grecianideal

Kasım 2018 - 40 Entry - 3 Follower - 4 Following
Last Entrys:
bugün dünyanın sonundaki bu ülkede inanılmaz bir şey oldu: bir liberteryen seçim kazandı.

bir fiyasko da olabilir, bütün dünyayı değiştirecek bir ripple effect'in başlangıcı da olabilir.

devlet içinde kökleşmiş solcu hırsızlara rağmen iş yapabilmesini umuyorum.

hayatımda ilk kez bir seçim sonucu mutluluk duygusunu yaşıyorum. nasıl bir öğrenilmiş çaresizlik oluşmuşsa hala "gerçek mi lan" diye açıp bakıyorum.

arjantin - 4 favorites -
sosyalizm-popülizm çukurunun en dibine batmış, yıllardır da orada debelenen, potansiyelinin onda birinde gezinen ülke.
bugün başkanlık seçimi var.

yönetimdeki solcular yapılabilecek her türlü aşağılık hamleyi dibine kadar yaptılar. devletin kasasının tamamen boş olmasına ve ülke enflasyondan gebermesine rağmen utanmadan sırf seçim için "işçi hakları ebelehue" diye para basıp bonus dağıttılar. yıllardır birey olmayı, sorumluluk sahibi, kendi başının çaresine bakan insanlar olmayı unutturup welfare bağımlısı yapmaya uğraştıkları halkı "bizi seçmezseniz toplu taşıma ücretleri şöyle artar haa, bak hastanelerde böyle pahalı ücretler ödersiniz haa" diye hem yazılı hem görsel basın üzerinden korkutmaya çalıştılar. tabii ki bir solcu klasiği olan, karşı tarafın adayını alakasız bir şekilde "ultra sağcı", "aşırı sağ", "faşist" diye yaftalama işi de yapıldı.

her şeye rağmen bu rezil statükonun bu akşam yıkılması mümkün ve liberteryen adayın kazanma şansı var gözüküyor. ön seçimde liberteryen adayın aldığı oylara bakılırsa "bedava peynir sadece fare kapanında olur"gerçekliğini toplumun ciddi bir kesiminin artık anladığı görülüyor. bu kesimin toplumun çoğunluğu olup olmadığını bu akşam göreceğiz. birkaç saate her şey belli olacak. eğer böyle olursa "toplumların akıllanmadan önce en dibi görmeleri gerekir, en dibi görürlerse akıllanırlar" tezinin hanesine +1 yazılır. bu da belki başka birtakım ülkeler için de(!) gelecekte umut var olarak değerlendirilebilir.

liberteryen aday kesin her şeyi düzeltecek diye bir şey yok tabii ki, onu zaman gösterecek. ama burada kesin olan ve güzel olan şey bu sosyalist cehennem çukuruna dönmüş ülkede hayek'den, milton friedman'dan, milagro de chile'den bahseden bir sese toplumun nihayet kulak veriyor olması.

arjantin - 4 favorites -
sol tarafından tamamen domine edilmiş ve adeta bir algı yönetimi makinesine döndürülmüş yalan rüzgarı batı medyasını filtresiz takip ederseniz, son seçimlerde sürpriz yapan liberteryen (bkz: liberteryen) başkan adayını “aşırı sağcı” sanabileceğiniz ülke.

arjantin - 1 favorites -
bundan muzdarip olan, ya da benim gibi zamanında h.pylori kaynaklı gastrit'in nasıl bir rezillilk olduğunu, tedavisinin de ne kadar leş olduğunu bildiği için bu bakteriye tekrar yakalanmaktan ölesiye korkan insanlara önemli bilgiler vermek istiyorum, başlayalım:

öncelikle düşmanınızı tanıyın ve saygı duyun. çünkü bu arkadaş survivor'un allahıdır, zor koşullarda hayatta kalma konusunda bir komandodur, bir bordo berelidir. mide ortamınızda hayatta kalmak için inanılmaz işler yapar (zaten midenizi sikip atan, sürekli geğirten, gaz yapan, hayatı zindan eden semptomlar da bu arkadaşın bunu başarabilmek için yaptığı işlerin sonucudur) düşünün ki bu arkadaşın mide hastalıklarına sebep olduğunu ileri süren ilk araştırmacılarla "mide asidinde bakteri mi yaşar, kafayı mı yediniz siz" diye tıbbi çevrelerce adeta taşşak geçilmiştir. vücut dışındayken de belli formlarının aylarca hatta bir yıl kadar hayatta kaldığı da tespit edilmiştir. üzerine basa basa söylüyorum: bu arkadaş gebermemek konusunda inanılmaz yeteneklidir.

