ekim veya kasım 2025 içerisinde tanılması beklenen. yarattığı hype ile bizi tekrardan hype trenine bindiren yeni google yz modeli.

twitterdaki videolara bakıldığında one-shot promptlar ile ( tek bir prompt ile) ıos, macos, windows işletim sistemlerinin simülasyonlarını dahi yapabildiği iddia edilen gelişmiş model.

merakla bekliyoruz. özellikle model adının 3 olması yani .5 (buçuklu) modeller gibi bir ara model olmayacak olması da heyecanımızı arttırıyor.

bu 3i/atlas meselesindeki tartışamalar bana çok mantıksız geliyor. yani neden bunun gizli uzaylı gemisi değil de sadece tuhaf bir gök taşı olduğunu düşündüğümü basitçe anlatayım:

birincisi, yolculuk meselesi. evren dediğimiz yer o kadar akılalmaz derecede büyük ki... bir medeniyetin bir gemiye atlayıp onca yolu tepmesi, en gelişmiş teknoloji için bile acayip bir zahmet. amaçları ne olabilir ki bu kadar yola değsin? eğer "merhaba" demek istiyorlarsa, niye binlerce yıl sürecek bir yolculuğa çıksınlar? çok daha kolay yolları olmalı. mesela bir sinyal yollamak varken, yani bilgi ışık hızıyla gönderilebiliyorken, neden koca bir gemiyi yollasınlar? düşünsenize, bizden 500 yıl ileride olsalar bile, sahip olacakları teknoloji bizim hayallerimizin çok ötesinde olurdu. bu durum, elinizde internet varken bir mesajı iletmek için okyanusu yüzerek geçmeye çalışmak gibi bir şey. saçma yani.

ikincisi de gözlem konusu. peki, diyelim ki amaçları konuşmak değil de sadece bizi dikizlemek. e, o zaman durum daha da garip bir hal alıyor. bir gemiyi bir kayanın kılığına sokabilecek kadar ileri bir teknolojiye sahipsen, neden kapımızın önüne kadar gelip gizlice içeri bakma ihtiyacı duyasın ki? kendi gezegenlerinin konforunda, öyle güçlü teleskopları vardır ki buradan geçerken içtiğimiz kahvenin markasını bile görürler. biz bile şu anki kısıtlı imkanlarımızla ışık yılları ötedeki gezegenler hakkında fikir yürütebiliyoruz. onların elindeki "teleskopun" ne kadar güçlü olabileceğini bir hayal etsenize. bu kadar yakına sokulmalarına hiç gerek yok.

kısacası, bu senaryolar bana biraz zorlama geliyor. teknolojide bu kadar ileri gitmiş bir varlığın, bu kadar eski usul, dolambaçlı ve verimsiz yollara başvurması bana pek mantıklı gelmiyor. o yüzden 3i/atlas'ın, belki biraz tuhaf, belki de daha önce görmediğimiz türden bir gök taşı olması ihtimali, karmaşık bir uzaylı gemisi teorisinden çok daha fazla aklıma yatıyor.

hepsi yalandır kesin bilgi.

nazar:
eğer nazar var ise ünlülerin hiç birinin gün yüzü görmemesi gerekirdi, hepsi güzel hepsi alımlı, hepsinin hayran duyulacak bir hayatı var. peki hiç mi bir kem göze denk gelmiyorlar. ulan adam onbinlerce kişinin önünde sahne alıyor, hala keyfi yerinde. eğer nazar olsaydı kamuoyunun önündeki figürlerin sürekli çarpılması gerekirdi.

büyü:
eğer büyü gerçek olsaydı ve siz veya herhangi bir hoca bunu gerçekten yapabiliyor olsaydı, tüm cinci hocaların fıstık gibi eşleri olurdu. giderdi bir moda defilesine, bir mankene büyü yapardı, ohh kebap. büyü yapabildiğini iddia eden adamın eşine bakıyorsun bakıyorsun, neyse...

belirli bir eşik aşılmış görünüyor. sora 1 teknolojik olarak etkileyici iken bazı hataları büyüyü bozuyordu. sora 2'de baya yol alınmış görünüyor. eminim ki bunlar en iyi örneklerdir ancak yine de çok etkileyici.

birkaç nesil sonra (1-2 yıl) farklı bir sinema kültürü konuşuyor oluruz.

el arttırıyorum. bu bambaşka bir seviye...

ıt's not gay ıf you're related

yatırımcı çekmek için iddialı tarihlerin tutmaması eğer patlamak ise evet. terminler patlamıştır. ancak yz'nin patlaması nasıl oluyor? bir sabah kalktığımızda ulan chatgpt 5 filan yok arkada 1 milyon çinli çalıştırıyoruz promptlara onlar cevap veriyorlar derse yz patladı diyebiliriz. aksi halde gelişim hala üstsel olarak devam ediyor ve harika işler çıkarmaya devam ediyor.

hype'ın patlamasına evet. yz'nin patlamasına hayır diyorum.
ayrıca bir çok uzman llm ile hayallere ulaşılamayacağını farklı bir mimariye geçiş olması gerektiğini uzun zamandır savunuyor. bu yeni mimarinin arayışı ve geçiş motivasyonu bence llm'lerin başarısı.

