yavaş yavaş oy kullandığım okulda yoğunluk artıyor. pironun önde çıktığı yerlerden burası.

umut kırmak, ümitleri yitirmek yok. mağlup olsak bile onurlu bir şekilde mücadele etmeye devam.

lokasyon: ankara - etimesgut

(bkz: üç hece sekiz harf sadece beşiktaş)

akşam için halı saha maçı ayarlanmış, adam bulamamışız, adam arıyorum fellik fellik. telefonda sırasıyla oynayacak olan kişilere mesaj attığımı sanıyorum ama arada benim eski hatunu da karıştırmışım o kalabalığa. geri dönüşü muhteşem olmuştu;

- tamam panpa oynarım, saat kaçta?

aha adam bulduk heralde diye sevinirken mesajın sahibini görünce ambale oldum. otobüste öylece haykırarak gülmüştüm.

öyle ofiste işlere dalmışım, kulağımda kulaklık filan takılıyorum kendi halimde. birdenbire senin çok sevdiğin şarkı çalmaya başladı ve ben paralyze olmuş gibi kalıverdim senden 2500 km uzakta.

koray candemir çalıyor.

insan nasıl da hatırlıyor geçmiş zamanı?

'eskidendi, sabaha karşı saat 5 gibi gelirdin eskişehir'e taa mersin'den. ben hep saatimi kurardım seni almak için. uyanırdım, gelirdim okulun önünden alırdım seni. saat sabah 5. o kadar mutluydun ki 10 saatlik o sana işkence gelen otobüs yolculuğunun yorgunluğu yüzünde kaybolur giderdi sanki.
sarılırdık çok sıkı, nasıl da güzel uyku uyku kokardın sen ve ben ne de derin koklardım seni. incecik kollarının taşıyamadığı valizini hemen alır, el ele tutuşur eve doğru konuşa konuşa aptal gülümsemelerle yürürdük. sen arada durdurur öperdin beni, yol az da olsa uzardı.

ben güç bela senin kadar ağırlığı olan valizini merdivenlerden çıkarırken sen önden gider kapını açardın. uzun süre kapısı açılmamış olan evinin kokusu hemen hissettirirdi kendini. hoşgeldiniz.

tekrar sımsıkı eve hoşgeldin sarılmasının ardından sen valizini açar aldığın yeni kıyafetleri teker teker hiçbirini unutmadan gösterirdin. çok sevdiklerini giyerdin bana. hepsi şahane oluyordu sana. üç liraya beş liraya aldığın o nefis kıyafetlerine herkes çok imrenirdi. çok güzel giyinirdin. her geldiğinde bana da en az bir t-shirt filan almış olurdun. senin kendi karışınla iki buçuk karıştan çok az daha fazlaydı benim bedenim.
sonra annenin yaptığı börekleri, biber dolmasını ve komşunuz aynur teyzenin harika kekini çıkarır mutfağa götürürdün. valizin boşalırdı.

biz de öylece açtığın bu şarkıyla birlikte birbirimize bakarak uykuya yenik düşerdik.'

ben tüm bunları unutmaya başladım heralde ama hatırlıyorum işte böyle bazen. unutmak hiç istemiyorum sanırım. ilk günlerimizi unutmamak için not alıyorum şuan. bana çok zararı olacak belki ama olsun. ben senin o beğenmediğin burnunun üzerindeki minicik çilleri, apandist ameliyat izini, göğsündeki ameliyat izini, ayağındaki belli belirsiz yanık izini ve hepsinden daha çok benim olan parmağındaki küçücük, yerini sadece ikimizin bildiği benini unutmamak için yazıyorum şimdi. adı 'ilge'ydi beninin.

hafızamı diri tutmak adına itiraf ediyorum; şuan gelsen her şeyi karşıma alır tekrar beraber olurum seninle. gelsene artık.

taksime doğru yürüyüşe geçen grup.

yalnız kafa takımı çok sağlam, herkesi görebilirsiniz. bütün abilerimizle birlikteyiz, geliyoruz.

kocaman yürekli adamlardır.

parkı an itibariyle teslim aldığımız haberi ulaştı. geliyoruz az daha dayanın.

not: henüz netleştiremedim, dur bakalım.