bu arkadaşın tedavisini bilen bilir, sırf bunu eradike edebilmek için hasta 14 gün boyunca bir değil, iki değil, tam üç çeşit ağır antibiyotik içer, hatta bu da yetmez, sırf bu arkadaşın azıcık başını döndürsün, hücre duvarına zarar versin de antibiyotik iyice içine işlesin ve gebertsin diye bizmut da verilir. bu uygulama tabii ki sadece bu bakteriye selektif çalışmaz, hastanın bağırsak florasını da siker atar, bizmut da sizi simsiyah sıçırtır, ama daha iyisi bulunana kadar malesef en iyi yöntem budur. hatta ve hatta antibiyotik rezistansı söz konusuysa bu arkadaş bu tedaviyle bile gebermez, bu sefer daha farklı ilaçların uygulandığı bir üst küre geçilir.

"napak, toplanak allah mı diyek, ölek mi?" dediğinizi duyar gibiyim. hayır aga, bu arkadaş vücuda girdikten sonra böyle meşakkatli bir tedavisi olsa da bir şekilde atlatılır. benim asıl üzerinde durmak istediğim konu bu arkadaşı en başta (ya da bir daha) vücudunuza sokmamaktaki en büyük silahınız olacak şey: sıcaklık.

hayatta kalma yeteneğini bu kadar övdüğüm bu namussuzun aşil topuğu sıcaklıktır. midenize girince günlerce, aylarca terör estiren ve tedavisi için bütün vücudu sikip attığınız bu piç, 70-100 derece aralığında birkaç dakikada nalları dikiyor. daha üst derecelerde bu orospu çocuğuna direk headshot atıyorsunuz zaten. bu da bizi ilk tavsiyeme getiriyor:

dışarıda
pişmemiş ya da yüksek ısı görmemiş
gıda
y-e-m-e-y-i-n.

soğuk gıda yiyecekseniz evde hazırlayıp yiyin ve olabildiğince hijyenik olun, meyvenizi sebzenizi iyice yıkayın vs. bildiğiniz şeyler. illa dışarıda yiyecekseniz de en azından düzgün mekanları tercih edin, para üstü verdiği eliyle dürüme marul atan ustanın mekanında yersen de köpek gibi kıvranırsın aga yani, ayık ol biraz.

ben bu bağlamda kendi uygulamalarımdan birkaç örnek vereyim:
- dışarıda pişmemiş ya da soğuk servis edilen hiçbir gıdayı asla yemem. (çiğköfte, midye, salata vs.)
- dışarıda önüme gelen tabak pişmişse ama içinde pişmemiş ürün de varsa (kebabın yanındaki maydanoz vs.) bunu mümkün mertebe ayıklarım, yemem.
- ekmeğin sıcak geldiği yer tercihimdir.
- malum fast food zincirleri, pizzacılar tabii ki genel itibariyle sağlıksız olsa da ve halihazırda gastriti devam eden insanlara asla önermesem de, o tip menülerdeki içeriklerin genelde tamamı yüksek derecede pişmiş, paketli ve sıcak gelen ürünlerden oluştuğu için konumuz bağlamında zaman zaman oraları da tercih ediyorum. aynı şekilde lahmacun da iyidir mesela, komple fırına giriyor neticede, temiz iş.
- malum yemek siparişi sitelerinde bilmediğim yerlerden indirim mindirim ayağına ya da sırf merak ettiğim için salak salak rastgele sipariş vermem. temizliğine güvendiğim yerden ilerlerim.(gastrite yakalandığım dönem bunu çok yapıyordum, bakteriyi %90 bu şekilde kaptım)

diğer tavsiyeler:
- eli istemsiz ağıza götürme, tırnak yeme alışkanlıklarım zaten pek yoktu ama gastriti yaşadıktan sonra olan da bıçak gibi kesildi. asla yapmayın bunu. zaten tırnağınızın altını mikroskopta gösterseler kusarsınız, mikropların favori mekanıdır. yapmayın.
- el yıkarken sabunun elimde bekleme süresini uzattım, eskiden bamgüm yıkayıp çıkıyordum o doğru bi iş değil, sabunların tüm mikropları öldürmesi için şöyle bi 15-20 saniye beklemekte fayda var.

