vay babam vay, planescape: torment ile ilgili bir entry debe'ye girmiş.
kaç yılındayız yahu?
gözlerim doldu arkadaş.
hikayeyi sözlüğe taşıyan arkadaşın emeğine saygısızlık etmeden, oyunda anlatılan halinin bir çevirisini buyurunuz.
---
yaşlı bir adam, karanlık bir yolda tek başına duruyormuş, ne tarafa gideceğini bilmeden. ne nereye gittiğini hatırlıyormuş ne de kim olduğunu. yorgun bacaklarını dinlendirmek için oturmuş yol kenarına. kafasını kaldırdığında bir de ne görsün? karşısında yaşlı bir kadın
*. dişsiz ağzıyla adama bakıp kıkırdamış kadın. demiş ki: "peki, şimdi *üçüncü* dileğine geldik. dile benden ne dilersen."
"ne üçüncü dileği?" demiş adam, şaşkınlıkla. "daha birinci dileğimi, ikinci dileğimi tutmadım ki?"
"iki dilek tuttun bile," demiş cadı. "ama ikinci dileğinde diledin ki, her şey ilk dileğini tutmadan önceki haline dönsün. o yüzden hiçbir şeyi hatırlamıyorsun, çünkü her şey, sen ilk dileğini tutmadan önceki gibi!" deyip kıkırdamış zavallı yaşlı adama. "o yüzden, kaldı bir dileğin."
"peki," demiş adam. "sana inanmıyorum, ama dilek tutmaktan ne zarar gelir?
dilerim ki,
kim olduğumu hatırlayayım."
"ne komik," demiş yaşlı kadın, adamın dileğini yerine getirip sonsuza dek kaybolurken.
"ilk dileğin de buydu."