(bkz: #179152610)

yukarıdaki arkadaşın eklemeyi unuttuğu maddeler var. kiracı ayda bir kere sakso çekecek, ev sahibi isterse yunanistan'dan 12 adalar'ın alınmasına yardımcı olacak gibi şeyler eksik?

sen gideceksin benim şirketimin yönetim kuruluna, benim hakkımda yazı isteyeceksin ve verecekler öyle mi? hangi sıfatla, sen kimsin, devlet kurumu musun nesin diye sormayacaklar yani? ik hattının dahilisinden arayacaksın ve ik bana sormadan benim bilgilerimi sana verecek sanıyorsun he mi benim guzum?

adamın saydığı şeylerden en az üç tanesi direkt olarak özel hayatın gizliliğine müdahale sayılır ve davalık olsalar kaybedip tazminat öder, gelmiş burada ahkam kesiyor. gelmemiş ki karşına şöyle hakkını bilen kiracı, senden 1 yıllık kira bedeli kadar tazminat alıp evinde bedava otursun.

bazılarınızın gerçekten asit kuyusuna atılması lazım.

edit: üşenmedim, şu entry'deki kanun ihlallerini tek tek çıkardım:

- yk/müdür imzalı belge: şirket bunu asla vermez, verirse kvkk ihlali sayılır, şirket dava yer.
- şirketin ik hattını aramak: ik anında suratına kapatır, verirse kvkk ihlali sayılır, şirket dava yer.
- kkb skoru: kiracı anca verirse sorgularsın, arkasından yapmak = kvkk ihlali.
- eski ev sahibini aramak: gene kiracı verirse yaparsın, bir şekilde kendin bulup ararsan kvkk ihlali.
- apartman yönetimine kiracı bilgilerini vermek: dümdüz, apaçık kvkk ihlali. ad soyaddan fazlasını veremezsin, direkt dava yersin.
- komşu kontrolü: apaçık kvkk ihlali, kendisiyle beraber casusluk yapan komşular da dava yer.

yani gördüğünüz üzere tamamen götten atmaca, kiracıyı nasıl sinirlendiririm amaçlı bir yazı. keşke bir denese şurada yazdıklarını da donuna kadar alsalar.

edit: evet, eminim insanlar sırf sen istedin diye yüzünü bile görmediği şirket yönetim kurulundan koşarak evrak getiriyordur senin o yere göğe sığmayan egon daha da şişsin diye. eminim komşulara casusluk yaptırmana da apartman yönetimine kiracının soyunu sopunu dökmene de ses çıkarmıyorlardır. her bozuk malın enayi bir alıcısı vardır derler ama seninkini almak için süzme olmak lazım.

oyun incelemeye biraz ara versin, başka videolara devam etsin zira bu aralar saçmaladı. anlamsız şekilde önce ghost of yotei'yi, sonra da battlefield 6'yı bokladı, ki bf6'yı single player campaign üzerinden bokladı, iyice garip kaçtı. eline geçen her fırsatta horizon serisini de bokluyor anlamsız şekilde.

zamanında a plague tale serisini bokladığında "neyse ya olur öyle şeyler" demiştim de tadını kaçırdı biraz. ubisoft'u sonuna kadar bokla arkandayız da düzgün şeyleri bir rahat bırak artık enis.

soundtrack konusunda bu sene expedition 33 herkese nal toplatır demiştim ancak bu oyunun soundtrack de son yıllarda dinlediğim en iyi müzik albümleri arasında ilk üçe girer. yıllarca müzik namına doğru düzgün bir şey çıkartmayıp bu sene arka arkaya iki şaheser patladı, bunlar dururken game awards'da gidip gene siksok mario'ya falan verirlerse evimi ateşe vericem artık.

playstation mağazasının salak fiyatlandırma politikası yüzünden diskli oyunlar mağazdakinden daha ucuza bulunabilir oldu. sırf gittim ghost of yotei için benim slim cihaza disk sürücüsü aldım, normalde amacım 2300 liraya astro bot almaktı ama dükkanda kalmamış olduğu için 2500 liraya ghost of yotei alıp çıktım. hiç olmazsa bin lira kârdayım, disk sürücüsü zaten pro ile uyumlu, yarın bir gün pro'ya geçersem sürücüyü söküp ona takar devam ederim.

yaptığı s2k fiyatlandırma ile bizi kaçak (korsan değil) oyunlara sürükleyen sony'nin amk.

oyunda çok bir ilerleme kaydedemedim henüz ama selefinin tonlarını korumuş. combat benzer görünüyor olsa da işin içinde bir kurt olması ile farklı bir hava katılmış. müzikler desen bence tsushima'dan daha güzel, intro sekansı hiç bitmesin istedim arkadaki müzik yüzünden.

bir de ilk oyuna kıyasla ben bunda gerek müzik gerek de çekimler olsun daha bir wild west kovboy teması sezdim, henüz daha çok başında olduğum için net bir şey diyemem.

normalde bir oyuna şu parayı vermeme söylenecek olan eşim bile söylenmek bir tarafa oyunu kendi başına oynamak istediği için izlemekten kaçınıyor, ama müthiş müzikleri duydukça ve arada manzaraları gördükçe spoiler yiye yiye izliyor, öyle bir şaheser gibi duruyor.

genel nüfusun %31'inde toksoplazma enfeksiyonu mevcut olduğundan var olan tipler. ben demiyorum, bilim diyor.

