gelmiş geçmiş en iyi pivot, gelmiş geçmiş en iyi beyaz oyuncu ve gelmiş geçmiş en iyi yabancı (yani amerika dışı) oyunudur benim için.

eski fotoğraflarına bakınca memeleri sarkmış, okulda dalga geçilen bir çocuk görüyorsun. şu dünyada en çok tanışmak istediğim insanlardan biri kendisi. kendisine şunu sormak istiyorum; işinde/mesleğinde nasıl bu kadar başarılı olabiliyorsun?

gelmiş geçmiş en iyi pasör uzun mu tartışması neyse ki artık konuşulmuyor bile. sırada tek bir şey kaldı; gelmiş geçmiş en iyi pivot mu? bence öyle.

benim için hep kaptanlığın en çok yakıştığı santrafor olarak kalacak.

alma mazlumun ahını… çağlar’ı haksız yere kesip bir de iftira atanlara girsin her bir golü.

oyuncular birliğindeki görevi nedeniyle kyrie’yi biraz körükörüne savunmaya çalıştığını düşünüyorum. nba içerisinde saygı duyulan ve görüşlerine önem veren bir figür olduğu için toplumsal konularda fikirlerini çekinmeden söylemesini takdir ediyorum ama kyrie’nın son vukuatında artık savunulacak bir yanı yok.

benim için motor sporları, hele de motogp, italya’dır, italyan’dır. dolayısıyla herhangi bir italyanın şampiyon olması bile benim için yeterliydi. bu yetmezmiş gibi bir de şampiyonluğun bir italyan markası ile gelmiş olması çileğin üzerine bir kat daha krema ekledi.

pecco belki elit bir yetenek sayılmayabilir ama mir gibi tek sezonluk bir başarı hikayesi olarak kalacağını düşünmüyorum. her sene şampiyonluk için iddialı olmasa bile uzun süreler yukarlarda olmaya devam edecektir.

gobert takasıyla hem bugünü hem de geleceği çöpe attıklarını düşünüyorum. belli ki yazın yöneticileri oturup “bu takımın en büyük problemi savunma, kat hücumda elit ama savunmada sıfır. savunmada elit bir uzun alırsak durumu dengeleriz” diye düşündüler. pratikte bunun çalışmayacağını biliyor olmalıydılar. gobert istediği kadar elit bir savunmacı olsun, topu eline aldığında hala el bombasıymiş gibi davranan bir oyuncu. kaldı ki bu yıl kessler’ı draft etmişsin. elit bir savunmacı olma potansiyelini daha ilk maçında gösterdi. (auburn’de kendisini oldukça izledim) hem yıldız oyuncuların hala çok genç. yani bugün kazanmak zorunda değilsin. dolayısıyla gobert gibi bir oyuncu için altı tane draft hakkı vermek bence orta vadede takım gm’ini yer.

bu takımın en büyük problemi hala russell. onun karar verici olduğu bir takımın potansiyeline ulaşma ihtimali sıfır. ben olsam gobert’i hayatta almazdım. russell ve bir tane birinci tur draft hakkı ile brogdon’ı alırdım. böylelikle ilk beşim brogdon, edwards, mcdaniels, kat ve kessler olurdu. gobert için kullandığım draft haklarımı da elimde tutmuş olurdum. hatta madem bu takım için draft hakları bu kadar değersiz elimde tuttuklarımdan bir ya da iki tanesini daha kullanıp mcdaniels’i upgrade edecek bir sf bakardım. mesela suns’tan ayrılması artık kesin olan crowder.

uzun vadeli reçete oldukça açık; nate mcmillan out quin snyder in. ne kadar erken o kadar iyi. ligin en kötü koçundan kurtulup son beş yılın en gözde koçlarından birini alıyorsun. bu kadar potansiyelli bir kadro mcmillan gibi neden koç olduğu hala belli olmayan, asistan koç olarak gelip head koç kovulduktan sonra koltuğa çöken birine emanet edilemez.

nfl izlemeye geçen sene play offlarla başlamış, bu sene de ligi sıkı takip eden biri olarak net bir şekilde mahomes’tan daha iyi olduğunu düşünüyorum. sadece pas yeteneği ile değil aynı zamanda koşu oyunlarındaki patlayıcılığıyla da çok fark yaratıyor.

milan’a geldiğinden beri büyük iş yapıyor hakkını elbette veriyorum ama bir üst seviye için ne yazık ki yeterli olabileceğine ihtimal vermiyorum. evet kadro hala çok dar ve bazı pozisyonların alternatifi yok. mevcut bütçe avrupa’da rekabet etmesi beklenen takımların yanında çöp sayılır. ama kardeşim bu chelsea maçındaki rezalet nedir ya! hiç mi rakibi çalışmadın. her maç aynı şey. ortalama ve zayıf takımlara karşı 4-2-3-1, üst düzey takımlara karşı 4-3-3. her yıl bir sürü genç oyuncu transfer ediliyor hiç birine şans vermiyor. geçen yıl kjaer sakatlanmasaydı kalulu’yu asla oynatmazdı. bana kalırsa maç içi değişiklikleri bile ezberden.