(bkz: tek jetonla oyun bitirmek)
(bkz: tek jetonla x'i bitirdim)

seneler sonra bugün, tekrardan denenmiş ancak başarılamamış şehir efsanesi.

burger kingde oturmuş eski atari salonu kültüründen bahsederken, arkadaşın^* ağzından çıkan "10 yaşımdayken tek jetonla metal slug bitirdim" palavrası üzerine pılımızı pırtımızı toplayıp soluğu kadıköyde bir ateri salonunda aldık. kadim dostumuz 12 senedir oynamadığını söyledi ve ilk missiondan sıçarsa gülmememize dair bize yemin ettirdi.

gelin görün ki paslanmış eller, körelmiş reflexler ve yılların getirdiği "sikerler hacı" mantığı ile çok uğraşılmadı. 20 jetonla 3. missiondan öteye gidilemedi. tabiki güldük dalga geçtik, eski günleri yadettiğimizle kaldık.

buradan tekrardan iddia ediyorum sevgili suserler, bu oyunu tek jetonla bitirebilecek babayiğit yok, varsa da gri limanlara göçmüştür çoktan. "ben bitirdim" diyenlerden screenshot yada atari salonunda showdown istiyoruz.

(bkz: the one jeton that rule them all)

imkansız..

robert f. kennedynin sesinin sebebi olan nörolojik hastalık, 42 yaşında tanı konulduğunu söylüyor.

2023te verdiği röportajda kendisi anlatıyor, sesi de zaten kitap gibi.

28 eylül 2024 blastpremier kopenhag counter strike 2 turnuvası yarı finali g2 vs. team vitality maçı

maç 7-9 iken; 1v5 kaldığı pozisyonda apex^* tarafından öldürülüp clutchı kaçırınca sinirlendi ve masaya vurdu, masada kocaman göçük oluştu ve masa kırıldı, sağ el serçe parmağında ufak bir kesik oldu.

maçı ilk uzatma sonunda 16-14 ile g2nin kazanmasının ardından, röpotajı sırasında kırık masa, kendisine anı olarak hediye edildi.

"resmi bir e-spor turnuvası esnasında masa kıran ilk oyuncu" olmuştur kendisi. spikerler de resmi olarak doğruladılar.

görsel

mhrsden göz polikliniğine randevu bulamıyordur.

camianın içinden bir yorum katmak isterim.

tl;dr: bugünün "giderlerse gitsinler"i, yarının "ölürlerse ölsünler"idir.

hocayı tanıyalım^**,
çocuk nörolojisi prof. dr. burak tatlı, ilgi alanları yenidoğan epilepsisi, otizm, serebral palsi, anne karnı nörolojisi, yenidoğan nörolojisi (çocuk nöronun kapsadığı hemen hemen tüm hastalıklar). eylül 2024te elsevierde rett sendromu ile ilgili bir yayını çıkacak. pubmedde, üstte yazdığım ilgi alanları ile ilgili, isminin geçtiği 64 makale var.

vergi konusunda net olayım: klinik vergi veriyor mu, fatura kesiyor mu? beni değil, maliye bakanlığını bağlar. kaçırıyorsa da bu bir hekimlik suçu değil, mali suçtur. kaçırıyorsa, vergi kaçakçılığıyla ilgili yasaların hükmettiği şekilde cezalandırılması uygundur.

branş ve hocayla ilgili. ülkedeki çocuk nörolojisi uzmanı, aynı zamanda profesör^* olanı, oldukça az. hastane koşullarında çalışıp, minimal koşullarda maksimum iş verimi beklenip, günde 90 hasta baktırılıp, bir ton kağıt kuyut işiyle uğraştırıp, ay sonunda cücük kadar maaş vermeyi teklif ederseniz, bu insanlar da tabii ki meziyetlerini daha uygun ortamlarda sunmayı tercih ederler.

