çalışarak, öğrenerek ve yorularak ulaşılabilecek konum veya durumlara kestirmeden gitmenin mümkün olduğunu sanması. örneğin, bilgi çağında olduğumuz söyleniyor ama sunulan bilgilerin doğruluğu sorgulanmıyor çoğu zaman. sorgulamak mesai ister, birikim sahibi olmak ister. o mesaiyi yapmaktansa sunulanı kullanıyor. sunulan yalan olabilir. hakikate ulaşmak için gereken çalışmadan kaçınılıyor, hele ki sunulan lehine ise. bunun sonucu, aslında haketmediği bir konumu veya durumu sırf lehine olduğu için kendine layık saymaya da götürebiliyor. yetkili pozisyonlara gelen bu gibi kişiler, eğitim-öğretimi, alınterini ve birikimi hiçe sayan uygulamaları rahatlıkla sistematik hale getirebiliyor. hakikate ulaşma yoğun süreci akıllardan ve hayattan kovuluyor.iş basit başlamıştı nereye geldi bakın. çalışma, öğrenme ve yorulma reddedildi, bunlar olmadan rahat yaşamak ve kestirmecilik kutsandı, akıl düşünmekten ve sorgulamaktan azledildi.
"çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş olan milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.
(bkz: gazi mareşal mustafa kemal atatürk)