selamünaleyküm sevgili cod'cular, hoş geldiniz, yeni cod çıkınca da kalın gitmeyin.

lakin sizden bir istirhamım olacak. mesela conquest oynuyoruz, ben medic'izim. sizin oraya bombe düştü diyelim, beşiniz yerde "i'm fucking hit" diye kıvranıyorsunuz. ben de sis bombemi attım, defibrilator'ımı hazır ettim, koşarak geliyorum ki... hepiniz a tuşuna basmış (veya boşluk tuşu) tekrar repsawn oluyorsunuz, ben de yolun ortasında kalakalıyorum.

arkadaşlar, o ticket'lar sınırlı. her takım 1000^* death ticket'la başlıyor, alelacele her respawn olduğunuzda bir ticket gidiyor. sıfırlanınca maçı kaybetmiş oluyoruz. bf oynarken objektife göre oynayın lütfen. hemen aksiyona koşup 30 saniye sonra bir kill alıp akabinde headshot yeyince bir katkınız olmuyor. az yatın yerde, biri gelir kaldırır sizi çoğu zaman. ha yanınızda tank vardır, düşman güçler orayı almıştır, eyvallah. ama diğer türlü az sabredin.

beta'da herkes bekliyordu, nolduysa şimdi anlamadım..

edit: eleştiri de var tabii "medic'ler yanımdan vızır vızır geçiyor, hiç el atmıyor" diye.. haklısınız ne diyim. allah kahretsin öyle support'u, sınıfının yüz karası onlar.

vay amk, 2600 tl para saydım campaign'e bile giremiyorum:(((

(bkz: #178876253)

çankaya ilçesinin suyu kesikköprü'den geliyor. dün sabah 08:00'den beri bahçelievler, esat, dikmen, ayrancı, yaşamkent, ümitköy, kızılay'ın semtlerinde su yok.keza gölbaşı, sincan, etimesgut da dahil bu listeye. bugün 18:00'e kadar yok diyor inanırsan...

bu arkadaşın ya binasında depo var ya da henüz sıra onu semtine gelmemiş.

bu vesileyle, senin ne farkın kaldı melih'ten mansur efendi? o da 2007'de boruları patlatıp on gün susuz bırakmıştı ankara'yı. ankaralı tatile şehir dışındaki ebelerinin yanına gitsin diyordu pişkin pişkin, millet tuvalete dökmek için atatürk bulvarı hendeklerinden su taşıyordu geceleri...

(bkz: #178858587)

20 dolar makul bir fiyat, evet... eğer dolarla kazanıyorsanız.

türkiye gibi ortalama beyaz yaka maaşının 800-1000 dolar seviyesinde olduğu yerde gayet ciddi bir meblağ, eğer ki haftada bir oyun bitiren biri değilse.

benim için elveda ay elveda feza...

not: aaa oyunlar epeydir 70 dolar, 60 değil. nintendo sağ olsun, üç vakte 80 dolar olacak. bu destek olsun suser'in yazdığına^*

edit: bir de tr'de cloud ve rewards programı yok.

üşenmedim baktım, rakiplerini nasıl yıkıcı fiyatla yerle bir etmiş.. spotify 60 tl'den aylık bireysel abonelik satarken:

- yerli ve milli gururumuz fizy^* aylık 40 tl.
- en büyük rakibi^* apple music aylık 60 tl.
- bir diğer direkt rakip deezer aylık 60 tl, yıllık alırsanız %25 indirim var.
- sadece youtube music almak isterseniz o da aylık 60 tl. tabii 80 verip youtube premium almak daha mantıklı ama var böyle bir seçenek.

shazaam falan veya adı duyulmadık servisleri geçiyorum.

kim sizce burda "kallavi zam koyacam, binicem üstlerine vuracam kırbacı" diyor da spotify 60 tl diye yapamıyordu? şimdi aylık 100 tl olunca bakalım kimler bu zammı takip edecek...

yeni değil aslında bir aydır var, okulların açılmasıyla daha da görünür hale geldi. bizim işyerinde bi on kişi ağustos'un ikinci yarısını evde covidli geçirdik.

bende eklem ağrıları, aşırı yorgunluk,terleme-titreme döngüsü ve uyku haliyle başladı, hafif ateş ve burun tıkanıklığıyla devam etti. iki gün az biraz boğaz ağrısı, bol bol ses kısıklığı ve geniz akıntısıyla, 7 günü 24 saat uykuyla 10 günde geldi geçti^*. ama ben üşenmedim doktora gittim, bi serumlar verdi ve çok da iyi geldi semptomatik tedavide. size de tavsiye ederim. zaten kombo test yapıyorlar, grip virüsü mü sars-cov-2 mi çıkıyor ortaya.

