patriarkanın katı koşulları altında kendisini ve ailesini ayakta tutmaya çalışan cassandra'nın altmış yıla yayılan hikayesini anlatan netflix dizisi.
mantık hataları, inandırıcılık, hikaye sürekliliği gibi teknik ayrıntılara takılanlara uygun değil; ancak cassandra'nın hikayesi gerçekten dikkate değer ve anlatılmak istenenler özellikle son iki bölümde aktarılmış.

--- spoiler ---
elli yıldır uykuda olduğunu tahmin ettiğimiz cassandra, patriarkada kendisine biçilen role uygun olarak eviyle fiziksel ve ruhsal olarak bütünleşmiş, iki çocuğunun yasını tutmakta olan bir cyborg/robottur.

şehirden bu küçük kasabaya yeni taşınan bir aile, cassandra'ya yeniden uyanmak için bir sebep verir. aradan 50 yıl geçmiş ve pek çok şey değişmiştir.
örneğin 60larda cassandra'nın kocası horst, oğlunun eşcinsel olmasından korktuğu için buz pateni yapmasını istemez - ama evin 2020lerdeki yeni sakinlerinin oğlu eşcinseldir ve ailesi bu durumu kabullenmiştir. (ekşi sözlük yazarlarının iddia ettiğinin aksine çocuğunun eşcinsel olmasının hikayenin desteklenmesine böyle bir katkısı var.)

ancak teknolojik ve sosyal gelişmelere rağmen, ilişkiler temelde benzer bir hiyerarşi içerisindedir. tıpkı cassandra'nın kocası gibi samira'nın eşi de bencildir, kendi önceliklerini önemser, eşini duymazdan gelir ve yeri geldiğinde samira'ya zarar vermekte tereddüt etmez.

--- spoiler ---

cassandra'yı modern bir perili ev hikayesi olarak da yorumlayabiliriz. haksızlığa uğramış, sert, şiddetli ve duygusal gelgitler yaşayan evin ruhu öfkelidir ve geçmişin acılarını silmek istemektedir.

kadının toplumdaki ikinci sınıf rolünün aslında değişmediğini, aynı ilişkilerin farklı bir bağlamda yaşanmaya devam ettiğini bilincin dijitalleşmesi, akıllı ev-izleme-izlenme gibi güncel konularla anlatmayı deneyen dizi, bana göre başarılı ve izlemeye değer bir yapıma dönüşmüş.

--- spoiler ---
sebebini merak edenler için, son oyunda kupa kraliçesiyle kriket oynanmasının sebebi, dizinin esin kaynağı olan alice harikalar diyarındaya yapılan atıftır.
--- spoiler ---

"alice thought she had never seen such a curious croquet-ground in her life; it was all ridges and furrows; the balls were live hedgehogs, the mallets live flamingoes, and the soldiers had to double themselves up and to stand on their hands and feet, to make the arches. "

setrak varyasyonu. nişanyan'a göre tevrat'ın daniel kitabında babil kralı nabukadnezzar'ın fırına attığı üç imanlı gençten birinin adıymış.

hikayenin en sıradışı yanı, whatsapp kullanan bir amerikalı barındırması. birkaç kez bu isimde bir uygulamayı duyan amerikalı’ya rastladım, ama ne işe yaradığını bilene veya kullanıcısına henüz rastlamadım.

bu gruba dahil olanlardan benim tanıdıklarım genellikle bu büyük felaketin ekonomik-politik sebep ve sonuçları hakkında neredeyse hiç bilgi sahibi değildir, daha çok filmlere konu olan askeri harekatlara ve magazinel ayrıntılara dair konularla ilgilenirler.
büyük oranda amerikan/ingiliz perspektifinden 2.dünya savaşı'na bakarlar, öte yandan pek çoğu nazi rejiminin öz disiplinine ve sahip olduğu silahlara karşı gizli bir hayranlık besler. sovyetler birliği'nin savaştaki rolü, genellikle 'ikinci dünya savaşı konusunda bilgili erkeğin' öncelikli ilgi alanına girmez.
milliyetçi, muhafazakar veya akpli olmasalar da, sağ eğilimli veya apolitiktirler.
izah etmekte fayda var; bahsettiğim grup ikinci dünya savaşı'nı bir tür popüler kültür unsuru olarak gören, popüler amerikan dizilerini yorumladığı gibi yorumlayan bir kitleden müteşekkil.
ikinci dünya savaşı'nın politik boyutlarını ve hala süren etkilerini gerçek anlamda yorumlayabilecek yetkinlikte entelektüel gerçekten çok az sayıda...