bonus:
- su temizliği yemek kadar kritik, yani musluktan su içmeyi normal bir şey olarak görüyorsan mesela sana ne diyeyim ben... başarılar dilerim.

helicobacter pylori - 20 favorites -
imdat amk imdaaaat.

tek istediğim şey bir tane orta kalite markaya ait orta kalite bir araç alabilmek. markanın hem yaşadığım ilde hem de çevre illerdeki bayilerine gidiyorum soruyorum hepsinin cevabı aynı: araç yok. aga diyorum tamam peki bi listeniz yok mu oraya isim yazdırayım sıram gelince arayın gelip alayım vs şeklinde o da yok. peki araç ne zaman gelir diyorum o da belli değil. ben "galerici" denen tayfayla asla iş yapmam, ne araç alırım ne dükkanlarından adım atarım, ama bayiden de alamıyorum, ne bok yiyeceğiz anlamadım. bayiye açıkça dedim ki bakın ben boş yapmıyorum ciddi alıcıyım derdiniz kapora ise çıkarayım vereyim, araç gelince bana ayırın gelir gelmez alacağım yok diyorlar o da olmaz. ulan peki kim nasıl alıyor bu araçları diyorum, araç geldiği zaman kapıdan ilk girip soran alır diyorlar. aga ben napacam bayinin önüne çadır kurup orada mı yatıp kalkacam bu nedir amk.

bu işin bilmediğimiz bir yolu yöntemi mi var bilen biri aydınlatırsa çok sevinirim.
mesela bayilerde aslında sıfır araç var ama sadece eski araçlarını ölü fiyattan bayiye satmayı kabul eden müşterilere sıfır araç çıkarıyolar gibi şeyler duydum. bunlar doğru mudur?

bayilerde sıfır km araç bulunamaması - 13 favorites -
platformdan birileri umarım burayı okur: reklam olayının tam anlamıyla bokunu çıkarmışsınız, hiçbir yerde reklamla karşılaştığım için bu kadar irrite olduğumu hatırlamıyorum. yani öyle sinirleniyorum ki o ürünleri de boykot edesim geliyor. bu kadar agresif reklam yapılmaz, 5 dakikada bir üç tane 20-30 saniyelik reklam atıp izlemeye çalışılan içeriğin resmen içine sıçıyorsunuz.

twitch - 3 favorites -
hakkında yayılmaya çalışılan fud'un amacı ve yöntemini anladığınızda batıda basının geldiği rezil noktayı hayretler içinde görmenizi sağlayacak olan borsa.

sbf ve arkadaşları belli ki gözleri kanlanmış şekilde intikam istiyorlar. ve bu insanların belli ki medyanın en tepesinde tanıdıkları var.

önce wall street journal binance'in yaptırdığı denetim ile ilgili konuşulmuş bir konuyu yeni ve şok bir gelişmeymiş gibi paylaşıyor. tabii yayıncı wsj olunca herkes ciddiye alıyor, bunula ilgili fud sosyal medya trolleriyle desteklenerek en yükseğe çıkarıldıktan sonra hemen reuters devreye alınıyor, reuters 2018 yılından kalma bir konuyu (binance kara para aklama davası) yeni ve şok bir gelişme olmuş gibi piyasaya sürüyor.

büyük ihtimalle dipten toplama fırsatı vermek dışında hiçbir şey olmayacak ama yaşananlar gerçekten çok ilginç.

binance - 5 favorites -
tanım: aklıselimin tamamen yitirildiği ülke.

