güvenilir olduğunu düşündüğüm bir market diye online sipariş vermiştim ilk defa. 2 paket organik yaban mersininin plastik kutuların tabanındaki etiketlerin ikisinin de söküldüğünü farkettim. bu kasti olarak yapılmış belli ki. bu ülkede ticaret ahlakına sahip şirket bulamayacak mıyız acaba? aldığım ürünün son kullanma tarihini söküp atarak kendinizi çok zeki sanıyorsunuz değil mi? uygulamadan canlı desteğe filan da ulaşmak mümkün değil. siparişlerimin kaydına erişemiyor ultra zeki sistemleri.

evet fiber eve kadar gelmiş babamlara. 16 mbps ile 500 tl’ye yakın aylık fatura ödediği fiberin tadını doya doya çıkarıyor.

eşini sürekli düzeltme hastalığına yakalanmış. bu kadar kişi tarafından bu yönü eleştirilmesine rağmen yaptığının normal olduğunu düşündüğü için bu eleştirelere gülüp geçiyor. bir örnek vermek gerekirse eşi, çiçeği burnunda kanada vatandaşları olarak ilk kez oy kullandık dedi. gayet basit ve anlaşılır bir yorum. eray beyse hemen düzeltmeye girişti ne demek çiçeği burnunda biz 2013 yılının bilmem ne ayından beri kanada vatandaşıyız falan da filan da.

bebeğimin tırnaklarını kesmek.

kim bilir yapacak ne çok şeyin vardı sırada. kim bilir hangi şarkıların yazım aşamasındaydın. hiç beklenmedik bir anda bu nasıl bir veda böyle ya. ah irfan abi. bu dünyada sana daha uzun süre ihtiyacımız vardı. böyle ansızın gitmesi gereken kişi sen miydin ki?

irlanda’da bedava olan musluk suyunun 2008 yılındaki finansal kriz sonucu ımf tarafından ücretlendirilmesi istendi. hükümet bu konuda çalışmalara başladı. su sayaçları takılmaya başladı. irlandalılar hayır biz suyu bedava kullanmak istiyoruz diyerek protestolara başladı ve protestolara birçok farklı sendika ve siyasi parti destek verdi. protestolar başarılı oldu ve su irlanda’da hala ücretsiz olarak kullanılıyor.
daha detaylı bilgi isteyenler ırish water war diye konuyu araştırabilir. bizde bir protesto kültürü bırakılmadığı için böyle bir şey beklemek imkansız tabii ki.

instagram’da paylaştığı stand-up reels’lerine biraz baktım. eğer en beğendiği şakaları bunlarsa stand-up şovu pek de iç açıcı olmasa gerek. şakaları çok basit. geçenlerde dönerciye gittik. adam vegan arkadaşımı gay sandı. et yemiyor dedik tavuk getirdi vb. valla parlak hiçbir şakasını göremedim. bir de sürekli konyalı oluşundan bahsedip şaka üretmeye çalışıyor. elbette aklınıza ilk gelen klişeden beslenmeye çalışıyor yani konya = dindarlık. ofansif olduğunu iddia ediyor. kendisinin stilini o şekilde çizmeye çalışıyor ama bir iki vegan şakası, bir iki kürt şakası, bir cüce şakasıyla ofansif mizah yaptığını iddia etmesi gerçekten güzel bir şaka.

