uzun zaman oldu değil mi,
inanmayacaksın fakat buralarda değilken bulutlara dokundum
arınınca kinden, akınca irin
silinince geçmişin pası, kiri, kirli izleri
bir sabah uyandığımda sanki yeni bir beden buldum
inanmayacaksın fakat dün göçmen bir kuşla konuştum
hayır, bir klişe olarak seni falan sormadım kuşa amına koyayım
gördün mü, şiirde bile hemen seviyeyi düşürdüm
omuzlarımdan düşünce yükler, yeniden gülerken yansımamda dişlerimi gördüm
inanmayacaksın fakat geçen gece deliksiz, hareket dahi etmeden uyudum
yeniden sürdüğüm savaş boyalarını silince yüzümden, savaşmadım kimseyle düşlerde
ne adalet götürdüm rüyalarımda bir yere,
ne de "keşke şunu da deseydim" pişmanlıklarının tezahürü kötü adamlarla uğraştım
inanmayacaksın fakat ben bir senede on yıl büyüdüm
usul usul yaklaşırken yirmili yaşların sonlarına,
kahpeliğin de götlüğün de her türlüsüne en ön sıradan el çırptım sinemalarımda
velhasıl kelam,
kalan tek miras paranoya, paranoya, paranoya.
inanma.
kime dahi yazdığımı bilmediğim bu sikik şiiri sonlandırırken
eskilerden bir şarkı geldi aklıma
tren geçiyordu içinde, ilkbahar geçiyordu. hasretler, özlemler, sitemler
müzik dinlemeden uyuyamadığım gecelerde dinlerdim hep,
gözümün önünde şu an zihnimde şarkıya çektiğim klipler
dinledim dün sabah, en ufak bir duygu dahi uyandırmadı içimde
hatta düşündüm de, götümle güldüm zihnimde çektiğim klibe
büyümek duygularından arınmak değil cancağızım
büyümek, haketmeyen insanlara tek duyguyu göstermek
nefret.
ben de isterdim 1 sene sonra girilen entry biraz daha insanca olsun fakat
biliyorsun, hamurum böyle işte,
affet.
hehe. ecdadını sikeyim
(kime ettim lan bu küfürü şimdi?)
kıyak bitti