3 aydır amerika'dayım hintlisinden meksikalısına amerikan yerlisinden ispanyoluna ingilizinden irlandalısına hepsiyle konuştum sohbet ettim. sadece profesyonel değil hayata dair de çok sohbetimiz oldu. ingilizcem de bana göre advanced seviyesinde ama tabi ki de oxford ingilizcesi konuşmuyorum gramer de oldum olası sevmem.
bu üç ayda tek bir kişi bile söylediğim şeyi anlamamazlık veya düzeltme gereği duymadı. amerika dediğiniz yer zaten son üç yüz yılda kurulmuş ülke içinde kimi hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela envai çeşit insan var. ingiltere desen londra'da doğan çocuklara koyulan 1. isim "mohammed" oldu geçen sene. burda bizim sığır türk'ümüz kendini aşağılayadursun kimsenin sikinde olmayan aksandır.
kadının söylediklerini okumaktan bile acizler, sol ve woke insanlar kim olduğunuza bakmaksızın sizi yok etmek istiyor artık.
bilen bilir harry potter serisinin bir kitabını bir filminin on dakikasını dahi izlemişliğim yoktur. ama bu kadını takip ediyorum. emma watson denen entitled karının neler söylediğini ve yaptığını da çok iyi biliyorum.
yıllardır sadece harry potter serisinde yer aldığı için sürekli kendisine rowling ile alakalı sorular gelen ve sürekli olarak tam tersi noktada kendisini konumlandıran birisi bu emma watson. konularla alakalı yorumsuz kalmıyor, bilgim yok demiyor sürekli olarak açık açık tersi noktada duruyor. bunu yaparken de yalandan bir notla rowling'in ailesine gelen tehditlerle alakalı "üzgünüm yazmış" kadına gizlice utanmadan.
bir insanla alakalı oluşan lincin baş aktörlerinden biri olup rowling ablamın da dediği gibi "yangına benzin dökerken" bir yandan da üzgün olamazsın. eğer üzgünsen topluma açık açıklamalar yaparak belli edersin bunu çünkü yediğin haltı hep toplumun önünde yedin ve kadın bu yüzden bu tehditleri aldı. üstelik buna rağmen bu kadın emma watson ile olan ilişkisi daha emma 10 yaşındayken başladığı için "istemsiz bir koruma içgüdüsüyle hareket ettim yıllarca" diyor. bugüne kadar da ağzını açıp bir şey dememiş. eğer rüzgar döndüğünde yine aynı noktada kalsa bana yanlamasa bunu yine açmayacaktım da diyor.
60 yaşında kadın eğer görüşlerine inanıyor olsam ve rüzgarla hareket etmediğine inansam yine yapmazdım bunu diyerek emma ile alakalı bu açıklamayı yapmış.
yıllarca bu kadınla alakalı konuşmak zorundaymış gibi tam ters yönde konuşacaksın. üzerine bu kadın linç edilirken hiç public bir açıklama yapmadan yalandan gizlice bir notla üzgünüm ayağı çekeceksin. bu çizgini bozmak için rüzgarın tersine dönmesini bekleyeceksin. rüzgar tersine dönmeye başladığını hissedince yine public yalandan "umarım sevmeye devam edebilirim" vs ayağı çekeceksin. kadın da iki yüzlülüğü ve cahilliği yüzüne vurunca ağlayacaksın. yok ya?
bireysel emekliliğe giren sadece tek bir insan tipini anlayabiliyorum. adam veya kadın diyor ki mesela "ben parasının hesabını yapamayan bir malım, elime geçen parayı geldiği gibi anında yiyorum. aslında yemeden de yaşayabilirim çünkü bes kapsamında kesilince yine yaşayabiliyorum bak o kesilen kısmı harcamadan ama; kendim kenara koyacak kadar öz disipline sahip değilim, o yüzden devletimiz kessin 20 30 sene sonra elde ne olursa kârdır." diyen insanı anlayabiliyorum. eğer bu cümleleri veya benzerlerini kurmuyorsanız girilmemesi gereken sistemdir. nedenini de anlatayım.
