çok ilginç bir durum. insana kendisinin bir başka versiyonunu tanıtıyor. sanırım büyülü olması biraz da bundan.
ben yapı olarak canımı sıkan şeyleri konuşup çözmeye çalışmam. benim sorun çözme mekanizmam insan silmek üzerine kuruludur. ama söz konusu sevdiğim insan olunca, ağzımdan ters bir laf çıkacak da kalbini kıracağım diye ödüm kopuyor. kalbini mi kırdım (ki istemeden/dikkatsizliğimden yapmışımdır, bilinçli asla), hemen özür dilerim. ego? gurur? yok kardeş, o duyguların hepsi silindi gitti. böylesi bir değişim yaşayacağımı asla düşünmezdim.
iyi bir dinleyiciydim, şimdi idare eder bir dinleyiciyim.
* aklımda öyle bir yer kaplıyor ki başkalarına kapasitemin % 3'ünü falan ayırabiliyorum. sürekli dilimde, alakalı alakasız her yerde adını geçirmekten müthiş bir haz duyuyorum. ketumluğuma alışık olanlara tuhaf geliyor bu versiyonum. hatta biraz bıkmış olabilirler. adı da nasıl güzel.
*bu yaşa kendimi frenleme konusunda uzmanlaşarak geldim. ömrüm sanki davranışlarda aşırılıktan kaçınmayla, konuşmadan/yorum yapmadan önce 2 kere düşünmekle geçmemiş gibi bir rahatlık var üzerimde. saçma sapan espriler yapan, anırarak gülen, bağıra bağıra şarkılar söyleyen (ve karga sesim konusunda gram endişe duymayan) bana çok yabancı bir kişiye dönüştüm. her yerde
yaşar gibi geziyorum;
"bir tanem, beni sevmeye sevilmeye sen alıştırdın
çiğ tanem, şimdi yerlere göklere sığmıyor aşkım
<3"
burası çokomelli; bir erkeğin sevgisinin gerçekliğine inanmadığım için her işi kendim halletmeye o kadar alışmışım ki, benim için gönülden yapılan inceliklerin ne kadar muhteşem hissettirdiğini yeni yeni deneyimlemeye başladım. insanın başını güvenli bir omza yaslaması, sıcak bir eli tutması, güzel bakan gözlere bakması metafordan daha fazlasıymış. ama susarak anlaşma kısmında henüz bir bilgim yok. susmak şöyle dursun, elimden gelse 24 saat boyunca konuşabilirim. bir kuşun kanadını çırpışına tanık olduysam ona da anlatmalıyım. sevmeye çalıştığım kedi bana göz devirdiyse o da bilmeli. hiçbir şey olmadıysa bile mutlaka bir şeyler olmuştur ama hakikaten bir şey olmamışsa anlatabileceğim, saatlerce sevgim hakkında konuşabilirim. içimden taşıyorsa onun da payı büyük.
evet, yalnızlığa çok alışığım, her şeyi yine kendim yapabilirim. ama artık biliyorum ki istediğim an benimle olacak bir kalp var. sevmenin en güzel yanı artık iki kalbinin olması. o ikinci kalp, çok da güzel olmayan yaşantımın en parlak rengi, en hassas ve kıymetli unsuru. korumak, üzerine titremek, yaşayacağım her saniyeyi onunla birlikte geçirmek, geçirmeyi düşlemek, bu düş uğruna çaba harcamak, sevmek ve sevmeye devam etmek; bunca yıldır ihmal ettiğim kalbimin hak ettiği sevgiyle atmasını sağlıyor.
çok da alışık olmadığım bir denizde yüzüyorum. ama su çok güzel arkadaşlar, tavsiye ederim.
geç gelen debe editi: aslında duygu yoğunluğuyla üzerinde düşünmeden, o an ne hissediyorsam onu yazdım. debe olmasını beklemiyorum. çok güzel mesajlar aldım, çok teşekkür ederim. sevmek sevilmekten daha güzel veya daha kolay değil. bence ikisi aynı oranda ve ikisi de insan için elzem olan şeyler. hepiniz için sevdiğiniz tarafından sevildiğiniz ilişkiler yaşamanızı dilerim. çünkü insana
insan lazım.