bursa için konuşacak olursak iklim krizinden çok, 20'den fazla su şirketini, şehrin göbeğinde kalan ve inanılmaz seviyelerde su kullanan sanayi sitelerini, her barajın yanında biten yeni sanayi bölgelerini, tüm türkiye'ye asitli içecek ve meyve suyu üreten şirketleri de konuşmalıyız. aynı zamanda tarımsal üretimde hibrit tohumlar ve suni gübrelerin doğal sonucu olarak, aşırı ve gereksiz su ihtiyacı doğuran tarım politikalarını da konuşmalıyız. bursa bir sanayi şehridir diye övünürken aynı zamanda yeşil bursa adıyla da övünen bir anlayışa teslim olduk. bir yandan gerçeklerden uzak reklam ve sloganlar, bursa'ya yeşil kimliğinin yeniden kazandırılacağını iddia eden projeler duyurulurken, bunların dekoratif ve işlevsiz park alanlarından öteye gitmediğini anlıyoruz. başta bahsettiğim asıl sorunları çözmekte isteksiz olan her türlü politikanın karşısında durmadığımız sürece, her yıl bu su krizi biraz daha derinleşecektir. şu an barajlarda 0,25 oranında su kalmış durumda. birkaç hafta sonra belki tamamen susuz kalacağız. neden önlem alınmıyor? neden sanayi işletmeleri faaliyetlerine hiçbir sorun yokmuş gibi devam ediyor? neredeyse her şehrin su şirketi varken, neden bütün sular bursa'dan, zaten su zengini olan, 1300 km uzaklıktaki en ücra köye bile birkaç şirket tarafından ulaştırılıyor? bu krizi bizzat deneyimleyen vatandaşlar da, zaten kullandığı su miktarı belli olan diğer vatandaşa, su tasarrufu yap derken neden asıl tüketimi yapanlara ses edemiyor? belediye web sitesine girdiğimde bana suyu nasıl tasarruflu kullanacağım anlatılırken, aynı öneriler büyük şirketlere de yapılıyor mu? herhangi bir ceza kesiliyor mu?

insanların yolda yürümeyi bilmediği şehir.

resmen öküz kaynıyor, evet abartısız söylüyorum öküz kaynıyor.

üzerine üzerine yürüyüp sağına soluna bakmayan ne idüğü belirsiz tiplerle dolu, çoğunun hangi bölgeden geldiğini biliyorum ama yerlerinde de büyük bir problem var.

buradaki gericilik insanı kanser eder.

normalde zaten gergin ve karmaşa olan trafik ve sosyal hayatı sanırım su kesintilerinin gerginliğinden iyice abartı hale geldi, trafikte ters şeritte giden mi ararsın, önüne arabayı kıran mı, kural tanımayan mı son haftalarda iyiden iyiye arttı.

barajlardaki su oranı bugün itibariyle %0.25 olan şehir. cumartesi ve pazar biraz yağmur var fakat o güne kadar yetecek mi belli değil. biterse ne olacağını da kimse bilmiyor, çünkü bilgi yok. çınarcık barajını hazırlıyoruz falan diyorlar ama verilen tarih 2026 haziran. kardeşim tamam haziran 2026’da (o da şanslıysak) su gelecek ama 3 gün sonra ne yapacağız? günde 1 saat mi su vereceksiniz? hiç mi vermeyeceksiniz? tankerle mahalleye mi getireceksiniz? ne yapacağız yani? yarın sabah bu su %0.25’in altına düşecek, %0.15 falan olacak. ne olacak onu söyleyen yok. tamam süreci yönetemedin de bilgi ver bari.

yeşil şehir, tarihi evler, uludağ ve iskenderin ana vatanı. hem doğayı hem lezzeti sevenler için ideal.

baraj doluluk oranı %0.25'e dayanmış ancak belediye başkanı toplantılara falan gidiyor. hiç bir sosyal medya hesabında bir tane açıklaması yok.

aga kentinin insanı susuzluk riski altında şaka mısın sen? buski sitesinde gördüğüm açıklaması da sadece şu: "bursa'nın su sorununu çözeceğiz". gayet tatmin edici bir açıklama olmuş. buski genel müdürü 3 günlük suyu kaldı kentin diyor o sırada da, yani güler misin ağlar mısın.

ben şimdi akp'li dayılara ne anlatacağım bu adamın nesini nasıl savunacağım bir muhalif olarak?

ayrıca baraj doluluk oranlarında da (https://www.buski.gov.tr/baraj-detay) bir gariplik var sanki, kentin suyu haziran'da %50'lerdeymiş, tamam yaz mevsimleri, buharlaşma vs. ama rezervin eylül'de %1'lere gelmesi için aşırı bir tüketim olması gerekir bunu da halkın yapabileceğini sanmıyorum.