bunu yazan herif dedesinin mezarını ziyaret ediyor mu acaba? hadi diyelim 40 yılda bir zorla göritürdüler ziyarete, ne yazmasını bekliyorsun mezar taşında? allah baki, hüvel baki... o kadar.. mezartaşını okuyamadığına hayıflanacağına dededen kalan notları, defterleri, fotoğraf arkalarını okuyamadığına üzül esas.

kazananlar: en kazançlı çıkan abd ve trump. iran'ı kuzeyden çevirdi, kafkaslarda rusya'ya rakip oldu. rusya-iran koridorunu kesti. adeta yeni bir panama kanalı'nın sahibi oldu. anlaşmanın detaylarını bilmiyoruz, ama abd burada bir üs kurmayı kafaya koymuştur diye düşünüyorum. ermenistan ve azerbaycan da şimdilik kazançlı. iki ülkeyi de yıpratan 40 yıllık kriz sona erdi. zaten aralarındaki temel sorun dağlık karabağ idi son savaşta azerbaycan karabağ'ı geri aldı. ermenistan'ın karşı atak yapacak mecali yok. savaşacak nedenleri kalmadı artık. ermenistan'ın ekonomik krizden çıkması için başka yolu yok. azerbaycan da hem nahçıvan koridorunu sağlayıp orta asya - türkiye transit yolunu birbirine bağladı, hem de rusya'ya karşı abd'yi yanına çekti. artık iran, azerbaycan ve ermenistan abd ile komşu oldular. uzun vadede bu iyi mi kötü mü zaman gösterecek. türkiye için hayırlı oldu. bakmayın siz bu koridor bizim olmalıydı seslerine. oralarda rusya varken bizim burayı üstlenmemiz mümkün değil zaten. ermenistan ile anlaşmamız ve sınırı açmamız yakındır artık. 100 yıllık hadiseleri bir yüzyıl daha devam ettirmenin manası yok. ermenistan ile yeni ticaret alanları da açılacaktır. kaybedenler: iran ve rusya... abd iran ile komşu oldu. kuzeyden iran'ı çevirdi. iran'ın rusya ile bağlantısını kesti. abd buradan iran azerbaycan'ını kaşımaya başlayacaktır mutlaka. son dönemde zayıflayan iran buna nasıl cevap verecek göreceğiz. diğer kaybeden rusya. azerbaycan ve ermenistan'ı bir anda kaptırdı, iran ile de karayolu bağlantısı kesildi. ukrayna'da saplanıp kalan putin'in arka bahçesi kafkaslarda yeni bir maceraya girmesi hem de abd alana gelmişken şu anda çok zor. ama putin bunu unutmaz. ermenistan ve azerbaycan'daki mutsuzları kaşıyacaktır mutlaka... görelim bakalım neler olacak...

ancak hızlandırarak izleyebildim. bu ne aga? yönetmenin ill filmi vs. eyvallah eline sağlık. ama bu film midir koskoca ülkenin oscar adayı? siverek, kabruk tarlalar, patron zulmü falan. yahu sinemamızda bedrana var, bereketli topraklar üzerinde var, yılmaz güney filmleri var... bunların hepsi 70 lerde yapıldı, emek sömürüsü, köylünün zorlu yaşamı üzerine çok daha zengin filmler yaptı bu ülke. hadi diyelim bunlar arka plan, esas olan kahramanımızın giderek yükselen iç gerilimi ve bir türlü intikam alamayışı... anayurt oteli'nden mayıs sıkıntısı'na dek çok daha iyileri var zaten. ne yaptık ya biz bu sinema mirasını? nereden nereye gelmişiz.

marmaraydan önce karşıya yüzerek geçiyorduk sanki..

ilk ihale ile 2. ihale ihale aynı değil. ilk ihale kaba inşaat ve elektromekanik tasarım, ikinci ihale tamamen imalat da eklenmiş... firmaların metro tecrübesi olmadığı lafı koca bir yalan... ihaleyi alan yapı merkezi izmir metroyu yapan firma...

emniyet güçlerimizin içler acısı durumunu da yansıtan ifade... adam yeterli önlem alınmadığı için karakoldan kaçıyor, başka bir yerde polisle boğuşuyor, polisi alt edip silahını alıp başka bir polisi vuruyor... yazık... çok açık ki polislerimizin eğitimi, bilgisi, görgüsü ve organizasyonu son derece yetersiz... sadece bu olaya özgü değil, polisin yetersiz kaldığı onlarca olay var...