arkadaşlar bu sayı ne kadar büyük anlamıyorsanız şöyle anlatayım, ülke nüfusu 85 milyon desek (ki daha fazladır) 26 milyon 350 bin kişi demektir.

bakın dünya tarihinin en yaygın virüslerinden biri olan hpv'nin bile türkiye'deki prevalansı %23 ile %36 arasında değişiyor raporlara göre. neredeyse hpv kadar yaygın olan bir enfeksiyondan bahsediyoruz.

burada örnek olarak verilen karakterlerin çoğunun ayarı yok, kavgaya adam çağırmanın amacı karşı tarafı öldürmek değil dövmektir. yani sen bir kavgaya kratos'u çağırıp da karşı tarafı öldürmemesini beklersen çok beklersin. bu yüzden çoğu öneri saçma kaçmış.

en mantıklısı trevor philips gerçekten, gerçi bu dengesizin de sağı solu belli olmaz bu da çat diye çekip vurabilir veya dayaktan öldürebilir. ama en azından kratos gibi direkt karşı tarafın kafasını koparıp el feneri gibi kullanmaya tenezzül etmez.

daha güvenli seçenek mass effect'ten garrus vakarian bence. adamın ağzını dağıtır, dizine sıkar ama nerede duracağını bilir.

hogwarts legacy'yi 60 fps'de stabil olarak oynatamamakta, savaş sahnelerinde drop yaşatmaktadır. daha da kötüsü oyunu 900p ile oynatmaktadır. bundan 2 sene önce çıkmış oyunu 540p oynattığını biliyorum ya.

xbox series s çıktığı sene ve onu takip eden 3-4 sene boyunca çok sağlam bir f/p konsolu oldu. artık o ihtişamından çok uzak ve her yeni çıkan oyunda performansı daha da geriye gidiyor.

xsx ve ps 5 pro'nun bile ağzına sıçma potansiyeli çok yüksek olan gta 6 gibi oyunları bu konsolda oynamaya çalışırsanız ya slideshow izlersiniz ya da çamur şov.

bundan on sene önce için geçerli olabilecek bir argümanken bugün değil, artık çok daha fazla evde kurutma makinesi görüyorum. kaldı ki yeni yapılan evlerin balkonsuz veya fransız balkon garabeti dominant olduğunu düşündüğünüz zaman kurutma makinesi kullanımı daha da yaygınlaşacaktır.

bizde 3 senedir var, evde balkon da var ama balkon kapalı olmasına rağmen öyle bir tozlanıyor ki artık sadece kurutmaya atılmayacak hassas çamaşırları balkona asıyoruz, kalanı direkt makineye gidiyor. kullanmayı bilirseniz çamaşırları küçültmüyor da, gerçi biz kullanmayı öğrenene kadar birkaç şeyimiz çöp oldu öyle.

yaz dışındaki aylarda sağladığı kolaylığı zaten anlatmam mümkün değil, o soğukta en az iki gün kurumayacak çamaşırlar iki saatte sıcacık oluyor. zaten istanbul gibi nem oranı sürekli %60'ın üstünde olan bölgelerde ne kadar faydalı olduğunu anca kullanan anlar.

nintendo denen puşt firmanın altından çıkıyor bunlar. öyle enayi ve biatçı bir kitlesi var ki oyunları 80 dolardan çıkartıp zerre indirim de yapmıyorlar, buna rağmen yok satılıyor. oyunları da oyun olsa amk, anca mario ve zelda.

tabii sony bunu görünce durmuyor, "neden ucuza veriyorum" diye o da saplıyordu. microsoft bu konuda direnen tek firmaydı, sonunda o da patladı. globalde yapılan zammı sony gibi 1:1 oranında yansıtmış olsalar şu anki kur ile 1250 tl olacaktı aylık, gene insaf etmişler.

sorun şu ki, gamepass neredeyse bir yıldır sürünüyor, doğru düzgün bir expedition 33 geldi o kadar, o da aaa bir oyun değil zaten.

globalde bile çok olmasını geçtim bizim ülkede tamamen artık viable olmaktan çıktı. zaten abonelikle çalışan firmalar türkiye'yi gözden çıkarmaya başladı. ardı ardına önce google, sonra spotify, sonra storytel derken geçende disney de kökledi, netflix zaten üç ayda bir zam yapıyor.

allah amazon'a yardım etsin, rica minnet duruyorlar bu ülkede muhtemelen.

yol vermek için hiçbir şekilde istifimi bozmadığım araçlar bunlar, çok acelesi varsa makas atmaya çalışıp geçsin.

öncelik sırasına göre itfaiye-ambulans-polis dışında kimseye trafiğin gerektirdiği durumlar hariç yol vermem. bunlara hele hiç vermem. devlette çalışan tanıdığımın çakarlı araçla annesini bir yerlere götürüp getirdiğini öğrendiğimden beri zaten hiçbirinin gerçekten acelesi olduğuna da inanmıyorum.

tek şeritli yolda trafik ışığı yüzünden oluşan kalabalığı aklınca bypass etmek için karşı şeride girdiği için kafa kafaya gelmişliğim var bunlardan biriyle. bir de utanmadan diyor ki geri git, gitmiyorum polis çağıralım istersen dedim, dünya kadar el kol yaparak yol verdi. yol verdi dediğim de kendi şeridinde duran araçları darlayıp sıkıştırarak kendini araya soktu, geri geri gitme falan yok yani.