motosikletli kiz

şeker abi (601)

Kasım 2012 - 545 Entry - 215 Follower - 16 Following
.

dandikullah*

.
Last Entrys:
"affetmek ve unutmak, zor kazanılmış deneyimi boşa harcamak demektir."

arthur schopenhauer

kadınların aşık olduklarında yaptıkları hatalar - 28 favorites -
"eğlen güzelim gününü gün et / ben vazgeçmişken eğlen / karaları ben bağlarım" diyen ajda pekkan'ın klibin başından sonuna kadar eğlendiği şarkı.

hakkında eğlen güzelim klibindeki ajda pekkan'ın güzelliği şeklinde bir başlık açılacak kadar da güzeldir ayrıca. karalar bağlamanın en cool biçimi olarak gemide partilemek müthiş fikirmiş. canım çekti.

eğlen güzelim - 1 favorites -
eksik erkektir. erkek gibi erkek ne yapar biliyor musunuz?

piyasadaki tüm kremler içerisinde en temiz içerikleri fiyat/performans açısından irdeler ve ulaştığı sonuçları paylaşır. deneme yanılma şeklinde takılacak kadar param yok olm, deneyip önerin işte. sevaptır :/

erkeğim diye gezip el kremi kullanmak - 0 favorites -
çok merak etmişsiniz madem yazayım. ben kilo alınca tayt giymeye başladım. fit olduğum dönemler kot pantolon giyiyordum. gerçi ömrümün büyük kısmını aykut kocaman style haşofmanlarıyla geçirdim ama sanırım merakınızı cezbeden konu bu değil. evet.

kadınların tayt giymesinin nedeni - 2 favorites -
the lord of the rings serisini yeniden ekleyerek gönlümü -kısa süreli de olsa- kazanan platform. tesadüfen gördüm, gözlerimden kalpler çıkıyor.

fazlasıyla kesilip biçilmiş versiyonu da olsa kendisi hep benim kıymetlimss. aaa, bayağı mutluyum olm şu an <3

netflix türkiye - 1 favorites -
her sokağı birbirinin aynısı olan istanbul ilçesi.

olm, ağlayacağım... dünya üzerinde her yere gidecek cesaret ve hevesim var. ama bağcılar'dan çok korkuyorum çünkü asla yönümü bulamıyorum. sadece bana mı oluyor bilmiyorum. koşu bandında gibi sürekli hareket halindeyim ama hep aynı yerdeyim. minibüse/otobüse bindiğimde ineceğim yeri kestiremediğim için hep yanlış yerde iniyorum. eğer beni almaya gelen olmadıysa bağcılar'dan navigasyonsuz çıkamıyorum. hatta çoğu zaman navigasyona rağmen kayboluyorum djsjxjqjs of :(

zamanında kıymetli panpam "olmaktan korktuğum yerdeyim, bağcılar'dayım" demişti de gülüp geçmiştim. adam haklıymış beyler...

bağcılar - 1 favorites -
sanat tarihi formasyonu alırken nickini görmüş, "aha bana gelecekten gelen spoiler, zuhaha" diye kendi kendime eğlenmiştim. mesaj atsam, muhtemelen o da eğlenceme katılırdı. zaman zaman yazdıklarına denk gelirdim, iyi bir insan olarak kodlamıştı hafızam.

üzülmek için yüzyüze tanışmış olmaya ihtiyaç duymuyorum. vardevela'nın vefatında da benzer bir burukluk yerleşmişti içime. ölümün bu ansızınlığı dehşete düşürüyor.

dilerim o huzurla uyurken geride bıraktıkları hatırasına layık bir sevgiyle sarıp sarmalar biricik oğlunu.

sanat tarihi okudukta ne oldu - 4 favorites -
çok ilginç bir durum. insana kendisinin bir başka versiyonunu tanıtıyor. sanırım büyülü olması biraz da bundan.

ben yapı olarak canımı sıkan şeyleri konuşup çözmeye çalışmam. benim sorun çözme mekanizmam insan silmek üzerine kuruludur. ama söz konusu sevdiğim insan olunca, ağzımdan ters bir laf çıkacak da kalbini kıracağım diye ödüm kopuyor. kalbini mi kırdım (ki istemeden/dikkatsizliğimden yapmışımdır, bilinçli asla), hemen özür dilerim. ego? gurur? yok kardeş, o duyguların hepsi silindi gitti. böylesi bir değişim yaşayacağımı asla düşünmezdim.

