ülkece ne kadar dibe battığımızın görünen bir ayağıdır yalnızca. medya yöneticilerinin tek derdi daha fazla reklam geliri, holdingi olan medya patronlarının derdi ise daha fazla para. bunun için de mevcut hükümetle aman tadımız kaçmasın ali rıza bey diyen hanım gibi bir ilişki içindeler.

bu ülkede yaşayan insanların en büyük sorunu ahlak olunca, araştırmaya ve öğrenmeye kapalı oldukça yaşananların bu noktaya gelmesi maalesef bizim normalimiz oldu. kendi yarattığımız cehennemi yaşıyoruz adeta. en büyük hayalimiz kolay yoldan zengin olmak, en büyük eylemimiz tüketmek. işim gereği internetteki tüketici alışkanlıklarına hakimim. şu anda en çok kullandığımız servislerden birinden aldığım bilgiye göre moda sektörü her geçen yıl büyüyor. bu kadar olaya rağmen black friday'lerde en uzun gecelerde deli gibi ciro yapıyor markalar. bu cehennemin içinde titanic batarken hala müzik çalan çalgıcılar gibi tüketerek avunuyoruz.

yeni cariye kız hamamdayken, kendisine söylenen şöyle bir replik var: "kösem sultan 30 yaşında bile değil, 8 çocuk verdi hanedana. 4 kız, 4 erkek" bence devamı şöyle gelmeliydi "ve hala 34 beden!"

burada yazan kaçıncı kişiyim bilmiyorum ama beren'in izleyiciye saygısının sıfır olduğu dizidir. kadın bir kilo al, bir 38 beden ol o kıyafetlerin içinde cücük gibi kalıyorsun. rol yapma yeteneğin zaten bihter ziyagil terk. donuk bakışlar, gidip safiye'ye atarlanmalar. üzgünüm ama bir sultan ağırlığı yok.

dizide en sevdiğim karakterler safiş, hümaşa, zülfikar, iskender ve bülbül ağa. galiba dark side'ı seviyorum. hele safiye'nin oğlu iskender karşısındaki o çaresizliği. hülya avşar tam bir sultan bu rolde.

zaman kaymalarındaki mantık hataları ve kösem'in her seferinde dört ayak üstüne düşmesinden gına geldi. şu yeni kızı öldürmeseler de, biraz entrika izlesek.

--- spoiler ---

üff safiş yine şeytanlık peşinde! iktidar hırsına bayılıyorum hep böyle genç diri. salak kösem sen ancak doğur.

--- spoiler ---

bugünkü yazısını beğendim. medyada böyle seslere gerçekten çok ihtiyaç var. ki bence son zamanlarda gayet gündem belirleyen işler de yapıyor, arada kocasının ailesiyle röportaj yapsa da.

kılıçdaroğlu'nun ilgili çıkışını dinlemeden geçtiğimiz akşam fatih portakal'a denk geldim. öyle bir şey dedi ki, hani bu kadının kocası var dua et sana bişi yapmıyor gibisinden. dedim amk ne demiş olabilir sonuçta kılıçdaroğlu kibar adam. açtım baktım adam önüne yatmış diyor. ee bunu muammer dediğinde sesin çıktı mı portakal'cım? bence sen o kırmızı gözlerinle orada kal zavallı. seçim günü girdiğin ruh hali hala hafızalarda. artık seks kasedi mi var herifin nedir, üç buçuk atıyor ak itler karşısında.

zaten her zaman kadınlar erkeklerden çok daha cesur bu memlekette. bu sebeple diğer medyatik kadın yazar ve ünlülerimizden de aynı çıkışı bekliyoruz.

evliliği bitiren en önemli şey ego savaşı. maalesef bu ilişkide de bu yaşanmış. yoksa boğaziçili olup sarma yapmaya karşı olmakla, ya da anne evinden gelen yuva kavramına olan özlemle bir sarma istemenin evliliği yıkacağını düşünmüyorum.

gayet sakin bir şekilde ayarı vermiş kemal başkan. bence bu zamana kadar yaptığı en anlamlı ve ses getiren çıkışı yapmış. söylediklerinde genel olarak haklı, bu sebeple medyada da yer alan göt kılları hala önüne yatmak deyimine takılıp konuyu manipüle ediyor.

işi geyiğe vurup, asıl odak noktasından uzaklaşmak istemiyorum ama konuşmasında cb'ye hitaben dediği şu kısma çok güldüm: "ya senin görevin dolmabahçe'de oturup kadınlara kızlara bakmak mıdır? böyle bir tablo olabilir mi?"

