adini dolayli yoldan (bkz: cincinnati orgutu) verdigi cincinnati sehrinde bir adet de uyduruktan heykeli vardir, bir eli sabanda bir eli kilicta seklinde. yine de kral adammis helal olsun, diktator olmusken bir yil roma'yi vur patlasin cal oynasin yonetirdim ben yerinde olsam, ciftlige donup naapacam?

ben bu adam gibi alçakgönüllüsünü görmedim. helal olsun.

m.ö. 5 . yüzyılda yaşamış, bönlüğüyle, aykırı davranışlarıyla ünlü bir romalıdır. çiftçilikten devlet adamlığına geçmiş, iki kere diktatör olmuş, sonra yine tarlasına dönmüştür.

kaynak: turgenyev'in babalar ve oğullar romanında bazarov'un babasının kullandığı bir tabirdir. çeviri ise iletişim yay.

hint mitolojisine gore oldukten sonra suleyman demirel olarak enkarne olmustur.

simdi bakin burasi onemli. bazen ulke hakkinda dusunurken, "ulan omrumuzu dark triad bir herifin yaptiklarina uzulerek neden geciriyoruz ki? neticede finansal ozgurlugumuzu elimize alip yolumuza devam edelim, cok da tin bu herif ne yapmis ne etmis , bir ciftligin olduktan sonra kim ne karisir sana? illa twitter sozcu gazetesi muhalifi olmaya gerek var mi " diyorum gayri ihtiyari.

sonra cincinnatus abinin hikayesi aklima geliyor, bir cok defa bir cok yazarla konusmusumdur, ama burada da dursun ozeti itibari ile...

yani cincinnatus bambaska bi geyik.... adam "civic virtue" nun kurucusu. yani "toplumun iyiligi ,yurttaslik erdemi. roma'li.... gorevini bitiriyor, generallik meneralik nereye kadar diyerek, sonra gidiyor ciftligine yerlesiyor tam bir emekli asker gibi, iste nedir, iyi karpuz iyi peynir pesinde bir omur. italyanlar da bize benziyor o acidan bildiginiz uzere. "rauf kos bır barbun yakalamısım lokum lokum" ekolu iste arada yilmaz ozdil falan da paylasiyor o kadar da kopmuyor tabii.

bu ortamlari biraktiktan sonra, tesaduf bu ya devlet sicip batiriyor, barbarlar kuzeyden ic catismalar guneyden falan derken, abbaavvvv barbarlar roma'ya kadar dayanmasin mi?.. aman cincinnatus abi kos yetis gozunu seveyim biz mafolduk bittik falan diyorlar, adam da buyuk kumandan yanlis olmasin... tamam diyor gelirim .. tabii diktator yetkileri ile... ben bu barbarlari o yetkilerle kulaklarindan tutar c*eker atarim 3 gune..... ama diktatorluk onemli, oyle goygoy moygoy kaybedilecek zaman yok....
tamam neticede anlasiliyor, diyorlar abi al diktatorluk kopegin olsun ya nedir.... bu meclis neleri gordu ya bu meclis merve kavakciyi gordu neticede. ...

adam aliyor diktatorlugu , soz verdigi sekilde silindir gibi ezip geciyor barbar ordularini... hanima da whatsapptan yaziyor aksam diyor mangali yak barbunu hazirla o rauf itini de cagir raki icecez. zaferin ardindan diyorlar ki agam sen cok guzel yaptin, sen kal basimizda.... bir sezon daha kal uefa'da sampiyon olalim. mavi beyazlilarda yuzler guluyor takim ruhu ust duzey.... adam diyor ki, yok abiler alin diktatorlugu basiniza calin ben ciftligimine donuyorum hasat zamanidir simdi hem rauf'u bir katlayayim tavlada simardi iyice.

ve adam donuyor. st. george and the dragonetde oldugu gibi, ".... just like that..." boylelikle civic virtue / yurttaslik bilinci , toplum icin iyilik ve yurttaslik vazifesi dogmus oluyor

yani demem o ki, omrumuzu bir dark triad admalarin yaptigi skimsonik islere bilenerek, uzulerek, garez duyarak gecirecegimize, finansal anlamda ozgurlugumuzu kovalayip bir gun gorev duserse yurttaslik bilinci ile gorevi ifa edip tekrar tarlamiza tapanimiza, kimseye ihtiyac duymadan yasamaya donmek erdemli bir hedef degil midir?

roma'nın george washington'ı.

"sıkıldım bu hayattan, köye yerleşip organik tarım yapacağım valla" demesiyle en kısa süren beyaz yakalı unvanını da elinde bulundurmaktadır.

soylu bir aileye mensup amiral. makedonya ile yapılan savaştaki başarıları ve azmi neticesinde konsül seçilip galya üzerindeki en yetkili kişi konumuna yükselir.
tüm başarılarını elinden alan bir fahişedir. kadının isteği üzerine keyfi olarak asil biri kadını öldürür. senato da bunu duyunca tüm yetkilerini elinden alıp onu sağ gibi ortada bırakır.
zevk ve safının hazin sonu...

