30 eylül 2025 tarihli yazısı.
"ahıska türkleri"
ahıskalılar kimdi? ne zaman ve neden türkleştiler?
haritada osmanlı’ya tabi ahıska beylerbeyiliğinin 1595 osmanlı tahririnde belgelenen sınırlarını görüyoruz. kırmızılar hristiyan gürcü, maviler ermeni nüfusu gösteriyor. yeşille gösterilen müslüman nüfusu haritada tespit edemiyoruz. küçük haritadaki mor saha ise ahıska beylerinin öncülü olan meskheti atabeyliğinin 1555’teki sınırlarıdır.
gürcü krallığının bir parçası olan atabeylik 15ci yüzyılda krallık parçalanınca başına buyruk hale geldi. osmanlı ile epeyce savaştıktan sonra 1548 dolayında boyun eğdi. osmanlılar gürcü asıllı, gürcüce konuşup yazan ve gürcü ortodoks kilisesine mensup olan atabey hanedanının devamına izin verdiler, ancak beylerin müslüman olmasını şart koştular. halkın da bir kısmı beylerin yolundan gitti. hanedan zamanla dallanıp budaklanarak tanzimat yıllarına dek bölgede hüküm sürdü.
*
türkiye’de bugün “ahıska türkü” denince iki grup anlaşılır. 1) posof, ardahan merkez ve çıldır’ın yerli halkı. 2) stalin devrinde gürcistan’dan orta asya’ya sürülen ve 1990’larda büyükçe bir kesimi türkiye’ye göçen türk dilli ahıskalılar.
yukarıdaki haritanın hemen batısında bulunan şavşat’ın, posoflulara benzer bir lehçe konuşan ve kültürce onlara benzeyen türk dilli halkı da bazen “ahıska türklerine” dahil edilir.
“ahıska türkü” tabiri türkiye’de ilk kez 1990’larda duyuldu. daha önceleri bu kitleye çoğu zaman “dil bilmez gürcüler” adı verilirdi. evliya çelebi de bu deyimi kullanır. bunun sebebi bu halkın en az 16. yüzyıldan beri türkçeden başka dile aşina olmamasıydı. buna karşılık posof, ardahan ve çıldır’ın kadim yer adlarının tamamı gürcücedir. yalnız köy ve kasaba adları değil, mezra, çiftlik, dere, tepe, kaya, orman, köprü, mevki adları da gürcücedir. osmanlı devrinde bu bölgeye — ardahan’ın hoçuvan yöresine yerleşen kürtler ve dadalı adı verilen damal alevileri dışında — dışarıdan ahali geldiğine dair en ufak bir belirti yoktur. dolayısıyla türkçe konuşan ahıska halkının, evvelce köy, dere ve tepelerine gürcüce isimler veren halkın doğrudan devamı olduğuna hükmetmek gerekir.
ahıskalıların ortaçağda buraya yerleşen “kıpçak türklerinin” soyu olduğuna dair, 1960’larda fahrettin kirzioğlu ve müritleri tarafından ortaya atılan tezin makul herhangi bir dayanağı yoktur. gürcü krallığının 12. yüzyılda selçuklu saldırılarına direnmek amacıyla büyük bir kıpçak (tatar) kütlesi ithal ettiği doğrudur. ancak a) bu kıpçakların dillerini ve kimliklerini koruduğuna, ve b) özellikle ahıska bölgesine iskan edildiğine dair bir belirti bulunmamaktadır. kirzioğlu’nun önceleri hoş bir ihtimal olarak ortaya attığı, daha sonra üzerine hayali bir tarih inşa ettiği kıpçak tezini spekülasyon ve hatta atmasyon olarak değerlendirmek gerekir.
*
son yıllarda bazı araştırmacıların büyük bir sabırla derlediği bilgilere göre yöredeki hemen her köyde hristiyan kiliseleri 19. yüzyılın ilk çeyreğine dek az çok sağlam olarak korunmuş, örgütlü ibadet olmasa dahi müslüman halk tarafından ziyaretgah olarak kullanılmış görünüyor. birçok ailede müslüman ve hristiyan akrabaların bir arada bulunduğu, seçkin sülalelerin gürcüce soy adlarını koruduğu anlaşılıyor. 19. yüzyılda yöreyi ziyaret eden rus ve avrupalı seyyahlar bu sülalelerin pek çoğunu kayda geçirmiştir.
kırılma noktası, tahminimce, 1801’den itibaren gürcistan krallığının rus egemenliğine girmesi ve 1828 savaşında rusya’nın ahıska’yı zaptederek bugünkü türk-gürcü sınırına yerleşmesidir. bu tarihlerden itibaren müslüman ve hristiyan ahıskalılar arasındaki ilişkilerin bozulduğunu ve sınırın beri tarafında kalan hristiyanların 1829’dan itibaren — gönüllü olarak veya zorla — rus tarafına göçtüğünü görüyoruz. boşalan köylere aynı tarihlerde rus tarafından göçen sünni gürcistan azerileri yerleştirilmiştir. karapapak veya terekeme adı verilen bu muhacirlerle “yerli” adı verilen ahıskalılar arasında bugüne dek devam eden uyuşmazlıklar vardır.
posof, ardahan ve çıldır’daki eski gürcü kiliseleri 1828’den sonra harabeye dönmüş ve birçoğu temellerine dek tahrip edilmiştir.
benim anladığım kadarıyla o güne dek hristiyan akrabalarıyla ılımlı ilişkilerini sürdüren ahıska müslümanları, savaşın getirdiği kutuplaşmanın etkisiyle kuvvetli bir türk ve müslüman kimliğine sarılarak gürcü geçmişlerini unutmaya ve unutturmaya çalışmış olmalı. 1877-78 savaşında ruslar ardahan ve kars’ı da ele geçirdiğinde bu halkın bir kesimi rus egemenliği altında yaşamaktansa erzurum’a ve daha genel anlamda anadolu’ya göçmeyi tercih edecektir. anadolu’da genellikle “posof muhaciri” adıyla bilinirler.
*
kars’ta “yerli” olarak tanınan kesimin ahıskalılarla alakası nedir, ne zaman ve hangi koşullarda bir topluluk olarak oluştular, hala cevabını bilmediğim bir soru.
https://nisanyan.substack.com/p/ahska-turkleri