dracullus

Aralık 2012 - 335 Entry - 2 Follower - 0 Following
Last Entrys:
7 yıl arkadaşlık 8 yıl sevgililikten sonra terkedildiğim için; bana haklı gelen kişi. bak nerden bakınca nasıl geliyor dünyanın işi işte ahshdjdldl.

ben başardım kızlar - 1 favorites -
adı dumbledore'un sırları olan ancak dumbledore'un hiçbir sırrını görmediğimiz film.

jude law ve mads mikkelsen'a aşık olduğum için tabiki bayılarak izledim. zaten harry potter evreniyle ilgili ne bok yapsalar bayıla bayıla izlerim o ayrı da. hayır o kadar bütçe ayırıp o kadar düşünerek bu olay örgüsüne mi ulaştınız diye sorguluyor insan.
--- spoiler ---

hoşuma gitmeyen detaylara gelirsem; mesela eulalie karakterini niye izledik biz hiçbir karizması yok, niye tina'yı değil de onu izledik anlamadım. peki yusuf kama'yı nasıl kullandı grindelwald yani ne bekledi ondan nasıl bir fayda gördü sıfır. grindelwald'ın etrafını etkileyen çok uyanık birisi olmasını bekliyoruz. son sahnede orda kaldı bekledi öyle. o adam orda öyle bekler mi qilin (chilin) kimi seçecek lan acaba diye.

canavar kitap: canavarlar ve dumbledore'un cebine attığı altın snitchle hadi hp severler sevinin bak bildiklerinizden serpiştirdik hadi sizi hınzırlar demişler.

yine tuhaf gelen birkaç şey tüm büyülü sahnelerde bir ağır çekim yapmışlar fazla rahatsız etti, ayrıca düellolu sahnelerde yansıma gibi bir durum oldu etrafta kimse yok gibi. hiç böyle bir büyü görmemiştik iki kez kullandılar. dumbledore hem credence hem grindelwaldla takaşırken.

filmde niye mads mikkelsen'ın ikizi gibi bir adamı oliver masucci'yi ( anton vogel) oynattılar. habire bunlar kardeş mi çıkacaklar diye izledim saçma bir şekilde.

bir sahnede theseus dumbledore'a onu yakalayıp durduracaksın söz ver falan diyor. lan sen kimsin dallama koskoca dumbledore'a atar yapıyorsun ahahahsllöd.

sevmediğim çok şey vardı filmde ama jude law ve mads mikkelsen'ın birbirlerine bakışlarını dev ekrandan izlemek paha biçilemezdi o yüzden her şeyi affediyorum. jude law çok iyi bir dumbledore acayip tatlı. mads mikkelsen harika bir grindelwald olmuş. johnny deepi de sevmeme rağmen asla bu kadar karizmatik bir grindelwald olamadığı çoğunluğun kabul ettiği bir gerçek.
--- spoiler ---

fantastic beasts the secrets of dumbledore - 4 favorites -
birini her şeyden çok sevdiğin, herkesten çok beklediğin, her anında onu düşündüğün için çektiğin ceza.

aşk - 1 favorites -
sıcak renklerin her tonunun her sahnede kullanıldığı, hatta kıyafet, obje vs bir yerde turuncu renk yoksa güneş ışığının yansıması gibi oyunlarla sahneyi ısıttıkları ilginç bir film olmuş. hatta bir sahnede theodore sanırım beyaz giymişti bu sefer amy turuncu giyinmişti.

uzak mesafe ilişkisini çok iyi bildiğim için yaşadıklarını ne asosyallik ne de başka bir şey olarak algıladım. eski karısını çok özlüyor ve acı çekiyordu hatta boşanma belgesini bile imzalayamamıştı. samanthayla kurduğu duygusal destek bağı çok anlaşılır bir durum ve hatta bu bağın aşka dönüşmesi. yalnızca catherine ile yüzleşip ona samantha’yı anlatması çok önemli bir eşikti ve catherine ilk kez orda çok sinirlendi ve benden ayrılma sebebin buydu kusursuzluk istiyordun vs gibi atarlandı. bu görüşmenin ardından da theodore çok etkilendi samantha’ya olan hislerini sorgulamaya başladı bunu çok güzel hissettiriyor bu film. adam kendini tanımaya eski ilişkisini kafasında tartmaya başlıyor aslında. gerçeklikten ne kadar kopuk bir ilişki gibi görünse de ona gerçek hayatındaki sıkıntılı konuları deştirecek bir bilinç akışı sağlıyor.

theodore film boyunca temelde beş kez ne oluyor lan, diye kendini sorguluyor. ilk olarak samantha’nın bir bedene bürünmek istediğinde theodore’un yaşadığı *durumu.
daha sonra amy ve sanal ilişkisinin telefon konuşmasını duyduğu an. catherine’in ilişkisini hafif küçümseyen sitemkar halleri. işyerindeki adamın tatiana’yı kucağına oturtmuşken eheheh kız arkadaşın aradı bir ara çift buluşması yapalım dediği an ve en sarsıcı darbe ise samantha’ya ulaşamayınca deli dana gibi koşturup merdivenlere çökmesi, etraftaki insanlara yaşlı, genç herkese bakıp içinden ulan benim samantha bunların hepsiyle konuşuyor olabilir şeklinde düşünmesi. kendini özel hissetmediği anlar ve insanların tepkileri theodore’u rahatsız eden aslında.

