bir kez daha anladım ki devletim çok büyük işler yapmış ve hala yapmaya devam ediyor.

batılı ülkelerde yüksek fiyatlardan dolayı hastanelere gidilemezken; güzel ülkemde her kesimden vatandaş randevu alıp ücret ödemeden (gss ve bağkur borcu olanlar dahil) devlet hastanelerinde ücretsiz ve tam teşekküllü araştırma hastanelerinde tedavi olabilmektedir.

bu durumu beğenmeyenler tabi ki olacak.

yukarıda yazılanları görünce "yaşlılarla aynı sırada beklemek ", "kolu bacağı kırılmışlarla aynı koridorda beklemek"... hastanenin olağan durumu bile bazılarına batıyorsa bir zahmet ortalıkta gezinmeyi bırakıp mağaraya çekiliverin.

hastaneye kolu kırılan gidecek, yaşlısı hastası gidecek.

sağlık sistemimiz muazzam seviyede.
hastanelerimiz mükemmel.
sağlık personelimizin hakkını ödeyemiz.

eksik yanları olabilir. ama sistemin tamamını kötülemek, çamur atmak ahmaklıktır.

allah, hz. adem'e şu şekilde seslendi;

ey adem; cennette yiyiniz içiniz keyfinize bakınız ancak şuradaki ağaçtan meyve koparıp yemeyiniz.
eğer o ağacın meyvesinden yerseniz "sizi dünyaya sürerim, çalışıp hayatını kazanmaktan heba olursunuz" .

gördüğünüz gibi yer yüzünde yaşayabilmemiz için her yaşta ve her dönemde "çalışma"mız gerekiyor.
bu da en büyük cezamız oldu.

insanoğlunun ilk çağlarından bugüne dek hayatının neredeyse tamamını çalışarak geçirir ardından ölür gideriz.

geçimini sağlamak için "çalışmak" en büyük cezamız.

bu işin efendilikle bir ilgisi yoktur. insanoğlu doğar doğmaz karşılaştığı ilk nesneyi ölene dek aklından çıkaramaz.

cinsel dürtü olarak değil, istemsizce ve kontrolsüz bir bakış kadın erkek fark etmeksizin göz kayması yaşanır.

iki aydır 2017 1,6 cdtı 136 beygir sport donanımlısına sahibim.
önceki aracım 1.4 corollaydı.
tabi ikisi arasında kıyas olmaz.
ama genel olarak c segmentten d segment bir araca geçişte yaşadığım büyük bir konfor mevcut.
bütün kapılarda keyles go, afl farlar, hayalet ekran, hafızalı koltuk gibi konfor sağlayan özellikleri mevcut.

saç dökülmesi yıllarca devam eden bir hastalıktır.
tane tane döküldüğü için bu hastalığın başlangıç evresi bilinmediğinden tedavi edilememektedir.
size önerim; özellikle erkeklerin 18 yaşından itibaren saç köklerini besleyici yağlarla saçı düzenli olarak yağlamalarıdır.
tedavisinin bulunmamasının temel sebebi de şudur;
saç dökülmesi ağrısızdır.
saç dökülmesi ilk başlarda fiziksel bir görüntü bozukluğu oluşturmaz.
saç dökülmesi tamamen ortaya (kellik) çıkmadan insanlar önlem almayı düşünmemektedir.
yani saçım dökülmeye başladı randevü alıp doktora görüneyim diyen milyarda 1 kişi ya vardır ya yoktur.

kafanızdaki saçların durumu her ne olursa olsun muhakkak haftalık saç bakımınızı yaptırınız. dökülmese bile buna devam ediniz.

kırk yaşını devirip yaşlılık evresine adım atmış nesildir.
maalesef hayatın zor şartlarını iliklerine kadar hissetmiş nesildir.

sobalı evler
uzak köy okulları
parasızlık
üniversite okuyamama
ekonomik krizler
depremler
darbeler
pandemi
gibi çoğu şeyi deneyimleyerek atlattık.

lakin atlatamadığımız bazı şeyler var veya yeni nesillere anlatamadığımız şeyler.

mesela 750 hanelik kasabada sadece beş evde telefon vardı.
telefon üstünde tek bir tuş.
o tuşa basınca santrale bağlanılır ve aramak istediğiniz numarayı santraldeki memura söyler o arar ve sizi o numaraya bağlardı.

çok tuhaf değil mi?
sonrasında renkli televizyonların yaygınlaşması bizimle oldu.
televizyonu olan komşuların evine gidilir, cümbür cemaat televizyon izlenirdi.

vay be; nerden nereye...
bugünkü imkanlara baktığımda; hayallerin ötesinde bir hayat yaşıyoruz.
resmen taş devrinden uzay çağına geçişi yaşadık.

sanırım yüz yıllar sonra tarih kitaplarında yeni bir çağın başlangıcı diye bu dönemden bahsedecek.

eskimiş ve kullanılamaz hale gelse bile bir elbiseyi, bir ayakkabıyı çöpe atamamak.
eski bir ayakkabıyı şurada giyinirim diye ölüm billah saklamak.
veya eskimiş ve yırtılmış bir kot pantolonunu çöpe atmayıp bağa bahçeye gideceğim zaman giyerim diye saklamak.

işin trajik yanı ne bağ var ne bahçe.

kadınların çalışma hayatına girmesine yönelik teşviklerle türk aile yapısının bozulması sonucunda ortaya çıkan durumdur.
şehirleşme hayatının zorunlu bir sonucu olarak karşımıza çıkmıştır.
bunun tek çözüm yolu şehirleşme teşviğini durdurmak, köy hayatını teşvik etmektir.
bunun dışında ne yapılırsa yapılsın doğurganlık oranı yükselmeyecektir.

kadın vücudu zarafetle yaratılmışken, erkek vücudu güç ve kuvvet üzerine yaratılmıştır.
erkek vücudunda zarafet aranmaz, güç kuvvet aranır.

imamlık meslek kanununa kapı açacak kanundur.
öğretmenlik kanunundan hemen sonra bir kaç camide dayak yiyen imam haberleri yayılır, imamlar eyleme çıkar, bizim neyimiz eksik der ve kendilerini ihya edecek yeni kanun teklifi meclise sunulur.
3600 ek gösterge gibi.

sağlık personeli, güvenlik güçleri ve öğretmenlere 3600 ek gösterge konuşulurken; hoooop kanunda imamlar da 3600 ü alıverdi.
tuhaf şeyler.