mümtazer türköne denen fetöcü dallamaya gelsin:
link---
spoiler ---
ergenekon ve balyoz kumpaslarının en ağır günleriydi.
o dönem çalıştığım iş yerine kumpaslar kapsamında fetö'cü polisler baskın yapmıştı.
5 polis, yarısı kitaplarla dolu küçük odamın altını üstüne getirirken, operasyon haberini televizyonlardan duyan nihat ağabeyim aradı.
cep telefonum masanın üzerindeydi.
ekranda nihat genç adı çıkmıştı.
bunu gören polisler bana ters ters baktılar.
telefonu açtım ve nihat ağabey ile konuşmaya başladım.
durumu sordu ve ben de olanları anlattım.
o sırada fetö'cü polislerden biri yüksek sesle, "söyle yakında onu da alacağız. çantasını hazırlasın" diye bağırdı.
nihat ağabey duymuş ve çok öfkelenmişti.
bana, "gürbüz telefonun sesini aç da o polisler söyleyeceklerimi duysun" dedi.
bilemiyorum neden ama dediğini yaptım ve sesi çıktığı kadar bağırarak, "beni de almazsanız hatırım kalır. beni de almazsanız şerefsizsiniz. sizden korkan sizin gibi olsun" dedi.
daha uzatmamak için ağabey kusura bakma kapatmak zorundayım diyerek konuşmayı sonlandırdım.
bunu neden yazdığımı merak edenler olacaktır.
geçmişte fetö'nün gazetesinde yazan, akademik titri de olan ve bir süre fetö davasından cezaevinde kalıp, dışarı çıkartılan adı hiç lazım değil bir şahıs, ergenekon operasyonları sırasında nihat genç'i korumaya çalıştığını ima eden zırvalar kaleme aldı.
nihat ağabeyin öğrencilik yıllarından tanıdığı, ama çok uzun süredir yüzüne bakmadığı bu kişi belli ki trabzon-maçka-hamsiköy'ün, faroz'un hırçın çocuğunu iyi tanıyamamış.
gerçekten tanımış olsaydı, en azından "dik durmayı" nihat genç'ten öğrenirdi.
---
spoiler ---