(bkz: kalkmış sikin dini imanı olmaz)

gerek olmayandır.

endüstriyel futbola karşı koymaya çalışan biz, beşiktaş taraftarı yenik düşeceğiz sanırım. tüketim manyağı olmaya doğru hızla ilerliyoruz.

gerçekten anlamıyorum.

samet aybaba'nın sezon performansına bakıyorum, stada da gittik, olmadı televizyon karşısında da izledim maçları, gerçekten oyuncu tercihleri konusunda kimi zaman bazı hatalara düştü. ama bakın devamlılık göstermedi hataları, yeri geldi 30. dakikada oyuncu değiştirdi bu adam. elindeki kadroyla yedi içti, en iyisini çıkarmaya çalıştı sahaya. futbolcularla devamlı iç içe olan oydu, her şeyi en net görenlerin başındaydı.

egosu yok, bu adam beşiktaş'ın menfaatinden başka bir şey düşünmüyor, kaprisi yok, amatör ruhlu, çok heyecanlı. burada bence bize düşen kendi değerimize sabretmek ve sahip çıkmaktır. içimizde yetişen bir neferin üzerine bu kadar gitmek, her yaptığına kulp takmaya çalışmak vicdansızlıktan başka bir şey değildir gözümde.

normalde böyle telkinlerde bulunmam pek, herkes beşiktaşlı tabi. herkes beşiktaş'ın kendine göre iyiliğini istiyor, kimseyi yargılamak haddim değil. bunu da yazmayacaktım ama kendi adamımıza da bu kadar acımasız olmak, bu kadar tahammülsüz olduğumuzu görmek canımı acıtıyor.

beyler, bayanlar onu bunu geçin şunu sakın unutmayın; bizim çekirdeğimiz fenerden, galatasaraydan farklı. bizim çekirdeğimiz beşiktaş semtidir; samimidir, komşuluktur, duyarlılıktır, eşitliktir, hak yememektir.

samet aybaba beşiktaşlı kartal yürekliler. bu adam temizdir, saftır, iyidir güzel kardeşlerim.

sabredilmeyi hakedene sabredelim, lütfen.

beşiktaş'a gönül verenlerin asker ocağıdır, ömrünün sonuna kadar yaptığın askerliğin ocağı.

kimlere kucak açmadı ki; optik başkan, ferdi aslan, pembe hasan ve benim göremediğim nice beşiktaş neferi. burası bizim evimizdi, iki direk arasıydı abilerin mekanı, kutuydu bizim nesil. bu statta zıplarken kafan tavana değerdi kapalı kutuda, umutların tükendiği son anda gelen golle kapalı üstten kapalı alta uçan abilerimiz hiç pişman olmamıştır eminim.

çok mevzu döndü burada, burayı inönü yapan, semti beşiktaş yapan belki de bu mevzulardı.

içimiz eziliyor, yutkunamadığımız yumruk tam boğazımızda. birisi dokunsa ağlayacak durumdayız. korkuyoruz.

ayhan abi bursa deplasmanından önce ne demişti: 'armamız, atkımız, formamız bize yeter. onlar orada korkudan titriyorlar.'

şimdi de biz korkudan titriyoruz, ciğerimiz sökülüyor.

tempolu geçen maç, bu tanım.

ikinci husus; yemiyoruz, içmiyoruz, beşiktaş diye nefes alıyoruz, arma peşinde koşuyoruz. topçularımızın mücadelesine lafımız yok, eyvallah ama insan biraz daha kaliteli oyun istiyor takımından.

melo'nun tükürmediğini iddia edenler, melo'dan salya sümük çıkmadığını söylüyorlar. lan gerizekalı mısınız siz, her tükürük balgamlı, kıvamlı ve salyalı mı olur, hay allahım. siz o pis ağızlarınızla salyasız tükürmeye çalışın, o reflekste ağzınızın aldığı şekle sıçayım hepinizin.

beşiktaşlıyım.