potansiyel tacizcilerin yine tacize uğrayan kadına saldırdıkları vaka. buradaki yozgatlılar da kadının grup seksle ilgili entry'sini koymuşlar.

açıklama gelene kadar domino's'a yağmurlu havada su yok.
siz her yerdeyseniz biz de her yerdeyiz. hadi bakalım.

stajyerine cinsel saldırıda bulunduğu "iddia"sıyla yargılanan avukat.

son görülen duruşmada diyarbakır 6. asliye ceza mahkemesi hakkında görevsizlik kararı, davanın ise ağır ceza mahkemesi’nde görülmesine karar verdi. bir sonraki duruşma tarihine ağır ceza mahkemesi karar verecek.

bağırın ulan yaşasın kadın dayanışması!

jonathan franzen kendisiyle ilgili şöyle diyor: "davis özbilinç konusunda adeta bir sihirbaz. sayfaya düşen kelimelerin hakkını böylesine veren bir yazar günümüzde az bulunur."

bu, tam tanımı olabilir. davis çok iyi yazar.

tümör.

dün geceki yayınında milletle bir kez daha taşak geçtiğini sanan televizyonun dahi çocuğu.

"şarkıdan öncee" deyip sutyenle kalan bir protestocu görmedim henüz. programın sadece ilgili kısmını izledim ve sadece kadının kim olduğunu ve ne yapmak istediğini merak ediyorum. kadın şimdi çıkıp konuşsa anlaşılır olacak. bu haliyle mizansen ve okan hobbitinin şovu. elli kere "hayır yayını kesmiyorum", "hayır kesmeyin yayını", "kesmeyin", "kesmiyorum". tamam ağzına sıçayım kesmiyorsun yayını. tamam aşırı özgürlükçüsün, tamam herkes amını götünü açmadan her şeyi ifade edebilsin.

kadına yönelik üsttenci tavrıyla da ağzına bir tane yapıştırılmayı hak ediyor.
"seni korumak zorundayım". defol git babanı koru.
"sakın sakınnnn özür dileme".
zaten kadın niye özür diliyor?
öf bu kadar yapmacık, bu kadar kurgu bir şey izlemek zorunda mıyız ya. maksat ne? evet televizyonun dahi çocuğu harika kotarmış. evet özgürlükçü, aaaooovv beyaz'dan akıllı.

p.s.: diz çöküyor bi' de. ağzını kırdığımın sahtesi.

onbeşlere ağıt'ın başında okunmuş: https://www.youtube.com/watch?v=pkdxrri3qi4

"iki motörde, iki sınıf çarpışıyor."

"annemle karar verdik, neyi sevdiğimizi bilmediğimiz için her şeyi deniyoruz."

jonathan franzen'ın uzaktaki kitabında dave'den bahsettiği bir bölüm var. güzel bir bölüm. okunabilir.

bir de şöyle bir film var:
http://www.imdb.com/title/tt3416744/?ref_=nv_sr_1
wallace'ı jason segel canlandırıyor.

vasat bir film.
iyi bir konu öyle dramatize edilerek işlenmiş ki filmi izlerken iki-üç kere ara verdim. bir müddet sonra gerçekten yeter diyorsunuz, bitsin, normal bir şekilde işlensin konu istiyorsunuz ama yok, bitmiyor, dram artarak devam ediyor.
cinsiyet geçiş ameliyatının riskli olduğu zamanlar ve dolayısıyla değerli bir konu; ama einar'ın o dramı, o uzaklara dalışı, o sürekli bir şeyleri okşayarak uzaklara bakışı, o itici gülümsemesi, bir gerdan kırması, kirpik oynatması, gerda'nın abartılı manikleri insanı filmden uzaklaştırıyor. bir yerde "bu giysilerle alakalı değil, benim ne hissettiğimle alakalı," gibi bir şey söylüyor einar. orada biraz nefes aldım, bir de filmin sonundaki fular sahnesinde.

eddie redmayne'inki kötü bir oyunculuk değil, abartılı bir oyunculuk. bu yüzden canlandırdığı karakter fazla karikatürize edilmiş. kendinizi bir türlü filmin akışına bırakamıyorsunuz.
şeması çizilmiş bir lgbti temalı film daha, diye düşünüyorum. abartılı oyunculuklar ve tabii, dram.
ben sevemedim.
yolu açık olsun.

hayattaki en büyük başarısı hamamönü sokaklarında ramazan programı yapmak olan insan.
ramazan olmadığı halde neden gündemimizde, neden burada bu insan artığı ile ilgili yazmak zorunda kalıyorum? şu video nedeniyle: https://www.facebook.com/…/videos/1091667620865945/

figen yüksekdağ'a sesleniyor sözde.
"senin arkadaşların karı kılığıyla geziyor sokaklarda; sutyenle, etekle dolaşıyorlar karı kılığında, karı kılığındaki arkadaşlarınla mı türkiye'yi başımıza yıkacaksın? karı kılığındaki, karı kılığı, karı."

köşebaşında elinde tespihle bekleyen, sokaktan geçen insanların götüne başına bakıp sözlü-fiziksel tacizde bulunan, mahalledeki mehmet abinin karısından bahsedip "o da ne sikilir," diyen; ama herkesten çok ahlâklı tavırların o eteklilere sökmez. bu sefer olmadı yani.
dünyanın en sığ kanallarından birinde, dünyanın en sığ kitlelerinden birine propaganda yapman ne o eteklilerin umrunda ne de figen yüksekdağ'ın.
bu tavrının bir tek konuşulma nedeni olabilir, o da insanlara travmalarını hatırlatan üslubun; iğrenç el-kol hareketlerin ve bir siyasi partinin genel başkanına "höö senin o sutyenli arkadaşların" diyebilme kifayetsizliğin.
bir kadının kenarından kıyısından sutyenini görünce ağzından salyalar akan heriflersiniz ya siz. hayatındaki en önemli başarısı ramazan programı yapmak olan bir canlısın sen. kadını amdan, memeden ibaret bir varlık olarak algılayan bir beyaz tv sunucususun sen. biraz haddini bil, köşebaşında tespih sallamaya devam et.

vasat, kiyafetsiz musteris.