi çivi gibi çakılacak ve inan bana çok güleceksin eheheh. dünyayı değiştireyim derken bi bakmışsın sen değişeceksin.
ve ne biliyor musun? adam haklıymış lan diyeceksin:
insan 16 yaşında dünyayı değiştireceğini sanar. 18'inde düşünceleri sert bir kayaya çarpar. 20'ye geldiğinde hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini anlar. 25'ine geldiğindeyse dünyanın onu değiştirdiğini fark eder.
*buradaki yaşlar bire bir tutmak zorunda değil, zaten çok önemli de değil ama sıra aşağı yukarı bu şekilde ilerler inan ki.
ve evet, gülüyorum falan ama bu baya iç burkan bi durum aslında dostum eheheh.
ağlama lan ağlama tamam. hadi git işin vardır senin, daha dünyayı değiştirecen, ben de şu ampulü değiştireyim bi ara artık yau. :p
not: bu yazıyı çilekli danino yerken tekrar okumam da işin ironisi olsun puhahsha. sigara altlığı olsun diye çilekli danino yemek nedir laaan? kendime 6'lı danino aldım. o kadar da büyümemişim mi ki acaba lan? neyse sigaramı yakayım.