şimdi kırpılmış bir video olması nedeni ile bu duruma şerhimi düşerek başlıyorum.

teknofest gibi etkinliklerin bu topraklardaki etkisini bu kadar nobranca eleştiren birinin iyi niyetini sorgularım. halktan bu kadar kopuk, bu kadar partizanca bir bakış olamaz. senin diğerlerinden ne farkın var çok merak ediyorum. chp'nin gerçekten dış bir düşmana ihtiyacı yok.

yahu arkadaş senin eleştirin: neden 1 tane teknofest var neden 10 tane yok?
neden 4 gün sürüyor, 14 gün sürmüyor?
neden bunca kuyruk, izdiham? neden bu yoğun ilgiyi yönetimiyorsunuz noktasında olması gerekirken adamın ettiği laflara bak.

ettiğiniz lafın ne manaya geldiğini ya hiç düşünmeyecek kadar geri zekalısınız ya da içten içe çok tuhaf ajandalarınız var, vakitini bekliyorsunuz. umarım ilkidir.

eğer bağlam doğruysa utanç vesikası bir video.

açıklama: arkadaşlar panayır / festival gibi kelimelere takılmıyorum. üsluba, küçümsemeye, hasete takılıyorum.

f/p oranı en iyi llm'dir. bir çok insan ihtiyacı olmayan video özelliklerini de kullanabilmek için google one üyeliği üzerinden erişiyor.

halbusaki google workspace üyeliği ile birlikte ücretsiz geldiğini bir çok kişi bilmiyor.

eğer veo gibi bir video modeline ihtiyacınız yoksa, gemini 2.5 pro ( notebooklm pro ile birlikte) yaklaşık 200 tl'ye alınabiliyor. (belki de daha da azına). dediğim gibi bu üyelikde diğer tool'lar (video vs. bulunmuyor)

google workspace'i üyeliği hiç açmamış bireyler için üyelik ilk başta biraz karışık gelebilir ancak benim gibi sadece 2.5 pro, deep research ve notebooklm ihtiyacınız varsa fazla para vermenize gerek yok.

son derece güzel bir seri olmuş. her hafta merakla izliyor ve takip ediyorum.
evreni gayet güzel bir şekilde genişletmişler. romulus vari bir dizi emin olun 2 bölüm sonra sıkardı. predatör evreni ile yapılan kesişmeye zaten hiç bir zaman ısınamamıştım. onun da ayrı dizisi geliyor.

dizi bu hali ile gayet makul ve güzel. weyland-yutani haricinde diğer şirketler ve bu şirketlerin birbirleri ile rekabeti gayet güzel işlenmiş.

tahmini spoiler: ( wayland-yutani'nin 1. bölümde uzay gemisini bilinçli olarak prodigy şehrine düşürdüğünü tahmin ediyourm. böyle bir olayda prodigy'nin vereceği tepkiyi ve alacakları aksiyonları öngörmüş olabilirler. eğer ölümüne rekabet ettiğim bir şirket olsaydı. şirketin patronu dahil tüm çalışanları öldürmek veya ar-ge merkezini nükleer ile havaya uçurmak isteseydim, merkez üssünde meydana gelecek bir alien salgını makul bir gerekçe sunabilir. benim xenomorph'um işini bilir.)

aı konusunu bir üst seviyeye çıkararak daha da derinleştirmişler bu da gayet güzel olmuş. yapay zeka konusunun ayakları yere basıyor. farklı android türleri de cabası. bir alien klasiği olan aı'ın kontrolden çıkması ve prometheus ekolünden gelen yapay zekanın varoluş sancıları güzel işleniyor.

evrenden toplanmış 5 farklı saldırgan tür, diziye inanılmaz bir alt metin ve derinlik katmış. 4. bölüm itibari ile t. ocellus (ahtapot göz) resmen kendi serisi hak edecek derinlikte. belki ileride bir prequel yaparlarsa nasıl yakalandığını neler yaşandığını gerçekten görmeyi çok isterim. koyunu ele geçirdiğinde
bakışlarının değişmesi ve 2 ayağı üzerine kalkması ile beni benden aldı. çok keyif aldım. uzay keneleri de ayrıca güzel bir türdü (ticks). kene salgınının olduğu şu dönemde beni yeterince irite etti.
ve hala flies ve plant pods, aka d. plumbicare'ın neler yapabileceğini henüz görmedik. konteynerlarda hala görmediğimiz bu ikili de var. bu kısımlar bende kesinlikle xenomorph'un önüne geçti. tıslaya tıslaya karanlıktan çıkan bir xenomorph yerine bu yeni yaratıkları ilk defa keşfetmek bence çok daha keyifli ve merak uyandırıcı. dizi bence evrenini genişletmekte çok güzel bir yol izliyor.

neyse toparlayacak olursa harika bir dizi olmuş. adı ister alien olsun ister olmasın çok güzel bir bilim kurgu dizisi ile karşı karşıyayız. afiyet olsun.

robot ve yapay zeka alanını çok yakından takip eden beni düşüncelere gark eden görüntüler. şu durumun mutfakta gerçekleştiğini düşünün.
kırılmadık devrilmedik şey kalmazdı. etrafta çocuk, evcil hayvan varsa ciddi zarar verirdi. kızgın yağı, kaynayan suyu devirebilir, yangın çıkarabilirdi.

bunlar daha önce hiç aklıma gelmemişti...