yanlış bildiğim bir şey varsa şimdiden özür dilerim.

sicim teorisine göre bütün boyutlar birbiriyle iletişim halinde, hepsinin gerçekliği ve içinde yaşadığımız durumdaki etkilerini hayatımızda algılayabiliyoruz ama doğrudan anlayamıyoruz, 4. boyutun zaman olduğu ve maddelerin de ilk üç boyut içerisinde zamana göre boyutlar oluşturduğu düşünülüyor, bundan sonraki boyutlar düşünebildiğimizin ve algılayabildiğimizin çok dışında.

4. boyutta birilerinin yaşıyor olmadığından emin olabiliriz; 4. boyut bir yer değildir. evreni bir yer olarak düşünürsek, evrende var olan her şeyle aynı yerde olduğumuzu, bizim yaşadığımız yerin ise 3 boyutlu bir bölge, bir kenar, bir bilmem ne olup görüp algılayabildiklerimizin yerçekimiyle sınırlı olduğunu söylüyorlar. yani herhangi bir varlık buraya gelir durursa onu görürüz. 4. boyutu yani zamanı kontrol edebilen bir şeyler varsa da bizi ancak görüp geçebilir. görüp burada durursa onu da görürüz.

karınca örneği ise tamamen yanlış, buradaki her şey 3 boyutlu, hepsinin yüksekliği, derinliği ve genişliği var, karınca 3 boyutlu algılayamasaydı yaşayamazdı, ileri, geri gidemez, girdiği deliğin ne kadar büyük olduğunu bulamaz, yüksekliği algılayamaz kendini aşağıya bırakırdı.

bizi tam olarak görür ama ne olduğumuzu algılayamaz; bu konuda bir alıntı yapıyorum;

"diyelim ki ormanın ortasında bir karınca yuvasındayız. hemen yanına 10 şeritli bir otoyol yapılıyor. karıncalar bu yolun ne olduğunu anlayabilir mi? nasıl bir teknolojiyle yapıldığını ve daha da önemlisi hangi maksatla yapıldığını algılayabilir mi? dolayısıyla bizden daha gelişmiş bir medeniyet varsa bile bizim bunu algılayabilme ihtimalimiz olamaz. onlar bizimle irtibata geçip bizi aydınlatmaya çalışıyorlarsa bile biz bunu asla anlayamayız. çünkü bu bir karıncaya internetin ne olduğunu anlatmaya çalışmak gibidir." (michio kaku)

bizi algılayıp, bizim algılayamadığımız varlıklar olma ihtimalini de bu alıntının içerisinde kendimizi karınca yerine koyarak biraz anlayabiliriz.

not: bu konularda boş zamanlarımızda sabahlara kadar beyin fırtınaları estirebilecek herkesi yeşile beklerim

edit: emotion motion'dan şöyle bir mükemmel video geldi: carl sagan ile 4. boyut

anlamak ya da anlamaya çalışmak zorunda hissetmemeli kimse.

nedeni ne olursa olsun, taşıyamadıkları şeyler var bu insanların. taşıyamadıkları şeyler veya bulamadıkları şeyler. aşırı derecede hissettikleri veya hiç hissedemedikleri şeyler.

anlaşılması gereken tek şey; gitmek istedikleridir.

sevdiğini kaybetme acısını yaşamamak için onları kalmaya zorlamanın bencillik olduğunu düşünüyorum. dünyada verilebilecek en zor kararı verebilmiş ve uygulayabilmiş olan insanları anlamanın burada yazılanlar kadar basit olmadığını anlamak gerek.

babasını özleyip, dünyada bulamadığı an.

salağa yatış. örnek: efsane

başıma gelenlerden sonra hiç bir açıklama bulamadığım durumdur.

başlangıçta yurtdışına gidip, geldim. en başlarıydı ve dalga geçiyordum. havaalanında trabzanları hayvan gibi elleyip ağzımıza götürerek, arkadaşımla dalga geçip eğlendik. olmadık.

ev arkadaşımın seviştiği bir arkadaşımız ertesi gün pozitif sonuç aldı. arkadaşımla gecesinde sevişmişti, ben de biraz hasta diye güzelce servisler yapıp, içtiği bardağı çorba kasesini falan parmaklarımı içine daldırmak suretiyle toplamıştım. zaten oraya buraya öksürmüştü hep. olmadık.

sonra bir arkadaşım nasıl hasta ama tunalıda böyle göbek bir yerde, bizim evde yatıyor ama nasıl hasta. ben dışarıdan geldiğimde hasta olduğunu bilmiyordum. başka bir arkadaş çorba söylemiş hasta olan arkadaşımıza, içsin de iyileşsin diye. içememiş çocuk çorbayı yarım bırakmış kaşığı da içinde. ben de geldim vay sıcacık çorba diye yapıştırdım çorbayı sonra odaya gittim dediler ki hasta. ertesi gün pozitif çıktı testi. ben yine hasta olmadım.

çalışmaya gittiğim bir şirkette, ikinci haftamızda bir vaka tespit edildi ve herkese test yapıldı. benim yüz yüze çalıştığım kişiler dahil 70 bilmem ne kişi pozitif çıktı. toplamda 96 kişi varmış. bende yine bişey yok.

yine başka şehirde beraber çalıştığımız, terasta sigarasından bir dal aldığım, saatlerce sohbet ettiğim bir abi zorunlu olarak yapıldığımız testte pozitif çıktı (semptomsuz bu sefer). bana yine gelmemiş.

dalga mı geçiyor, adam mı seçiyor anlamadım.

bunlar iki yıl eğitim görecek derken tonlama o şekilde mi?

ona göre başvuracağım

işte sizin yüzünüzden türkiye gelişmiyor her şeyle dalga geçiyosunuz,

2023'te boru çıkartıp uzaya bağlayacaz işte, inanmıyorsan ülkene yürü git, bayanlar bile inanıyor yani o derece ülkeyiz aydaki amarikan bayrağını indirecez o zaman bakalım ne diyeceksiniz,

ezanı taşıyoruz göklere

bilimadamları küsecek sonra uzaya gidemeyeceğiz sizin yüzünüzden vatan hayinleri sizi gidi

how i met your mother

akşamları işten sonra ted kankimin evine uğramak isterdim

açıklama metni sızmış:

sayın cumhurbaşkanımızın talimatı ile yerli ve milli uzay gemimizin inşasına başlanmıştır. allah izin verirse 2023'te uzay gemimiz göklerde olacaktır.

proje kapsamında kendi entegre camisine sahip uzay gemimizle seyahat edecek olan 10 astro-imamımız ve yıldızlararası ahlak ekibimiz, diğer gezegenlerde veya galaksinin başka yerlerinde yaşam ve zina varlığını araştıracak ve zina bulgularına rastlanılması halinde ahlaksızlıklara son verecektir.

ayrıca seyahat süresince durulacak bütün gezegenlere güneş enerjisi panelli hibrit camiler kurulacaktır.

vatana millete hayırlı olsun

takunyax, tesbik, sikörtıl, müslümbörd, ninca, yobakz

yazmaktan korkuyorum, birisi çıkıp güneşin 1 cm yakın olmasıyla neler olurdu sen biliyong mu diye mesaj atarsa boku yerim zira

insanlığın tamamı henüz evrende düzen olup olmadığını anlayacak seviyede değil; önce bi evlenmeden sevişme sıkıntısını çözmemiz gerek.

edit: cümleyi çok kötü yazmışım :(