dublin’de gün geçtikçe büyüyen bir güvenlik sorunu var. teenager denen kişiler oldukça güvenilir olduğunu düşündüğümüz şirketin garajına öğle vakti girip elini kolunu sallayıp bisikleti çalabiliyorlar. bunu birkaç defa yapıyorlar üstelik. sitelerin garajlarından motosikletleri çalıyorlar. güpegündüz merkezde caddede park edilmiş motosikletleri, bisikletlerin kilitlerini yanlarında taşıdıkları aletlerle kimseye aldırış etmeden kesip çalıp gidiyorlar. gündüz vakti merkezde işe gitmekte olan adamın kafasından kulaklığı kapıp kaçıyorlar. yürürken telefonu çıkarıp bakmaya çekinir oldu insanlar. bunları yapanlar göçmenler değil. geçen sene bir sürü vaka yaşandı özellikle trenlerde. tren istasyonunda yürüyen küçük kızlara bisikletiyle saldırır gibi yapıp kızın raylara düşmesine sebep oldular. açık söyleyeyim sabah işe giderken yolda göçmen olduğunu düşündüğüm bir kişinin olduğunu gördüğümde içim rahatlıyor. bu da aynı benim gibi sabah sabah işinde gücündedir, işine gidiyordur diyorum. o an bir olay olsa birbirimizi anlarız, birbirimize destek oluruz diye düşünüyorum. ama sabahleyin o yolda bir teenager görsem yolumu değiştiririm. bu kişiler çalışmıyor sabah sabah ne arıyorlar buralarda acaba diye kuşkuya düşerim. bugün yaşananlardan sonra burada yazanları okuyunca oldukça üzüldüm. üç küçük çocuğu bıçaklayan birisi hangi ırktan olursa olsun bunu nasıl ülkedeki tüm ırka ya da göçmenlere karşı nefretinizi kusmak için kullanabiliyorsunuz? bu ülkede yüzbinlerce göçmen var. hepsini suçlu mu ilan edeceksiniz? olay feci ama olay sonrası göçmenleri bahane edip şehri ateşe verenler, itfaiye, polis, tramvay araçlarını yakanlar, dükkanları yağmalayanlar hep bilinen insanlar teenager denen amaçlarının ne olduğu anlaşılamayan gruplar. bu insanlar geçtiğimiz zamanda bisikletleriyle paket sevisi yapıp üç beş kuruş kazanmaya çalışan göçmenlere hiçbir sebep yokken organize bir şekilde saldırıp bisikletlerini çalıyorlardı. kendi vatandaşlarına sebepsizce saldırıyorlardı tenlerde. kaç defa turistlere saldırdılar. bu gruba bir müdahalede bulunulmuyor. irlanda’nın güvenlik politikası bu şekilde. polis kesinlikle güç kullanmıyor ve bir ceza yaptırımı uygulanmıyor bu kişilere. bu kişilerin dertleri ne bilmiyorum. parasızlık mı, işsizlik mi, eğitimsizlik mi, uyuşturucu mu? bu güne kadar göz yumdular bu kişilere ama bugün artık görüldü ki bir şeyler yapılması artık şart. işler çığrından çıktı.bu arada ekleyeyim irlanda’nın genelinde göçmenlere olan yaklaşım oldukça sıcak. sağcısı ya da solcusu kimseden göçmenlere karşı bir aşırılık görmedim. olayları çıkaranlar bence sınırlı sayıdaki bazı aşırı gruplar.

çok büyük değerlerimizden birisi. çok değerli bir sanatçı. kendisini dinlemeye çok geç yaşta başladım. daha çocukken bundan belki 25 yıl önce kasedini dinlediğini gördüğüm benden 10 yaş büyük kuzenime şaşırıp içimden gülmüştüm. çocukluğumuzun bir döneminde gerçekten çok saçma kişiliklere bürünüyormuşuz anlaşılan. musa eroğlu gibi bir ustaya burun kıvırmışım vakti zamanında.
çok yaşayın büyük usta. bizimle paylaştığınız tüm eserleriniz için size minnettarım.

29 ekim 2023 yılında okulun önünde buluşuyoruz. 38 yaşında olacağız lan. yolun yarısı. ben kesin gelirim. acaba yollar kapalı olur mu? vatan caddesi yine her zamanki gibi kalabalık olur tören sebebiyle. acaba ne kadar değişmiş olacağız? kimler burada olur o zaman? öğretmenlere de söylesek mi? çocuklarımız olmuşsa onları da getirsek mi?
lisedeyken birden bire aklımıza gelmişti bu fikir. cumhuriyetin yüzüncü yılında okulun önünde buluşacaktık. okulda her sene mutlaka en az birkaç defa birbirimize hatırlatırdık bu sözümüzü. okulumuz vatan caddesi’ndeydi. büyük törenler yapılırdı o zamanlar caddede. bazen biz de görevli olurduk. 29 ekim 2023 bize çok uzaktı o zamanlar. 25 yıl sonrasını konuşuyorduk. ama çok umutluyduk planımızdan. gözlerimiz parlıyordu bunlardan bahsederken. sadece 38 yaşında olacağımızı düşündüğümüzde biraz duruluyorduk.
bugün 29 ekim 2023. o uzun yıllar hayalini kurduğumuz günden o kadar uzağız ki. evet ben 38 yaşındayım ama geri kalan her şey bambaşka hale geldi. vatan caddesinde kutlamayı düşündüğüm bu günü şimdi irlanda’dan uzaktan hayal ediyorum sadece. büyük coşkularla kutlayacağımızı sandığımız bugün maalesef biraz hüzünlü geçecek. cumhuriyetin değerini bilen onu güçlendiren bir hükümet artık yok. bunu hiç düşünmemiştik o günlerde. birçoğumuz ayrı ülkelere göç etti. her ne olursa olsun son seçimde hayal ettiğimiz değişim gerçekleşmiş olsaydı ben biletimi alıp vatan caddesinde artık olmayan o okulumun arsasının oralarda bir yerde yine olacaktım. ama o da olmadı. bana teselli veren tek şey gençliğin cumhuriyete olan sevgisi ve onu sahiplenmesi.
atatürk iyi ki senin gibi bir liderimiz olmuş. bize daha nice yüzyıllar boyunca yol göstereceksin. sana minnettarız.