çok tatlı bir selfie çekmiş şurada:
"parlak bir yaz gecesinde, sabaha karşı, hapishanenin dış duvarları yakınında toprağa uzanmıştım. başımı, yerde çember şeklinde oturmuş ve bacaklarını –muhtemelen varis nedeniyle– ortaya uzatmış, her biri altmış yaşın üstünde beş kadının dizlerine yaslamıştım. yirmi altı yaşındaydım. üstümdeki üç parçalı yazlık takım elbiseden, yan tarafta ateşin başında halay çekenler oturmazken yatmaktan, onların söylediği marşları bilmiyor olmaktan, üzerimize çevrili polis panzerlerinin ışıldağından, kadınların çamaşır lastiği ile bağlamış oldukları hipermetrop gözlüklerin üstünden gözleriyle gülümseyerek; “yat bakayım şuraya, sen avukatsın, uyma onlara” diye zorla beni dizlerine yatırıp, bozkırın –yaz gecesi– serinliğine tedbir olsun diye uzun pazen eteklerinin ucuyla üstümü örtmüş olmalarından, babamın tam da o sırada hapishanenin bulunduğu kentin vali yardımcısı olmasından, gecenin o saatinde sokakta uzanıyor olmaktan ve varoluşumun şu anda aklıma gelmeyen diğer sayısız parçasından utanıyordum; aslında korkuyordum da denebilir: polisten, hapishaneden, kadınlardan, ateşten ve kendimden."
sonrasını eklemezsem bir yanlış izlenime kapılınabilir:
"oldu işte sonra. kendimi resimli bir kitapta yere uzanmış yıldızlara bakarken gördüm: “doğru taraftasın” dedim kitaptaki adama; “bu değilse daha ne olabilirdi ki!” diye güldü adam da bana.
beni uyutmak için aralarında mırıl mırıl konuşan kadınlar hapishanedeki çocuklarının devam eden direnişte öldürülmemesi için nöbetteydiler; korkuları haklıydı, gerçekten de bazılarının oğulları birkaç ay sonra bazılarınınki bir yıl sonra vahşice katledildi hapishanede. (...)"
https://mavidefter.net/opucuk/