hakkaten ya, adamlar gezi zamanı eylem yapan kadınlara bir orospu demedikleri kalmıştı, o zaman türbanlı bacılarına da fantastik derili abiler tacizde bulunmuştu. şimdi sıra kendilerine geldiğinde öööeeeeeeeaaaaaağğğğğğhhhhh
akp'ye anlayacağı dilden konuşmak lazım, zira onlara oy veren göt kıllarına da.

beşiktaş'taki mekanlar içmek için en son gidilecek yerler. mezeler desen fabrikasyon, fiyat kol gibi. bu turgut vidinli denen yere 3 sene önce, iki kız arkadaşımla gitmiştik. bir küçük rakı, bir haydari, bir patlıcan, 3 dilim peynir, bir dilim kavun ve bir porsiyon kalamara kişi başı 50 tl para vermiştik. öderken biraz fazla değil mi diye sorunca garsonun kredi kartımı elinden bir çekişi var, gece vakti tatsızlık çıkmasın diye sustum.

bir de bu olayda bile kadın başına çıkmasın, iki kişiyi nasıl unutmuşlar yok efendim başka mekanda oturmuşlar diye sayıklayanlar var. olayı anlamayıp trollük kasan ergenler bu arkadaşlar. onları da tenhada kovalasınlar inşallah.

son olarak bu tip mekanlara 1 ay gidilmese ve belediye adam akıllı zabıtalar ile denetleyip sağlam cezalar uygulasa, belki bir şekilde burunları sürter. gitmeyin, gidene de mani olun!

kapanmasına hala üzüldüğüm girişimdir. keşke bu kadar agresif büyüme ile değil de, adım adım büyütüp gelir gider dengesini açmadan yola devam etseydi. buradan o kadar güzel peynirler aldım ki, şimdi nereden bulacağım bilmiyorum. ilhan koçulu eski kaşarı en ucuza satan yerdi burası (kg.32 tl). istanbul'da en ucuzu 50 tl'ye bulabiliyorsunuz ve ipek hn. çiftliği oluşumundan pınar hn. ilhan abi diyip taze direkt'ten daha pahalı satıyordu lan bu peyniri. bir de ilkel şartlarda göndermesi de cabası. ama kadını görsen her hafta bir mail'ler atıyor türkiye'nin en kaliteli şeylerini kendi satıyor bebek, beykoz, kemerburgaz ve nişantaşı sosyetesine.

işte böyle en iyi ben yaparım diyen uyanıklara karşı orta gelir seviyesindeki insanların da kaliteli gıdaya hijyenik koşullarda ulaşmasını sağlayan bir girişimdi taze direkt. hele son zamanlarda bir burrata marka mozzarella denedik ki, her ay bir kere sipariş veririz süper olur diye ne mutlu olmuştuk. en komiği de atatürk orman çiftliği marka kaşar peynirini, paçoz et ve balık kurumu şubelerinden daha ucuza satmasıydı. taze direkt'te 14 tl, et&balık'ta 22 tl!! ato'nun sitesinde ise 11 tl yarım kilo kaşar peynirinin fiyatı.

bu kadar büyük yatırım yapılmışken ve kısa zamanda böylesine bir love mark olmuşken bizi piyasanın simsarlarına bırakıp gitmen olmadı taze direkt. buzdolabının üzerindeki magneti hala atamadım, ios ve android uygulamalarınız bile hala yüklü cihazlarımda. hiç bir şey söylemeden "sorun sende değil bende" diyip giden sevgili gibi davrandın ama hala gönlümüzdesin!

arkadaş olmak istediğim zenginlerin başıdır kendisi. adam yunan filolojisi üzerine lisans eğitimi alıyor, sadece kitapları için bir evi var, londra'da yaşıyor. cool, kültürlü, beyefendi bir duruşu var. böylelerinin arkadaşlığı da keyifli olur.

yarın başvurduğum halde girmeyeceğim sınav. en son 5 sene önce girdiğimde, şimdi koydukları sikik kurallar yoktu. yok cüzdan getirme, yok istanbulkart yasak. akademik kariyerin önemli adımlarından biri olan yüksek öğretime giriş sınavında koyulan kurallar alacağınız eğitimin taslağını ortaya koyuyor aslında.

zamanında kopya skandalından ortalık yıkılırken, olan amacı sınava girip emeğinin karşılığını almak isteyen masumlara oluyor.

ekran görüntüsü al, bir yere yükle işleyişinden çok daha rahat arayüzü olan bir sitedir. hızlı olarak twitter ve ekşisözlük girdileri paylaşmak için iyi düşünülmüş.