iyi bir dinleyiciydim, şimdi idare eder bir dinleyiciyim.* aklımda öyle bir yer kaplıyor ki başkalarına kapasitemin % 3'ünü falan ayırabiliyorum. sürekli dilimde, alakalı alakasız her yerde adını geçirmekten müthiş bir haz duyuyorum. ketumluğuma alışık olanlara tuhaf geliyor bu versiyonum. hatta biraz bıkmış olabilirler. adı da nasıl güzel.*

bu yaşa kendimi frenleme konusunda uzmanlaşarak geldim. ömrüm sanki davranışlarda aşırılıktan kaçınmayla, konuşmadan/yorum yapmadan önce 2 kere düşünmekle geçmemiş gibi bir rahatlık var üzerimde. saçma sapan espriler yapan, anırarak gülen, bağıra bağıra şarkılar söyleyen (ve karga sesim konusunda gram endişe duymayan) bana çok yabancı bir kişiye dönüştüm. her yerde yaşar gibi geziyorum;
"bir tanem, beni sevmeye sevilmeye sen alıştırdın
çiğ tanem, şimdi yerlere göklere sığmıyor aşkım <3"

burası çokomelli; bir erkeğin sevgisinin gerçekliğine inanmadığım için her işi kendim halletmeye o kadar alışmışım ki, benim için gönülden yapılan inceliklerin ne kadar muhteşem hissettirdiğini yeni yeni deneyimlemeye başladım. insanın başını güvenli bir omza yaslaması, sıcak bir eli tutması, güzel bakan gözlere bakması metafordan daha fazlasıymış. ama susarak anlaşma kısmında henüz bir bilgim yok. susmak şöyle dursun, elimden gelse 24 saat boyunca konuşabilirim. bir kuşun kanadını çırpışına tanık olduysam ona da anlatmalıyım. sevmeye çalıştığım kedi bana göz devirdiyse o da bilmeli. hiçbir şey olmadıysa bile mutlaka bir şeyler olmuştur ama hakikaten bir şey olmamışsa anlatabileceğim, saatlerce sevgim hakkında konuşabilirim. içimden taşıyorsa onun da payı büyük.

evet, yalnızlığa çok alışığım, her şeyi yine kendim yapabilirim. ama artık biliyorum ki istediğim an benimle olacak bir kalp var. sevmenin en güzel yanı artık iki kalbinin olması. o ikinci kalp, çok da güzel olmayan yaşantımın en parlak rengi, en hassas ve kıymetli unsuru. korumak, üzerine titremek, yaşayacağım her saniyeyi onunla birlikte geçirmek, geçirmeyi düşlemek, bu düş uğruna çaba harcamak, sevmek ve sevmeye devam etmek; bunca yıldır ihmal ettiğim kalbimin hak ettiği sevgiyle atmasını sağlıyor.

çok da alışık olmadığım bir denizde yüzüyorum. ama su çok güzel arkadaşlar, tavsiye ederim.

geç gelen debe editi: aslında duygu yoğunluğuyla üzerinde düşünmeden, o an ne hissediyorsam onu yazdım. debe olmasını beklemiyorum. çok güzel mesajlar aldım, çok teşekkür ederim. sevmek sevilmekten daha güzel veya daha kolay değil. bence ikisi aynı oranda ve ikisi de insan için elzem olan şeyler. hepiniz için sevdiğiniz tarafından sevildiğiniz ilişkiler yaşamanızı dilerim. çünkü insana insan lazım.

sevmek - 58 favorites -
türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir arkadaşlar. medeni kanunu vardır. bu medeni kanun sosyal hayatın içindeki haklarımızın güvencesidir, teminatıdır, kıymetlisidir.

islam hukuku diye bir şeyin bu topraklarda geçerliliği yoktur. sosyal yaşantımızı ilgilendiren çoğu konudaki kanuni haklarımız medeni kanunla düzenlenir. ara sıra açıp okuyun. hem haklarınızı öğrenmiş olursunuz hem de siyasal islamcıların sizden çalmaya çalıştığı unsurların "insanca yaşamak için ne denli gerekli olduğunu" kavramış olursunuz.