yakın zamanda konya'da yaşanan, köpeğin kafasını kürekle ezme vahşetinden sonra sosyal medyada başka hiçbir konuda asla göremeyeceğiniz şiddette adeta bir fırtına esti. bu vahşete karşı ses çıkarmak olarak başlayan şey en sonunda sokak köpeği sorununa çözüm isteyen ünlü ünsüz herkesi vahşi, vicdansız, hayvan düşmanı ve sapık ilan etmeye vardı. zaten sokak köpeği olgusundan müthiş bir rant götüren belli grupların olayı vardırmak istediği yer de buydu. yani bu dramatik olayı alıp “işte sizin hayvan sorunu çözümünüz! lanet olsun size hayvan düşmanları mutlu musunuz!” frekansına çekmek ve öfkeyi harekete geçirerek herkesi sindirmek. bu zaten burada da kalmayacak. köpek sorunundan bahsetmiş gazetecileri mahkemeye vermek vs. gibi şeyler de gelir. (siyasetçilerden zaten bahsetmiyorum bile, artık malum şahıs bile bu topa girmeye çekinir, hatta terse dönüp “sokaklar hayvanlarındır” noktasına gelebilir herkes oy kaybetmeme korkusuyla)

“tamam bu çok kötü bir olay ve suçlular cezasını çeksin ama bu köpek sorununu nasıl çözeceğiz?” sorusunu sormayı cüret edilemez bir noktaya çekecekler yani, ki çektiler.

bu saatten sonra sokak köpeği sorunun çözülmesi gerektiğini söylemeyi bırakın, ima edecek bile ne bir siyasetçi, ne bir gazeteci, ne bir belediye başkanı ne de belediye başkanından emir gelse bile o emri uygulayacak bir belediye görevlisi bulamazsınız.

yani bu ülkede insanlar, çocuklar, saldıran köpekten korktuğu için araba çarparak ölmeye, sokakta rastgele yürürken köpek saldırısı sonucu yüzünde vs kalıcı izler ile yaşamaya veya kuduz olup ölmeye devam edecek. zeka sahibi ve algısı açık insanlar da başına böyle bir olay gelmese bile her gün kendisinin ya da bir sevdiğinin başına bunun gelmesi ihtimalinin verdiği tedirginlik ile yaşayacak.

türkiyede aniden hayatımın kararma ihtimali potansiyel senaryo no: 1537

işin en trajik kısmı da sokak köpeği olgusunu destekleyen ya da anormal bir şey olarak görmeyen kitlenin büyük bir kısmı kendisini bu ülkede muhalif olarak tanımlayan insanlar. buradan da neden bu toprakların sonsuza kadar patinaj çekmeye mahkum olduğunu anlayabilirsiniz.

2023 seçimlerinin sonucuna göre birtakım radikal kararlar almayı planlayanlar, seçimi beklemeniz gerekmiyor.

çünkü hiçbir şey güzel olmayacak.

türkiye - 9 favorites -
"cihan bey burada kimse bir şey düşünmüyor."
afşin yurdakul, habertürk stüdyoları
7 kasım 2022

afşin yurdakul - 29 favorites -
(bkz: milwaukee protokolü) parmaktan yarasa ısırması sonucu gelişen bir kuduz vakası için ilk kez amerikada bir doktor tarafından dahiyane bir şekilde teorize edilip acilen uygulamaya sokulmuştur ve başarılı olunmuştur. bitlisteki vakada da denenen muhtemelen budur. daha sonraki denemelerde uygulamanın başarısız olduğu örnekler görülmüştür ancak umarım bu çocukta işe yarar.

dünyanın bir yerinde isimsiz kahraman bir doktor saf zekasını kullanarak terminal evredeki bir kuduz hastasını ölümün elinden çekip alıyor, başka bir yerinde de mor saçlı menopozlar, sokak köpeklerinin varlığından para kazanan dernekler ciyak ciyak bağırıp ortalığı birbirine katarak koca bir ülkenin bu çağdışı durumu devam ettirmesi için uğraşıyor.

30 yaşından küçük herkese sesleniyorum, biraz zeka kaliteniz varsa sadece şu sokak köpekleri ile ilgili başlıkların altında bu ülkenin güya kendini aydın sayan ve muhalif tanımlayan insanlarının yazdıklarına bakarak bile bu toprakların neden sonsuza kadar patinaj çekmeye mahkum olduğunu tespit edebilirsiniz. ne yapıp edip bu ülkeden bir şekilde çıkın ve batıya doğru arkanıza bakmadan gidin.

bitlis'te köpeklerin ısırdığı çocuğun uyutulması - 12 favorites -