bu sene ciddi bir alevlenme yaşanması ihtimali var gibi, kendinizi kollayın, çok hoş bir deneyim değil, öyle soğuk algınlığı falan gibi değil farklı bir şey olduğunu hemen hissettiriyor meret.

not: ben doktordayken bir kişi daha vardı önüm sıra covidli..

edit: benimle aynı anda ikinci kere geçiren arkadaşım bu seferkinin kendisini çok daha fazla hissettirdiğini söyledi, iki seksen yatırmış onu da, ki ilkinde sadece bir gün öksürük ve baş ağrısıyla geçirmişti.

bugün de anna danesi adına utandık:

anna danesi, paris'teki türkiye maçına dair:

"türk voleybolcular, özellikle de güçlü melissa vargas ve ebrar karakurt, yüzünüze bağırır, her sayıdan sonra deli gibi el kol hareketleri yapar ve çoğu zaman sizi yıldırmaya çalışır. fiziksel olarak çok güçlü, hatta bazı durumlarda heybetli, punk saç stilleri, çok sayıda dövme ve müthiş bir kişiliğe sahip oyuncular. onlara meydan okumak için tüm cesaretinizi toplamanız gerekir.

"ayrıca, tarafsız sahada bile spor salonları sadece türklerle dolu gibidir. taraftarları inanılmaz bir gürültü yapar ve takımları lehine bağırarak çılgın bir kaos yaratır, bu da sahadaki oyuncuların hırsını daha da artırır.

"onlarla mücadele etmek gerçek bir cehennem olabilir, ancak maçımızın ilk setinin ilk birkaç dakikasına bakmak bile, paris'te taktiklerinin asla işe yaramayacağını anlamak için yeterliydi. bakışları kötü, vahşiydi. kelimenin tam anlamıyla dişlerini gösteriyorlardı, bu sadece bir deyiş değil. kükrüyorlardı.

"biz ise, filenin diğer tarafında gülümsüyorduk. dünyanın tüm sakinliğiyle oynuyorduk ve bu onları daha da sinirlendiriyordu. onları surat ifadelerimizle değil, icraatlarımızla yendik. biz oynuyor, eğleniyor ve topu yere değdiriyorduk, onlar ise homurdanıyor ve hata yapıyorlardı.

"kaplan yüzleri, yavaş yavaş, varlığından bile haberdar olmadığınız bir koz kartına sahip olan bir rakip karşısında sırılsıklam olmuş kedi yavrularına dönüştü: sakinlik. umarım bu duyguyu kendi örneğimle aktarabilmişimdir."

danesi’nin nisan'da çıkardığı kitabından bir alıntı: "un sogno d’oro: la mia storia, la pallavolo, le sfide del futuro... "

çeviri doğru ise bazı kelime seçimlerini çok sıkıntılı bulduğumu belirtmeliyim. ayrıca ebrar karakurt dışında karşı sahaya dönüp "kükreyen" kimse yok. biz bi mimik yapsa da görsek diye melissa vargas'ın ağzına düşüyoruz anna danesi, ne el kol hareketi bağırıp çağırması.. ağzı var dili yok kızın. türk milli takımına sallamak için seçtiğin iki kişinin kimliği de dikkatimi çekmedi değil anna danesi^**..

senin hakkından milano'daki kaptanın paola egonu gelir, seni ona havale ediyorum anna danesi. bi siktir git anna danesi..

bu dizinin bittiği yerden direkt rogue one'i izleyebilirsiniz; rogue one'ın bittiği yerden direkt star wars episode iv - a new hope'a geçebilirsiniz.
yaşınız da müsaitse çok hoş oluyor ^*

istanbul'a dönmek...

dönün artık n'olur, otobüse metroya binemez olduk sizin kalabalığınızdan. hem ziyaretin kısası makbuldür, dönün artık lütfen.

benim gibi düz yolda bile kaybolanlar için clairvoyance diye bir büyüsü olan oyun. cast ediyorsunuz ve 30 saniye boyunca yolunuzu gösteriyor. yoksa en babası çıkamaz o dungean'dan...

tutorial'ları atlamadan oynayın canlar....