1- motorsiklet sürücüsünün kaskı yok. kusurlu.
2- motorsiklet sürücüsü trafikte slalom yapıyor. şerit ihlali nedeniyle kusurlu.
3- motosiklet sürücüsü yayalara çarpıyor. dikkatsiz araç kullanmaktan kusurlu.
4- yayalar yaya geçidi olmadan karşıya geçiyor. kusurlu.
5- baba motosiklet sürücüsünü darp ediyor. kusurlu.
6- anne ve baba çocuğu trafiğin ortasında bırakıp motosiklet sürücüsüyle ilgileniyor.. çok kusurlu

bu herifin dediklerine bodoslama atlamadan önce açın okuyun... öldürücülüğü son derece düşük, çoğunlukla hasar bıraknmadan kendiliğinden iyileşen bir virüsten söz ediyoruz... oytun'a korku ve panik yaratmaktan dava açılmalı...

yukarıdaki tip milletvekilliği loading gibi laflar etmiş... taha'nın yaşamını bilenler bilir... hiçbir zaman siyasi bir laf etmemiştir, ona buna yamanmamıştır.. adam zaten önce karıma, çocuğuma gitmek istiyorum, o yüzden bırakıyorum diyen birisi... derdi milletvekilliği falan değil, malum parti ile de alakası yok... iki kelimeyi biraraya getiremiyor diyen aynı tipin taha'nın yüksek lisanslı bir sporcu olduğundan da haberi yok belli ki...

güreş raporumuz: ata sporumuz güreşte taha akgül ve buse çavuşoğlu tosun'un aldığı iki bronzumuz var, son gün yasemin adar da bronz alabilirse 3 madalya ile kapatacağız güreşi.. son 60 yılda fırtına gibi estiğimiz, köylerde kasabalarda yapılan güreşimiz neden bu hale geldi? herşeyden önce kentleşme ile birlikte bu spor popülerliği yitirdi. ikinci neden de devletin kamu kurumlarını, kamu fabrikalarını kapatması... güreşte yetiştirdiğimiz şampiyon sporcularımız köyünde kasabasında keşfedilir, sonra en yakın kamu kurumunun güreş kulübüne alınır ve aynı kurumda işe yerleştirilirdi... sistem böyle çalışırdı. köy hizmetleri, şekerspor, mta, demirspor, tekel vs... sonra akp döneminde bunlar kapatıldı veya bütçeleri kalmadı. güreşçiler geçimlerini sağlamak için çalışmak durumunda kaldılar, bulundukları şehirde kulüp bulamadılar, güreşin anadolu ile bağı koptu... şimdi bu kulüplerin yerini belediyeler aldı, olimpiyatlarda yarışan güreşçilerimizin büyük çoğunluğu istanbul ve ankara belediyelerinin sporcuları... hani prim borçları nedeniyle boğazları sıkılan, olimpiyatlara gittiler diye yerden yere vurulan belediyelerin sporcuları... sen hükümet olarak güreşten elini eteğini çekersen başkası gelir doldurur o boşluğu... üçüncü faktör elbette her alanda olduğu liyakat eksikliği ve sporun da siyasallaşması. akp'nin güreşi arka bahçesi gibi görmesi... hamza yerlikaya'nın, rıza kayaalp'in hali ortada... şu anki spor bakanı osman aşkın bak 2007-2011 arası federasyon başkanıydı, ardından bakanlığa kadar yükseldi, nasıl oluyor da güreşi desteklemiyor anlamak mümkün değil... sonuç olarak türk güreşi geleneksel bağlarından, sosyal ve ekonomik tabanından kopartılması sonucunda bugün hem türkiye'de hem de dünyada kıyıda köşede kalmış önemsiz bir spor haline geldi. geleceği de parlak gözükmüyor... durmak yok, yola devam...