canlılar karaya çıkma gereği duymadı. karaya çıkanlar oldu, daha derinlere inenler oldu, büyüyenler oldu, küçülenler oldu, hızlananlar oldu, renklenenler oldu, solanlar oldu, korkanlar oldu. bunlar da zaman içinde milyon farklı şekilde çeşitlendi.
"arkadaşlar üç deyince koşuyoruz, ölen ölür, kalan sağlarla ormana doğru devam... hazır mıyız?" gibi bir karar ile alınmış bir aksiyon değil. yani umarım değildir.
off off off, başlığı bugün popülerleştiren korkunç entrye bir bakalım, yorumlayalım.
"eğer hayatında eşini önceliklendirmeyeceksen, onunla birlikte aynı safta duramayacaksan, onu hayatındaki en önemli kişi yapmayacaksan evlenme."
--hayır. tam da bunu yapacaksan evlenme. evleneceksen bunu yapma. kendini önceliklendir, eşin eşlikçin olsun yoksa ortada sen kalmaz ve iki tane ona dönüşürsünüz. bu ilk bakışta sanılanın aksine iki tarafı da mutsuz eder.
"çünkü evlilik, arkadaşlardan, işten ya da ailenden vakit kalırsa ilgileneceğin bir
ilişki ya da müessese değildir. ailenden, arkadaşlarından kopamıyorsan, iş hayatını düzene koyamadıysan kimsenin hakkına ve hukukuna girme."
--hayır. tam da bunu yapacaksan evlenme. evleneceksen bunu yapma. evlendin diye ya da evlendiğin kişi bunu istiyor diye ailenden, arkadaşlarından kopma. hiç evlenmemişçesine devam da etme tabii hayatına hödük değilsen ama asla kopma. işine, ailene, arkadaşlarına kendi değer verdiğin ölçüde değer vermeyi vakit ayırmayı sürdür. kendini ailesinden ve arkadaşlarından uzaklaşmış, işinde geri kalmış bir noktada bulma bir gün.
"attığınız her adımda, girdiğiniz tüm ortamlarda eşinizi de temsil ettiğinizi
unutmamalısınız. eşinin itibari senin itibarındır ve bu, onun yanında olmadığında bile onun hakkını, hukukunu, onurunu, şerefini koruyabilmeyi gerektirir."
-- bu bir açıdan bakıldığında doğru ama diğer açıdan bakarsak , tamemen tek olunmuş, bireyselliğin kalmadığı bir ilişki tasavvuru olarak da anlaşılabilecek bir cümle, ki bu bakış açısı entyrnin geri kalanıyla uyumlu.
yahu adamlar o kadar üretmişler uzun uzun. bir havası, tarzı, kendine dair karakteri olan bir şey. ne gerek var tadını kaçırmaya. italyanını falan geçtim.
ayrıca tencereye sığıyor. tam ikiye bölmek istiyorsan paketin yarısını kullan. kolay yensin istiyorsan 80 çeşit makarna var. yani spagetti alıp kırmak nedendir?
ha özel olarak kırık tercih edip marketten yarım spagettilerin hayaliyle paket alıyorsan o başka. kimsenin zevkine kimse şeyedemez. spagetti kıran kişiyle dostluğum bozulmaz, güvenim sarsılmaz, saygım sevgim zedelenmez.
bu video ile ilgili zamanında yapılmış oldukça derin bir analizi şuraya bırakıyorum:
link
kalebo düşünülebilir. hem ilerde iyi sağ bek oynar.
tacizlik bir durum yok, bir o geçmiş, bir öbürü geçmiş, karşılıklı takılmışlar, sonra da adam yoluna gitmiş. bunu nasıl tacize bağlamayı başardınız anlamadım.
düşünsene güneşsin, hayatın füzyon olmuş, bir tarafını yırtmışsın hidrojenleri dörder dörder birleştirip helyuma dönüştüreceğim, aradaki kütle farkını da ısı ve ışık olarak yayacağım diye. çalış babam çalış. milyarlarca yıl. sonra bu olay bir yerlede bir yaşam yeşertsin ve bir noktada çıkıp desinler ki biz helyumu bölüp hidrojen yapacağız. nereden baksan üzücü.
anladığım kadarıyla insanların neden dövme yaptırdığını anlamlandıramayan ciddi bir kesim var. "anlayamıyorum", "insan neden bunu yapar", "aklım almıyor" deyip durmuşlar.
ben de anlayamıyorum, ama anlamaya da çalışmıyorum. yaptırmış, hepsi bu. her boku anlamamız gerekmiyor. "öyle istemiş" deyip kafa yormadan hayata devam etmek zor değil. niye dertleniyorsunuz? herkesin hislerini, güdülerini, bakış açısını, değerlerini anlayamayız arkadaşlar. buna dertlenmeyin, sen anlayamıyorsun diye yanlış olduğu anlamına da gelmez. belki sen çapsızsın, belki cidden o saçmalamış. takma kafayı bas geç.
dövmem yok, belki yaptırırım bir gün, belki yaptırmam. bazısını şık buluyorum, bazısı abartı geliyor, ya da zevkten uzak. ama "allahım bir insan bunu nasıl kendine yapar" diye de söylenmiyorum.
olayın olduğu yer de bayrampaşa, 500 evler, ali fuat başgil. kolunu sallasan boşnak göçmenine çarpar. oralarda yaşıyorsa 1000 kişi falan vardır çevresinde boşnak göçmeni.
kadının bir suçu yok.
-12 yaş altı almıyoruz.
- yaa ama lütfen!
- tamam alıyoruz.
gibi bir diyalog olmuş özetle. kadın mı suçlu?