aslında bilinen ama çok da yadırganmayan bir durum. hiçbir etik yanı bulunmayan bir ilişki biçimi. anlaşma doğrudan olmayabilir, dolaylı yolları vardır. hekimleri yurtiçi ve yurtdışı kongrelere götürürler, binlerce dolar harcandığını gören doktor kendini borçlu hisseder ve o firmanın ilacını yazar. 'iyilik yap borçlu hissettir' prensibi işler, basit bir kalem, bir kahvaltı ya da öğle yemeği bile hekimi borçlu hissettirebilir. temel sorun hekimin firma temsilcilerine hayır diyememesi. ttb de, sağlık bakanlığı da bu ilişkiyi bilir ve zımnen onaylar. oysa ki (bkz:
bedava peynir fare kapanında olur). çok basit bir önerim var, hekimler kongreye gittiğini söylüyorsa nasıl gittiğini sorun, kaç liraya mal olduğunu sorun, kem küm edeceklerdir. özünde hekimler kötü niyetli değiller, ama farkında olmadan bu tuzağın içine giriyorlar. umalım önümüzdeki süreç bu tür ilişkilerin son bulduğu bir süreç olur.