sosyal medyada şebeklik yapmak uğruna böyle saçma sapan işlerin peşinde olmayın. hele ki kadınların böyle bilmem kaç gram altın alabilmek için kendini düşürdüğü hal içler acısı olmakla birlikte içimde açıkçası şiddet isteği doğuruyor. feministlerin sessiz kalıyor olması da ayrıca muamma. olm 2025 bitmek üzereyken "ben mehir istiyom" demek nedir ya? kocandan ayrılacağın zaman haklarını koruyan tek ve gerçek unsur medeni kanundur. sen bugün şımarık şımarık "500 bin gaymeylen belime altın kemer istiyom" diyorsun da işler kötüleşince karşındaki herif "senet mi yaptık? ödemiyorum amk!!" dediğinde allah katında verilen sözlerin dünya gerçeğinde işlemediğini görürsün. o yüzden imam nikahının dini değerlerinizi ilgilendiren sembolik bir tören olduğunu unutmayın. mehir zart zurt işleriyle karşınızdaki insanın gırtlağına çökmenin hayalini kurmayın. zaten ben anlamıyorum bi' insan sevdiğinden nasıl böyle taleplerde bulunabiliyor, bildiğin davar pazarlığı bu.

mehir isteyen kadın - 4 favorites -
okurken hasan'ın çocuk olduğunun unutulmaması gereken yaşar kemal eseri. daha ikinci cümlesinde sizi bulunduğunuz yerden alıp anavarza'ya ışınlıyor.

ayrıca anadolu insanın manipülasyon konusunda ne denli usta olduğunu da gözler önüne seriyor. 7 yaşında ana kuzusu sayılacak bir çocuğa bütün köy, koca koca insanlar 2 sene boyunca durmadan hasarlı duygusal iletiler göndermekten, silah verip şiddete cesaretlendirmekten, vicdanına oynayıp yanlışı yüceltmekten bıkmadılar, usanmadılar. yapılanlara genelde cehalet deyip geçiyoruz ama bu topraklardaki insanların söz konusu kötülükse tek yumruk olmayı başarması bana dehşet verici geliyor. normal şartlarda kötülüğe karşı birleşmek gerekirken "sürekli" bunun tam tersi yaşanıyor.

yaşar kemal bunun en güzel anlatıcısı. toplum üzerinden hikaye anlatmıyor, bizzat "toplum bu" diyerek ayna tutuyor. gözlerinizi kaçırıp kaçırmamak size kalmış.

ben filmine de bayıldım. esme'yi türkan şoray'dan daha iyi oynayabilecek biri olamazdı zaten.

yılanı öldürseler - 0 favorites -
kendisine sağlık dilediğim insan. umuyorum bebeğinin büyüdüğünü göreceği sağlıklı bir yaşamı olur.

annemin kemoterapi seansının bitmesini beklerken kafam dağılsın diye twitter'a girdiğimde evre'nin fotoğrafına denk gelmiştim. yaşının genç oluşu, minicik çocuğu olması çok üzmüştü beni. annemin durumu da ortadayken ister istemez bağ kurdum. maddi bağış yapmadım ancak kalben hep iyi şeyler diledim. hâlâ da diliyorum.

evre'nin kilolu(?) olması ve makyaj yapması hastalığına dair şüpheler uyandırmış. onkoloji hastası birçok insanla tanıştım. annemle seansları denk gelen bir kadın vardı ki kendisini hiç unutmuyorum; yüzüne müthiş yakışan makyajını eksik etmez, dökülen saçlarını "kafa yapım çok güzelmiş, sergilemek hoşuma gidiyor" diyerek sorun etmezdi. annem aşırı zayıflamıştı ama bazı hastalar fazla kilolu olabiliyordu. yani tedavinin her bünyede gösterdiği tepki farklı olabiliyor. annem hâlâ kanser ama artık zayıf değil. bazı durumlarda kanser olduğunu belirtmek zorunda kaldığında insanlar çok şaşırıyor hatta. o nedenle dış görünümü bir ölçüt olarak almamanızı öneririm.

türkiye'de yaşayan türkler olarak hayatımız her açıdan çok zor olduğu için iskoç bir babaya sahip british pasaportlu baby oscar'la empati yapamayanları da suçlamamak lazım. bununla birlikte evre'nin bebeği için son bir çabayla en azından maddi ferahlık sağlamak istemesi de anlaşılır bir durum. annem de hastanede yatarken bana sürekli, o sırada 31 yaşında olan ablamı yalnız bırakmaktan ne kadar korktuğunu anlatıyordu. evre'de de aynı psikoloji hakim. bebeğinin pasaportunun avantajlarından ziyade kendi yokluğunun yaratacağı dezavantajları düşünüyor.

bağış hedeflendiği miktara ulaşmasına rağmen kampanyayı sürdürmesi bana da doğru gelmiyor. ancak "son günlerimi yaşıyorum" psikolojisinde olan bir insanı da yerden yere vurmamak lazım. ama gökçe midir nedir o diğer kadının boğaz köprüsü satma girişimleri olabilir. ona dikkat edin.

evre başak clarke - 6 favorites -