iş değil maaş beğenmiyor insanlar ve haklılar.
günün 8-10 saatini mesai ile 2-3 saatini yolda geçirip patronun, yöneticinin, müşterinin, iş arkadaşının istemediğin davranışlarına maruz kalacaksan en azından insan gibi kirasını ödeyebilecek, mutfak alışverişini yapıp dışarıda yemeğini yiyebilecek, yılda bir iki tatile gidebilecek koşullara sahip olmalı çalışan. modern kölelik buydu eskiden.
patronlar daha da zenginleşecek diye insani şartlardan çok uzak bu yaşam biçimini beğenmek zorunda değil kimse. mevzu "iş"ten çok öte...
işiniz bittiği hâlde mesainizi tamamlamak zorunda olduğunuz her işte kölesiniz demektir.
işin kötü tarafı kölelerin barınma ve beslenme ile ilgili endişeleri yoktu eskiden. türkiye'de yaşıyorsanız bu iki temel ihtiyacınız için de endişelenmelisiniz.
"hep bunun zamanında böyle oldular." diyen canlı, "bunun zamanı"nda artan yolsuzluğun, hırsızlığın, liyakâtsizliğin, yüzsüzlüğün, yozlaşmanın da farkında mı acaba?
ikiyüzlü yurdum vatandaşı söylemi, çok dert edilmemeli...
"insan kısadır oğlum ve bilmezden gelir kısalığını" (bkz:
haydar ergülen)
bindik bir alamete... cem karaca'dan gelsin!
ikinci bir şans verip tekrar ve temelli sildiğim uygulama.
insan pazarı deyince eleştirilerle mesaj kutum dolmuştu ama fikrimde değişiklik yok. ürünün özelliklerine bakıp müşteri olarak seçim yapıyorsun, mal da en iyi hâliyle kendini sergiliyor elbet orada. online bir alışveriş. duygusal, düşünsel hiçbir tarafı yok. boy, kilo, meslek, kılık kıyafetine göre seçtiğin sanal bebeğinle yazışıyorsun. oyuncağı beğenmedin mi, canını mı sıktı, hoşuna mı gitmedi? cevap verme ya da bas engeli, gönder uzay boşluğunun derinliklerine. o bir sanal bebek, ne önemi var ki? öldü artık, zaten hiç var olmamıştı. hem oynayacak daha çok bebek var, geç sıradakine. böyle böyle daha da duyarsızlaş insanlara, ilişkilere karşı. kaybet heyecanını, hevesini. sonrası malum zaten. ıssız adamlar, ıssız ada'lar falan filan...
bombok bir dönemde olduğumuza bir kez daha kanaat getirdim sayesinde. herkes ruh hastası yeminle. insanlara karşı ön yargılarımı kırar belki dedim kullanmaya başlarken ama pekiştirdi diyebilirim. sığ ve geçici sohbetler, buluşmalar sadece zaman kaybı gerçekliğin peşinde olan ruhlar için. aşkı maşkı geçtim, birinden hoşlanıp düzgün bir beraberlik yaşamak da zor. hatta cinsellik de... zira ava çıkıp ilişki istiyormuş gibi görünen ama tek derdi seks olan erkek sayısı azımsanmayacak kadar çok. kısacası buradan tanışıp yaşayacağınız seks bile sahte.
bir de hakikaten ilişki isteyen ama ben sana nasıl güvenebilirim diye sorgulayan garip türler var. herkesin en az on kişiyle yazışıp görüştüğü bir uygulamada kime, nasıl ve ne zaman güvenebilirsin ki? birbirimizi öldürmeyeceğimize inanacak kadar güvensek yeter bence.
neyse efenim, ben pazardan temelli çekildim. mağazama geri dönüyorum. herkese hayırlı alışverişler.
edit: entry'i girdikten beş dakika sonra gelen mesaja göre bu söylediklerim fazla olmuş, güzel beraberlikler de yaşanabilirmiş. yalnız söyleyen arkadaş evliymiş ve evli olduğunu söylediği için vebalı gibi kaçıyorlarmış ondan... evet, bombok bir dönem demiştim değil mi? neyse ifşa etmiyorum kendisini.
böyle bir düzende çalışmayı, doğrusu köleliği, reddetmeleri... başka da takdir edilesi yanları var mı bilmem. zira bencil, empati yoksunu, maddeci, hedonist, pragmatist bir nesil.
insan pazarı uygulaması.
deneysel takılmak üzere yükledim. altı saat sonra bin iki yüz artı beğeni karşısında şok oldum. parasıyla değil mi deyip bir haftalık premium üyelikle bir saat on beş dakikada ilk elliyi belirleyip hepsine "merhaba (:" yazdım. baktım ben mesajları yazana kadar üç yüz artı kişi daha eklenmiş. bu durum on gün boyunca böyle devam etti. en son kiminle ne konuştuğumu hatırlamıyordum. biriyle de buluşalım dedik, buluşmadan on dakika önce fark ettim ki adına bile bakmamışım. bir iki saatlik sıkıcı muhabbetin sonunda eve davet edilmeyi beklemesi de cabası. hoş, yüz yüze görüşmeden aynı beklentiye giren de var. en son biriyle buluşup bütün günü geçirdikten sonra eve gelince başka biriyle yazışıp yarım saat sonra onu da en kötü kanka oluruz diye eve davet edince sabahına baktım dark side'a geçiyorum, benden bu kadar deyip sildim uygulamayı.
gerçekten ilişki falan arıyorsanız iğneyle kuyu kazmak gibi bir şey bu. egosu tavan yapmış narsistik modellerle, kadınlarla iletişim kurmayı beceremeyen erkekler arasında siz kendinize göre birini bulursanız ne âlâ. ben, kimsenin en kötü toz bezi yaparım diyebileceği bir kumaş olmadığıma karar verip bıraktım bu işi. herkese hayırlı işler.
edit: yurdum kadınından beklediği ilgiyi göremeyen erkeklere entry'im dert olmuştur ki mesaj yağdı. yok adamı çağırırken beklentisinin seks olduğunu bilmiyormuşum, yok kimi kandırıyormuşum, yok yaptığım tehlikeliymiş, yok easy girl müymüşüm falan filan... bir kere kimi neden kandırmaya ihtiyaç duyayım? muhabbetimin tuttuğu bir adamla birlikte olmak istemezsem "en kötü kanka olurum" diyerek ironik bir söylemde bulundum sadece. tabii ki bir erkeğin gece bir kadının evine gelirken ne bekleyeceğini biliyorum ama her beklentiyi karşılamak zorunda da değilim. nitekim karşılamadığım için kanka da olamadık, sabah evden çıkar çıkmaz bloklanmışım ki isabetli bir karar olmuş. yalnız bütün bunlardan size ne!