efendim ben paramı minimum 10 sene bağlayacağım oraya da 10 sene sonra tl bazında oluşan paraya devlet yüzde 20-30 katkı verecek. arkadaşlar siz hiç enflasyon nedir? bileşik getiri nedir? likidite nedir? neden likidite durumda olunmalıdır? bu soruları sordunuz mu kendinize?
eskiden hiç mi hiç oluru olmayan dümdüz tl bazında para birikme mevzusu vardı, 10 sene 20 sene tl olarak paramı biriktirecektim mesela 2020 yılında 6 bin lira maaş (1000 dolara tekabül ediyor) alıyordum ve yıllık da 6 bin lira biriktirdim bugüne gelen kısmı 6 bin lira olacaktı ve devletimiz sağ olsun üzerine yüzde 30 koyarak 7.8 bin tl olarak verecekti bana. an itibariyle sadece dolarda tutsam (dolar enflasyonunu da hesaba katmayan bundan haberdar olmayan bir sığır olduğum varsayımıyla dolarda tutuyorum) 42 bin lira olması gereken para 7.8 bin lira olacaktı. ne oluyordu bu sistemde eğer mal değilseniz görüyorsunuz ki para kuş oluyordu ve uçuyordu ellerinizden.
şimdi biraz daha makul bir sisteme geçilmiş ayda veya iki ayda bir vs fon değiştirilebiliyormuş. mesela altın fonunda bir ay tut dolar fonunda bir ay vs vs. peki bu şekilde direkt fon niye almıyorum? bir ay beklememe de gerek yok canım istedikçe istersem her gün değiştiririm fonumu.
bir de on sene yirmi sene neyse bekleme durumu var ki olacak iş değil. arkadaşlar bundan on sene önce 2015-2016 yıllarında dolar 2.5-3 tl arasındaydı. gram altın 100-110 liraydı. dünyada bizle yarışan bir tek arjantin var enflasyon konusunda bu sistemde bu düzende tl bazında para tutulur mu kenarda üstelik de 10 sene 20 sene beklemek şartıyla ala ala %30 yine tl bazında kar alabilmek için. bunun içinde elindeki birikimi istediğin zaman ihtiyaç halinde vs harcayamama durumunu hiç saymıyorum çünkü istediğin zaman çıkabilirsin dedikleri şeyin meali şu "senin paranı biz kuş ettik yedik bitirdik erken çıktığın için daha da ağır bir tokat atıyoruz al bakalım şu bozuklukları" diye bir para veriliyor.
memleketin insanlarını, emeklileri yoksulluğa sürükleyip bu şekilde ortada bırakarak alternatif aramaya yönelttiler yapan da devlet bu arada bunu sen ben değiliz. bu sisteme girenlerin bir kısmının bir umut "emeklilik zamanında düzgün para almayacağız bari buradan alırım" diyen naif insanlar olduğunun da farkındayım.
devletimiz ne hikmetse bizi düşünerek devlet destekli bir sistem oluşturmaya karar vermiş biz karlı çıkacakmışız. yahu devletin kasasında para olsa emekli yaptığı adamlara normal bir hayat sunacak maaş verirler. size kim niye bedavadan kendisi zararlı çıkacağı şekilde para versin?
türkiye'deki sosyal güvenlik ve emeklilik sistemi şu halindeyken geçtim bireysel emekliliği şu anda elimde olsa "bordromdan kesilen paraları kesmeyin hiçbir zaman emeklilik veya sigorta istemiyorum ben kendi başımın çaresine bakacağım." diyeceğim. matematik bilen herkesin de öyle yapması gerekir fikrimce. çünkü bordrolu çalışandan kesilen paranın karşılığı şimdi de alınmıyor emeklilik olduğunda eğer ölmez görürsek hiç alınmayacak. devletin size yapmadığını üç beş tane işletme mezununun yönettiği fonlardan kar elde ederek özel bankalar vs yapacak, yerseniz...
