bu başlık altında yazılan; kiracıyı değersizleştirip onunla alay edici, kiracıyı hedef gösterici, eylemi normalleştirici, ev sahibini destekleyici ve aklayıcı entry sahipleri suçu işleyenin suç ortağıdır. net!

yukarıda saydığım minvalde yazılanların istisnasız tümü, fikir özgürlüğü değil vicdan ve ahlak kamikazeliğidir. kişinin kendinde yaşadığı ve çevresine yaşattığı yozlaşmadır. bu da net!

para uğruna iffet ve itibar suikastidir bu. ne yazdığınıza dikkat edin. kişiliğinizi ifşalıyorsunuz. söz uçar yazı kalır. şeref yetmezliği, kan donduru ve akıl tutulması olan bu eylem, keşke cinsel istismar suçu kapsamında değerlendirilseydi. umarım kiracının lehine, caydırıcı emsal bir sonuç alınır. bu daha da net!

edit piaf:

şu haklı serzenişi idrak yolları enfeksiyonundan müzdarip ve elma ile armudu ayırmaktan aciz olanların, seri olarak eksilemesine hayret edemiyorum sadece acı acı gülüyorum.

burada mevzu kimin haklı olduğu değil. haliyle gereksiz duyar kasmak da anlamsız. sen ister kiracıdan taraf ol ister ev sahibinden taraf ol. objektif olmalısın. haticeye değil neticeye odaklanmalısın. ortada işlenen bir suç var ve bir suçun hafifletici hiçbir sebebi ve bahanesi olamaz, olmamalıdır da. bu suça çanak tutarak, insan demeye dilim varmıyor, bu zavallı yaratıkları cesaretlendiriyorsunuz.

oldu madem her haklıyım diyen kendi orman kanunlarını aşağılıkça uygulamaya koysun. oh ne âla memleket. muz cumhuriyeti demek bile hafif kalır.

günü geldiğinde kendiniz ya da çok sevdiğiniz biri için hak, hukuk ve adalet işlesin diye yalvaracak duruma gelince, bile isteye yahut istemeden bu suça ortak olup yaptığınız bu linci hatırlayın. kendinizden utanır mısınız gurur mu duyarsınız bilemem. ama şu bir gerçek ki bugün bana, yarın sana ve daha sonra alayına...

kalan gerçekten bir hoş sadaysa en hoşu seninkidir. ruhun şadolsun...

bana göre küçük şeylerle mutlu olmak diye bir şey yok. sizi mutlu eden her şey zaten büyüktür. mutluluğa bakış açımızı iyileştirerek niceliğe değil niteliğe odaklanalım. u-mutluluklar...

(bkz: yanlış üslup doğru sözün celladıdır)

emek ve fikir hırsızlığı.

müzik dünyası bilge bir yazarını kaybetti.

daha geçen gün bir arkadaşımın tıfıl oğluna blue jean dergisinden (1987-2016) bahsettim. misyonunun ve vizyonunun gücü döneme damgasını vuran eşsizliğiydi.

anlattım da anlattım... heyecandan yerimde duramadım. kalktım ayağa ve o yıllara geri gittim. uzun bir yolculuk oldu, gram dönesim gelmedi.

arka fonda çalan ortaya karışık grunge bir kaset ve şeffaf pakette vıcık vıcık yağlı cipsim ile şişe kola eşliğinde saatlerce dergiyi satır satır okuyan bir ben. odanın duvarları blue jean posterleriyle dolu. yenilerini asacak yer kalmamış, tavana mı assam diye düşünüyorum.

gazete büfesinde yok satardı dergi. yayım tarihi yaklaştıkça aşık olmuş gibi musmutlu olurdum, kelebek istilası gibi heyecan kaplardı içimi. bir ayda müzik dünyasında neler neler olmuştu kim bilir, blue jean bilirdi elbette.

ah ne çok özlemişim o yılları. her anımıza film jeneriği misali eşlik eden yerli-yabancı müziğin o büyülü dünyasını... tutkuyla sadık abonesi olduğum bu dergiye saygı duruşumun öznesidir tolga akyıldız. on parmağında on marifet, müzikle dopdolu bir ruh. zamanının hep bir adım ötesinde.

sen de erken gidenlerdensin, ama türk müzik endüstrisine ve 80'ler, 90'lar gençliğinin rafine müzik zevkinin gelişimine katkıların on-yüz-bin yılllık tak. dış dünyaya açılan penceremizdin sen.

bugün ben de bir dergi çalışanıysam, tıfıl zamanlarıma yaptığın rehberlik sayesindedir.

yolun milyonları aşan stadyum konseri coşkusuyla ışıl ışıl aydınlık olsun. huzur içinde uyu, sevenlerinin başı sağolsun.

seni çok özleyeceğim...

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/tolga_akyıldız

mauritius adası. başkent port louis.

https://www.google.com.tr/…hwlvywkhrttbimq_auibigb#

yıl '99 atlas dergisi'nden kalma bir hayal.

darwin yanılıyor olamaz.

(bkz: imajinatif tümellemin impulslarının eklektisizmi)

hırs ile azim arasındaki ayırd edici farkları bilmeyip azimli olan insanlara da hırslı yaftası yapıştırmak bu farklar arasına dahil edilmeli.

bunun tersi genelde olmaz. yani gerçekten de hırslı olana azimli denilmiyor ona da hırslı deniyor. bilinçli ya da bilinçsiz farketmiyor bu tespitler. insanların kelime dağarcığında hep bir hırs var ama azim yok nedense.

çoğu insana göre herkes külliyen hırslı. azim nerde, yok ara ki bulasın. dillere pelesenk olmuş bu hırs. azim ise görünmez. her önüne gelene hırslı denilip geçiliyor.

çok mu tekrara düştüm yoksa? bazen azimdir o azim, hırs olsa yerinde duramazdın.

işine geldiği gibi tek taraflı bir ahlak anlayışı.

belaltı her şeyde bir sapkınlık merakı ve onunla karşısındakini vurmayı da geniş geniş marifet sanmak. bir de tükürdüğünü yıllar sonra yalamak. çekim yasası işte benzer benzeri çeker, şerefsiz de şerefsizi elbette.