"ich lachte oft der schwächlinge, welche sich gut glauben, weil sie lahme tatzen haben!"
"ne çok gülmüşümdür keskin pençeleri olmadığı için kendini iyi zanneden zayıflara."

diyen nietzsche de,

"if you want to test a man's character, give him power."
“bir adamın karakterini test etmek istiyorsanız, ona güç verin.”

diyen lincoln da,

özünde aynı meseleden söz eder: güç zehirlenmesi. günümüzde ve tarihte güç zehirlenmesini dibine kadar yaşamış olduğunu söyleyebileceğimiz sayısız devlet yöneticisi vardır. cincinnatus'u cincinnatus yapan şey ise, onun bunlardan biri olarak hatırlanmamasıdır.

bildiğimiz üzere, antik roma'da iki temel sınıf mevcuttu: patriciler ve plebler. roma vatandaşlarının geneli plebler iken seçkin ailelerden gelen grup patricilerdi. cincinnatus seçkin bir aileden geliyordu. kendisinin tam adı lucius quinctius cincinnatus'tur, mensup olduğu aile quinctia'dır. cincinnatus ismi, kıvırcık saç mânâsına gelen "cincinnus"un ve sıfat oluşturma eki olarak düşünülebilecek "- atus"un bir birleşimidir.

milattan önce 400'lü yıllarda roma cumhuriyeti'nin başı belâdaydı. bir tarafta sabinler, diğer tarafta aequi kuvvetleri roma'ya saldırıyordu. sabinler yerleşim yerlerini tahrip ediyorlardı. aequi kuvvetleri ise algidus dağı'nda roma ordusunun etrafını sarmıştı.

bu acil bir durumdu ve o dönemde roma cumhuriyeti'nde diktatörler, bu tür acil durumlarda geçici bir süreliğine atanırlar, tam yetki sahibi olurlardı. kapana kısılmış olan romalılar, cincinnatus'a diktatörlük teklifinde bulundular. titus livius tarafından kaleme alınmış olan ab urbe condita'da, bu teklif geldiğinde, cincinnatus'un çiftçilik yapıyor olduğu yazmaktadır.

cincinnatus, roma'ya çok kısa bir sürede zafer getirmiştir. geri döndüğünde roma'da büyük zafer kutlamaları yapılmıştır. kutlamalardan sonra cincinnatus, diktatörlük pozisyonunu bırakmıştır ve çiftliğine geri dönmüştür.

titus livius'a göre, cincinnatus'un ikinci bir diktatörlük dönemi daha olmuştur. roma'da kıtlık dönemidir. spurius maelius adında varlıklı bir romalı pleb, çok fazla buğday alıp buğdayı düşük fiyatlara roma halkına satmaktadır. maelius, patrici sınıfından augurinus'un şüphesini çeker. maelius'un monarşi kurma planlarından söz edilir. mite göre cincinnatus, bu problemi çözmek için ikinci defa diktatör olarak atanır, huzuruna çıkmayı reddeden maelius'u idam ettirir ve diktatörlük pozisyonunu hiç gecikmeden, bir kez daha bırakır.

plebler için cincinnatus'un bir kahraman olduğu söylenemez zira maelius'u idam etmek halkın çıkarları ile uyuşmamaktadır. cincinnatus'un saygınlığının nedeni, kendisine verilmiş olan görevleri çabucak yerine getirip, çiftçiliğine geri dönmesidir.

bu yönü ile kendisinin benzetildiği bir abd başkanı vardır: george washington.

orduya liderlik etmesi için göreve çağrılmış olan emekli george washington da cincinnatus misali, zafer sonrası çiftliğine geri dönmüştür. bu yüzden lord byron da (bkz: lord byron/@highpriestess) washington'ı "cincinnatus of the west" olarak tanımlamıştır.

bugün ohio eyâleti'nin önemli bir kenti olan cincinnati'nin de, ismini nereden aldığını söylemeye gerek yoktur sanırım.

cincinnatus
* * *
ps: hatalı yazdığım şehir ismini düzelttim. juvares'e teşekkürler.

ivan sergeyeviç turgenyev, babalar ve oğullar, türkiye iş bankası kültür yayınları, çevirmen: ergin altay. sayfa 152'de hakkında geçen dipnot:

" cincinnatus (iö 519-iö 430) : alçakgönüllülüğüyle ün yapmış romalı devlet adamı. kriz dönemlerinde iki kez diktatörlük yapmış, her iki dönemin sonunda da çiftliğine çekilmeyi yeğlemiştir. "

kendisinden sonra gelen romalılar için erdem kavramının cisimleşmiş hali olmuştur. yüzyıllarca sonra dahi romalıların erdemli politikacılar için verdiği örnek olmaya devam etmiştir.
https://medium.com/…rinin-şekillenmesi-cd9d79558d0c