adı dumbledore'un sırları olan ancak dumbledore'un hiçbir sırrını görmediğimiz film.
jude law ve mads mikkelsen'a aşık olduğum için tabiki bayılarak izledim. zaten harry potter evreniyle ilgili ne bok yapsalar bayıla bayıla izlerim o ayrı da. hayır o kadar bütçe ayırıp o kadar düşünerek bu olay örgüsüne mi ulaştınız diye sorguluyor insan.
---
spoiler ---
hoşuma gitmeyen detaylara gelirsem; mesela eulalie karakterini niye izledik biz hiçbir karizması yok, niye tina'yı değil de onu izledik anlamadım. peki yusuf kama'yı nasıl kullandı grindelwald yani ne bekledi ondan nasıl bir fayda gördü sıfır. grindelwald'ın etrafını etkileyen çok uyanık birisi olmasını bekliyoruz. son sahnede orda kaldı bekledi öyle. o adam orda öyle bekler mi qilin (chilin) kimi seçecek lan acaba diye.
canavar kitap: canavarlar ve dumbledore'un cebine attığı altın snitchle hadi hp severler sevinin bak bildiklerinizden serpiştirdik hadi sizi hınzırlar demişler.
yine tuhaf gelen birkaç şey tüm büyülü sahnelerde bir ağır çekim yapmışlar fazla rahatsız etti, ayrıca düellolu sahnelerde yansıma gibi bir durum oldu etrafta kimse yok gibi. hiç böyle bir büyü görmemiştik iki kez kullandılar. dumbledore hem credence hem grindelwaldla takaşırken.
filmde niye mads mikkelsen'ın ikizi gibi bir adamı oliver masucci'yi ( anton vogel) oynattılar. habire bunlar kardeş mi çıkacaklar diye izledim saçma bir şekilde.
bir sahnede theseus dumbledore'a onu yakalayıp durduracaksın söz ver falan diyor. lan sen kimsin dallama koskoca dumbledore'a atar yapıyorsun ahahahsllöd.
sevmediğim çok şey vardı filmde ama jude law ve mads mikkelsen'ın birbirlerine bakışlarını dev ekrandan izlemek paha biçilemezdi o yüzden her şeyi affediyorum. jude law çok iyi bir dumbledore acayip tatlı. mads mikkelsen harika bir grindelwald olmuş. johnny deepi de sevmeme rağmen asla bu kadar karizmatik bir grindelwald olamadığı çoğunluğun kabul ettiği bir gerçek.
---
spoiler ---