cerrahpaşanın meşhur veysi demirbilek hocası vardır, istanbulda eğitim araştırma hastanelerinde erişkin nöroloji asistanlığı yapanlar bilirler. hocamı rotasyonum sırasında tanıdım. çöcuk nörolojisi daha türkiyede yok iken, nöroloji uzmanlığı üzerine çocuk hastalıklarıyla ilgilenmiştir ve hala devlette çalışmaktadır. adamcağızın herhangi boş vaktini (10 dakikalık randevu, sigara içerken, yemek yerken) bulmak imkansız, yürüyen branş, öğrencilerine hastalarına personeline sürekli verici olan bir insan. bu insan, üstteki paragrafta yazdığım koşullarda çalışıyor. bir gün, bu adam da illahlah edince ne olacak?

fiyatlandırma ile ilgili. yanlış bilmiyorsam, serbest piyasa ekonomisi politikası doğtultusunda ücret kısıtlandırılması yapılamaz. önümüzdeki tek resmi örnek sgknın belirlediği sut fiyatları, gerçeklerden ne kadar uzak olduğunu aşikar. ayrıca; bir erişkin nöroloji uzmanı olarak, çocuk nöro profuna işinin ederini söylecek pozisyonda değilim.

insan sağlığının ederini, herhangi bir materyalle kıyaslamayın. hastalık başınıza gelmeden atıp tutmak çok kolay.

hoca da doktor, o da insan. o da, diğer tüm meslekler gibi, uzman olduğu alandaki bilgi ve tecrübesini satarak geçimini sağlıyor. sistem, hocayı kendinde tutacak motivasyonu vermiyorsa, sorun hocada değildir.

yanlış bilgidir.

doğrusu;
ibb iski barajları doluluk verileri
hergün 10:00da güncelleniyor. oldukça detaylı veriler var, tamamen halka açık.

tl;dr
kabaca baktığınızda istanbulun aylık su tüketiminin %9,5-10,5 olduğunu görüyoruz.
şu andaki toplam doluluk %59,13, şu an su sorunu yok (elbette var ama anladınız siz).
geçen yıl bu gün, %32,80, evet geçen yıl ciddi su sorunu vardı.
istanbulun en az 5 aylık suyu var. ağustos sıcağında su tüketimi %11 olsun, sonraki aylarda yağışların başlamasıyla doğa aynı düzene devam.

(bkz: hesaplayan adamlar)

cct finalinde team liquidi 3-1 tokatlayan, bayrakları astıran gururumuz cs2^* ekibi. maç sonu takım kaptanı maj3r^*ın bozuk türkçesi ile türkiye counter-strike komünitesine selam yollaması da bizleri tebessüm ettirdi. allaha emanet olun beyler :)

mevcut kadro: calyx, wicadia, maj3r, xantares, woxic

istanbulda 6 yıl, muğlada 2 yıl görev yapmış ve şu an ağrıda göre yapmakta olan bir hekim olarak gözlemlerimi yazmak isterim.

--tldr--
-beslenme
-gen havuzu
-ebeveynlerin ilişkisi
--tldr--

öncelikle, kime göre neye göre çirkin, yada güzel? benim alanım değil, tarihçiler (güzellik algısının tarihsel değişimi) ve felsefe (güzel nedir? çirkin nedir?) ile ilgilenenler açıklarsa daha yerinde olur.

tabii ki bütün bebekler saftır, temizdir, günahsızdır, sempatiktir. ebeveynlerine sorarsanız dünyanın en güzel varlığı onların bebekleridir.

