kahroldum. ruhu şad olsun.
katili/azmettiricileri
hakan tosun'un yaptığı haberlerden rahatsız olanlardır. başka yerde katil aramaya gerek yok.
gazeteciler, çocuklar, kadınlar düpedüz sokak ortasında katlediliyorlar. bunun müsebbibi, küçük büyük tüm ortaklarıyla iktidardır. meşhur fotoğraf karesinde yer alan herkes, bu suçlardan sorumludur benim nazarımda.
her yol ayrımında birilerinin geride bırakıldığı, sefaletin, yoksunluğun derinden hissedildiği bir hikaye. dünyanın her yerinde ezilenler ve ezenler var. bu romanda ezilenlere çok yakın bir yerden takip ediyoruz hikayeyi. sanırım yazarın okuru konumlandırdığı bu yer yüzünden, geride
yaşar kemal benzetmesi yapılmış, ben yanına
orhan kemal'i de eklerim.
steinbeck çok sert bir yazar. dünyanın böyle yazarlara, sadece bilip görmesi yetmez, hakikati gösteren romancılara çok ihtiyacı var. özellikle faşizmin, sömürünün böylesine arttığı iğrenç bir dönemde.
edit belediyeciliği, bendenizin türk siyasi tarihine armağanı olan tanımdır.
akepeli belediye başkanlarının sokakta pazarda vatandaşlarla, “hemen yapıcaz amcacım teyzecim” martavallı diyaloglarını içeren, yer yer “beni tanımadın mı, belediye başkanıyım ben” siyasal islamcı mizahlı video-belediyecilik anlayışıdır.
en yakın belediye hesabına bakarak bu belediyecilik örneklerini bulabilirsiniz. dedikleri gibi, yaparsa
akepe yapar.
tanıl bora kaynak belirtmeksizin, harici kaynak belirtmek koşuluyla bu tanımı kullanabilir.
biri şöyle sağlam bir analizini yapsa da keyifle okusak dediğim şarkı. tıpkı yaşar kurt'un
yaz günleri gibi apayrı bir olay.
“coğrafya kaderdir”, “benim burjuva alışkanlıklarım” gibi insanı irite eden, içi boş bir ifade bana göre.
“prenses erkek” tanımının içine, partnerine saygılı, ilişkisine özen gösteren yani medeni davranan erkekler de dahil ediliyor. yani sadece çokça dile getirildiği gibi anne boyunduruğundan kurtulamamış, aile güdümüyle hareket eden erkekler; hep talepkar olan erkekler yok bu zümrede. yani ya maço/zorba/şiddete meyilli (erkek dediğin biraz böyle olmalıymış) olmalısınız ya da “prenses erkek”siniz. onedio testi gibi.
bu ifade, ilişkiler üzerine ciddiyetle düşünülmesi, konuşulması gereken konuları slogan bir cümleye indirgediği için sevmiyorum. yukarıda benzer örnekler olarak verdiğim “coğrafya kaderdir” ve “benim burjuva alışkanlıklarım” da aynı hüviyete sahip zırvalar. özellikle ilki, coğrafya-kader meselesi, bu sınıfa girmese bile tekrar tekrar dile getirilen ezberlerden olduğu için içi boşaltıldı.
bir örnekle açıklamaya çalışalım. avrupa'dan bir sokak videosu paylaşılır ve altına yazılan ilk yorumlardan biridir bu: “coğrafya kaderdir abi yeah.” konuşma, avrupa ile türkiye arasındaki farkların sebebini ya da nasıl düzeltileceğini tartışmakla devam etmez. “coğrafya kaderdir” denilir ve geçilir. söylenir, tüketilir ve biter.
bir şey bul, sabah akşam tekrarla ve tüket. sonra yenisine geç. işte, zamanımızın bir kahramanı oldunuz.
“zaman zaman homeros da uyumuştur” anlamına gelen ama “iyi/akıllı insanlar da bazen hata yapabilir” mealindeki latince deyim.
fatih altaylı'yı hedef gösterip tutuklatan kişidir.
sen gibi kimler geldi geçti oktay. azıcık danışmanlık denen o makamın ağırlığına göre davran.
devran döndüğünde, adalet sana da lazım olacak.
siyasi geçmişi yüzünden güven duymuyorum. gelecek partisi yerine ilk adımı
ibb olsaydı yahut chp saflarında siyaset yapsaydı belki güvenirdim.
bir de öğreniyorum ki ak parti'den milletvekili adayı olmuş geçmişte. yazıklar halimize.
bu mahluka küfredildikçe akp “bakın din adamlarımıza saldırıyorlar” diyecek. yine müthiş bir mağduriyet kolpası izlenecek.
“bir düş | bir gün gazetesi belgeseli” başlığıyla youtube'da yayınlanan belgesel. 2000 sonrası türkiye'de gazeteciliğe bakmak için güzel bir çalışma.
umut verdi, mutlu oldum. çünkü birgün, benim gibi birçok arkadaşımın, emekçinin gazetesi.
belgeseli izlemenizi ve birgün'ü takip etmenizi öneririm.
bir gün mutlaka…
bir düş | bir gün gazetesi belgeseli