izmir bayraklı’da gerçekleştirilen bu katliamda bir anne, baba ve kızları ölüdürülmüş. ama başlık “ köpeklere yemek verdi diye 3 kadını öldürmek” diye açılmış, bu entry öncesinde girilen 57 entry boyunca kimse bu konuya değinmemiş, çünkü bir kişi bile açıp haberi okumamış.
konunun başka bir başlıkta daha önceden dile getirilmiş olduğuna değinmiyorum bile.
ekşisözlük böyle bir platform oldu.

salgın hakkında ciddiye alınacak açıklamalar yapan çok az sayıdaki uzmandan bir tanesi. ne yazık ki günümüz toplumları yalana o kadar alışmış ki, hiç kimse gerçekleri işitmek istemiyor.
dönem dönem doğru açıklamalar yapan ve sanki dünya imparatorluğu'nun sağlık politikalarından sorumlu bakanlığıymış gibi eleştirilen dünya sağlık örgütü de benzer anti-entelektüel kitlenin saldırısı altında.
umarım açıklamalarına ve toplumu aydınlatmaya devam eder.

deprem yüküne karşı yapı tasarımının amacı 9 büyüklüğünde (şiddetinde değil!) bir yapının can kaybı yaşanmadan ayakta kalmasını ve insanların tahliyesini sağlamaktır. deprem önlemleri temel anlamda ve en öncelikli olarak yapının taşıyıcı sistemine (kolon-kiriş-döşeme) yöneliktir.
haberde verilen binada ilk bakışta yapısal elemanlarla ilgili bir hasar varmış gibi görünmüyor. böyle bir depremden sonra tüm yapıların incelenmesi gerekir muhakkak, ancak bu kadar büyük bir depremde taşıyıcı özelliği bulunmayan duvar-çatı-kapı-pencere-kaplama gibi yapı elemanlarında gerçekleşecek yüzeysel hasarlar hem kaçınılmazdır, hem doğal kabul edilmelidir.

diane keaton'un baş rolünde oynadığı 1987 tarihli baby boom isimli filmden alıntı yapacaklar sanıyorum. bu filmde, diane keaton'ın canlandırdığı j.c. isimli yuppie karakter, bir akrabasının bebeğinin bakımını üstlenmek zorunda kalır. sonunda plazadaki işinden bebeğe bakmak uğruna ayrılır ve yalnızca elma yetişen bir arazi alarak şehri terk eder. tonlarca elmayı ne yapacağını bilemeyen j.c., bebeğe elmalardan mama yapar. mamanın geçimini sağlamak için iyi bir araç olacağını fark eder ve filmin son bölümünde bu 'organik' mamanın nasıl ticari bir başarıya dönüştüğünü ve bebek için kariyerinden vazgeçen j.c.'nin de nasıl mükafatlandırıldığını izleriz.

dün televizyonda denk geldiğim kısımda, yıldız hava durumunu sunarken bebeğe elmalı mamadan yediriyordu ve sonrasında "inşallah mamam tutar" minvalinde bir şeyler söylüyordu. tabii ki tutacak!

16 temmuz gençlik hareketi isimli ne idüğü belirsiz hareketin suriye için sınırlara dayanıyoruz eyleminin üzerinden geçen 8 yılın sonunda sayısız cihatçı, terörist, sapık, hırsız ve uğursuzun sınırlarımıza dayanması hadisesidir.

şu videoda yer alan ve ulusal sınırlara değil, ümmetin sınırlarına inandığını söyleyen, bu günlere gelmemizde büyük sorumluluğu olan geri zekalıların hepsi ışidçi pisliği yedirilmeyi hak ediyor: https://www.facebook.com/…ıyoruz/10150255042983390/