işin biyolojik ve tıbbi tarafına bakacak olursak işler biraz değişiyor. anne ve babanın gen havuzu^* ile nutrisyon^*a göre bebeğin dış görünüşü^* şekillenir. doğuda kırsaldaki fakirliği görseniz evde içtiğiniz 3ü1 aradaya şükredersiniz. parası olmadığı için bebeklerini şekerli suyla besleyen 16 yaşındaki çocuk anneler, günde iki öğün makarnaya parası yeten, hastaneden dönüş için minibüse parası yetmeyen ve köyüne kilometrelerce yürüyen aileler. beslenme ve dünyaya geldiği hayat şartları dış görünüşe büyük etki eder. bebeğin anne ve babasının da benzer bir bebeklik ve çocukluk geçirdiğini, haliyle onların da çok güzel olmadıklarını tahmin edersiniz.

gen havuzuna gelirsek. bazı bebekler hakkaten o kadar güzel oluyor ki, annesi 6 aylığa kadar emzirip sonrasında şekerli su ve ıslak simite geçmiş ama bebek dünyalar tatlısı. bazısı da var ki, afedersiniz 'anası bunu doğurmamış adeta sıçmış' dedirtrecek cinsten. olabilir, ağrıda güzel bebek de gördüm, istanbulda çirkin bebek de gördüm. bebek haliyle güzelliği gen havuzuyla direkt alakalı iken ilerleyen yaşlardaki güzellik tamamen beslenme ve coğrafyayla alaklı.

bahsedilmemiş ancak benim çok önemli olduğunu düşündüğüm bir husus var, anne ve baba arasındaki cinsel çekim. büyük şehirlerde seçici olabilirsiniz, denginiz yada üstünüz bir insanla tanışıp çocuk yapma şansınız var. başka bir deyişle, beğendiğiniz sevdiğiniz ve aranızda duygusal ve cinsel bir çekim olan insanla hayatınızı birleştirirsiniz. haliyle cinsel münasebeti isteyerek gerçekleştirir, o çocuğu gönülden yaparsınız. lakin fakirlerde bu seçim şahıstan çok aile kararıyla olur, genelde kadının seçim şansı bile yoktur. bir kısım akraba evliliği, bir kısım görücü usulü, bir kısım 'yaşı geldi' diyerek karşısına çıkan ilk maaşlı erkeğe kızını verir. böyle bir evlilikten doğacak çocuğun brad pitt olması çok mümkün değil. çiflerin birliktelik süreleri^*ve seks yaşamlarının, sperm ve yumurta kalitesi üzerine etkileri üzerine pek çok tıbbi yayın var.

ağrı doğubayazıttan branşında tek hekim olan bir uzman olarak yazıyorum.
hekimler olarak %100 katılım gösterdiğimiz ve sonuç alınana kadar devam etmesi gereken iş bırakma eylemidir.

bir de, "tatil" ve "11 gün" içerikli entry giren döl israflarının büyük şehirdeki odasından bilgisizce yorum yazdığını görüyorum.

sevgili döl israfı;

150km çap içerisinde uzmanlık branşımdaki tek hekim benim, bu çap içerisinde diyadin, patnos, eleşkirt ilçeleri ve 125000 kişilik doğubayazıt ilçesinin hastaları bana geliyor. 11 günü bırak, bayram 'tatili'nde bile ilçeden çıkmam, yıllık izin almadığım sürece yasak. 1650km uzaktaki (kadıköy - doğubayazıt) annemi ve yatağa bağımlı babamı görmeye gidemiyorum. sen bayramda istanbulda starbucks kahveni içip "doktorlar rererö" demeye devam et.

yani senin sandığın gibi tatil matil yok. ilçeden çıkamıyorum sen bana tatil diyorsun. sen haftaya alaçatıdan kokteyl fotograflı instagram storysi atacaksın. ben sana şimdiden bayram manzaramın fotografını atayım,

lojman hastane ve dağ

edit: uyarılar üzerine kendimle ilgili birkaç detayı gizledim.

saat 18:40, günün ilk güzel haberi. hayata bak.

the curse of monkey island haberini de tez zamanda almayı diliyorum.

"sagopa yeni şarkı çıkardı" izlenimi yaratan atasözü