32 yaşında veya 32'ye yakın yaşlarda beyaz atlı prens bekleyen kadınlar lütfen bekleyiniz bakın debedeki ablanız 34 yaşında bulmuş. bir şükela modu açsanız 45 yaşında bulan da vardır kesin bence siz de 45'e kadar bekleyin.
hatta bence zorlasak buraya yazmayan ama 48-50 yaşlarında sadece beyaz atlı değil bir de üstüne beyaz saçlı prens bulan ablalarınız da vardır onları örnek alın. asla mantık, matematik, istatistik gibi şeylere dayanan tahminler yaparak beklentilerinizi düşürmeyin.
tanım: istatistiki olarak hayallerde yaşayan, anektodlara yüksek ihtimaller gibi tutunan, çok yüksek ihtimalle bir ya da birden fazla kedi sahibi, sosyal medyasında minimum bir adet reformerda çekilmiş kafa üstünde pozu olan kadındır.
an itibariyle amerika'dayım yaşanan olaylar açıkçası beni de biraz geriyor önce iryna sonra charlie kirk derken çok saçma sapan bir dönemden geçiyor abd.
iryna ile alakalı neredeyse bütün videoları maalesef izledim, izlemez olaydım kızcağızın bütün çaresizliğiyle neden diye katiline bakışı, sonra yanındaki siyah kadından bir gram insanlık umarak çocuk gibi ağlamaklı bakışı, başına geleni anlayıp korku içinde ağlamaya başlayışı gözümün önünden gitmiyor.
olayın pek kimsenin bahsetmediği bir yönü var. bu kız sol liberallerin global yalanlarına inanmış, ırkçı olmaktan kaçabildiğince kaçmaya çalışan, özgürlükler ülkesi amerika'ya sığınmış bir genç kadın üstelik de savaştan kaçarak. odasında "i can't breathe" yazılı "black lives matter" yazılı posterler var. siyahlara yüzyıllardır ırkçılık yapıldığına onların kimseden aslanda beyazlardan bir farkları olmadığına inandırılmış.
metro vagonunun çeşitli açılardan videolarını izlediğimizde görüyoruz ki oturabileceği tek bölge o arka taraf kalmış. oranın yerlileri önde ayakta durmayı tercih etmiş arkada bu siyahlarla birlikte oturmak yerine. bu kız da yerli olsa belki de başka bir bilinçle hareket edecekti, akşam iş çıkışı yorgun da olsa belki ayakta durmayı tercih edecekti. ama siyahlara karşı bir ön yargısı gelişmemiş ki, işte tam olarak bundan öldü bu kız ırkçı olmadığı için sol liberallerin yalanlarına inandığı için.
yine tam olarak bundan vagonda bir kişi bile yardım etmedi kendisine, aradan 2.5 dakika geçene kadar etrafındaki siyahlar olayı görüp sadece çantalarını kapıp uzaklaşma tepkisi verdiler. 2.5 dakika sonra -ki muhtemelen bu sırada kan kaybından ölmüştü bile- birileri gelip kanı durdurmaya çalışıyor yanında yöresinde kimse kalmadıktan sonra.
velhasıl bu genç kadının ölümünde dahi öğrenebileceğimiz şeyler var. buradan ırkçılık, suça sürüklenen çocuk, işte sınıf farkı vs diyenlere aldanmayın. onlar ırkçılık desinler; siz "pattern recognition" diyin ve hayatta kalın. ben öyle yapacağım.
bugünlerde çıkan taciz iddiaları sebebiyle gündeme gelmiş kişi. kendisinin videolarını bile izlemişliğim yoktur tanımam etmem. sadece olaylara dair bir şeyler söylemek istiyorum.
fiziksel olarak 2. birada sarhoş olmaya başlayacak cüssedeki 50 kglık kadınlarımızın barda gayet sarhoş olana kadar içip, sonrasında evine çağıran bir karşı cinsin evine gitmeyi kabul edip, evde adam sevişme için harekete geçince karşı çıkıp, adamın da bu karşı çıkması sonucunda durmasına rağmen yıllar sonra travmatize olduğunu hatırlayıp ifşa ettim diye cadı avına çıktıklarını görüyoruz.
şahsen benim bu olaylardan sonra insanlığa ve erkeklere olan inancım arttı. dur deyince duran, şiddet uygulamayan, seks beklentisi hat safhada olduğu halde olgunlukla reddedişi karşılayan ünlü erkekler görüyorum. umuyorum toplumun tamamı bu şekilde karşı tarafın sevişmek istemediğini anladığı anda duruyordur.
kadınlarımızın bu yıllar sonra travmatize oldukları naif ve masum dünya görüşüne ölürüm. keşke ben de böyle masum kalabilseydim...
190 boyunda 100 kilonun üzerinde bir erkek olarak yolda durduk yere beni evine çağıran bir erkeğin evine gitmem mesela. adam siker mi öldürür mü organlarımı mı alır ? bunlar makul sorulardır kadınlara özgü de değildir "fiziksel olarak ben bunu rahat alırım" demeyen herkesin hissetmesi gereken şüphelerdir. hayata bu kadar malca bir naiflikle bakıyorsanız umarım sadece bu şekilde yıllar sonra hatırladığınız travmalarınız olur da daha kötü bir şey yaşamazsınız.
her gün taciz korkusuyla yaşadığını söyleyen (benim de çoğuna hak verdiğim) kadınların bu kadar rahat ve malca bir güvenle tanımadıkları insanların evlerine gidişine daha ne denir bilemiyorum açıkçası.
an itibariyle ikincisini aldığım canavarım.
herkese hitap etmez, sağlam bilekli olmayana gitmez, sek erkek saatidir, mekanik saat camiasının benim diyen saatinin karşısına koy sırıtmaz.
bir önceki evimin bir odasında mütemadiyen duyardım. saat 11'i geçtiği anda başlarlardı sevişmeye erken yatamayacağım günler resmen işkenceye dönmüştü.
şimdiki evimi alırken en büyük kriterim bağlantısının olmamasıydı diğer dairelerle. çok şükür uygun bir ev bulduk.
george rr martin'in genetik ve kültür ile yoğurduğu muazzam çatışmaları olan bir karakterdir.
babasına en çok benzeyen bu yüzden de ister istemez zekasıyla öne çıkan çocuğudur. tywin'in çocuklarından beklediği tek şey olan zeka kendisinde zuhur etmiş bu yüzden de tywin'e yedi tanrıların attığı en büyük kazıktır aynı zamanda. en nefret ettiği çocuğunun önü alınamaz yükselişini görüp onu engellemeye çalışırken de kendi canını vermiştir.
tywin'in en çok ilgi gösterdiği ve sevgi ve saygıyla büyüttüğü jaime'nin politikaya ilgisi yoktur. derdi sadece en iyi savaşçı olmaktır. karizmasının da görüntüsünün de hakkını sadece savaş alanında o da cephenin en önünde verir komuta kademesinde başarısızdır.
tywin'in politika amacıyla kullanmak istediği keşke dumb blonde takılsa dediği cersei ise politikaya gereğinden fazla ilgili ancak zekadan yoksundur. bu yüzden de sürekli başlarına iş açmaktadır.
tywin'in sadece adı lannister olduğu için yaşamasına izin verdiği neredeyse hiç ilgi göstermediği tyrion ise kendisinin en aradığı özelliklere sahip ve en kendisine benzeyen özelliklere sahiptir. bu yüzden ne cersei'de ne de jaime'de bulunan özelliklere sahip olmasa da öne çıkmış ve tywin'in hırsına erişmiş hakkı olan casterly rock lordluğuna göz dikmiştir. yine tywin'in kendisine olan nefreti yüzünden tutsak edilmiş tywin'in de bu şekilde sonunu getirmiştir.
ne için doktorluk yapacak? itibar? güldürmeyin insanı.
para? e onu da kuşa çevirdiler. güvenlik bile yok her an dayak yiyebilir.
sevan nişanyan denen azılı türk düşmanının söylediği gibi (bkz:
insanlar aptal değil).