samantha gittikten sonra catherine’ e mektup yazması bile etkileyiciydi çünkü hayatındaki kadından niye vazgeçmiş niye sonra acılar çekmiş kendini tam anlayamayan ve karşındakine de aktaramayan bir adamın artık kendini tanıdığını görüyoruz aslında.

samanthayla vedasında ona sarıldığını, veda ettiğini görüyor. sanki bir mezarlıkta ve sevdiği birini uğurluyor gibi. samantha’nın hepimiz maddeyiz deyişi ve siz yok olacaksınız ama ben sonsuza kadar yaşayacağım deyişi falan onun kendini bulması kısımları da değişik bir felsefeydi. kadın boyut değiştirdi resmen sonunda. nayss.

her - 1 favorites -
açıldığı an hızla başvurmayı düşündüğüm bölüm. yüzyıllardır süregelen bazı tartışmalar var şu bölüm mezunu şu işi yapmasın bu bölüm mezunu bu işi yapmasın vs. zamanında ben de yaptım bunu. sınıf öğretmeni mezunuydum bölüm mezunları öğretmenlik yapmasın diyordum, peki sebebi neydi? sebebi şuydu atanamayacağımı düşünüyordum ya da bölüm mezunlarının iyi öğretmen olamayacaklarını vs. atanıp da çalışmaya başladığım zaman üniversitede hiçbir nane öğrenmediğimi anladım zaten farkındaydım ama bir ihtimal diyordum. ülkemizdeki üniversitelerin büyük bir çoğunluğu iyi eğitim ve-re-mi-yor. neyin derdindeyiz üniversite okumak çok kolay, iş bulabilmek ve o işi hakkıyla yerine getirebilmek çok zor. o yüzden açık olmuş örgün olmuş hikaye önemli olan iyi kaynak, iyi materyal iyi bir sistem iyi bir üniversite. üstelik bu ikinci üniversite kapsamında yani başvuracak insanlar zaten bir şekilde örgün ya da açıktan bir üniversite bitirmiş olacaklar ondan sonrası insanın kendini geliştirmesinde biter.

her istanbul üniversitesi açıköğretim psikoloji mezunu da psikolog olacak sanki biri de yazmış diplomasında açıköğretim yazıyorsa gitmezmiş ahahahah komik bu ülkede mi yaşıyorsun? ne üniversite mezunu insanlarımız işsiz ne saçma sapan üniversitelerden mezunlar nerelerde görev yapıyorlar ya da ne lise terkler nereleri yönetiyor ve onlardan bayıla bayıla hizmet görüyorsun. kimin işinde ehil olacağı buna mı bağlı cidden ya da tamamıyla buna mı bağlı? çalıştığınız yerlerdeki adamlara bir bakın şu ne mezunu nere mezunu bir inceleyin belli bir istatistik çıkacak mı? çıkarsa eyvallah ikna olurum. ama çıkmaz.

benim kız kardeşim de pdr mezunu okursan döverim seni dedi. dedim gel döv yani senlik bir şey değil bu. senin okuduğun bölüme de emeğine de saygım var ama benim bu bölümü bu şekilde okumamda bir hata yok. işin sonunda birlikte bir kitap okuyup konuşabiliriz, film izler tartışırız. sen bir makale yazarsın ben açıköğretim mezunuyum diye yazamam mı mesela yani bunlara takılmamak lazım.

psikolojiye ilgim var zaten öğretmenim atla deve değil psikoloji konusunda elbette bir miktar bilgim var açıktan psikoloji okuyup mesleğime katkıda bulunmak istemem kendimi geliştirmeye öğrenmekten kopmamaya fayda sağlayacaksa ve hatta belki branş değiştirmeme katkı sağlayacaksa sizi mi takarım? gider okurum. illa da mesleki olarak uygulamak da zorunda değilim, öğrendiğim şeyler bana katkı sağlar sadece öğreniyor ve okuyor olmak bile beni farklı yapar.

ülkemizde genel olarak eğitim sistemi kötü bu açıdan baktığımda açıkla örgün arasında fark göremiyorum en azından büyük bir fark göremiyorum ve bu farkı kişilerin kendisi belirler mesleğe ilgisi sevgisi ve çalışkanlığı belirler gibi geliyor. en azında belli bölümler dahilinde böyle düşünüyorum.

istanbul üniversitesi açıköğretim psikoloji bölümü - 4 favorites -
karantina günlerinde seneye yapacağım 23 nisan gösterisinde çocuklara koroyla şarkılarını söyletmeyi planladığım grup. planlamak derken şu an dinledim şu an karar verdim o derece güzel. şarkıları balkonumda güneşe, ağaçlara bakıp dinliyorum gözümün önüne öğrencilerim geliyor ve bu şarkılarla, çeşitli hareketlerle coşuyorlar.

ne güzel bir eksiği tamamlamışlar hepsi de ne güzel şarkıların. tebrik ediyorum keşke daha önce keşfetseydim. çocuklara serbest etkinlik derslerinde dinletecek müzik aramaktan artık kurtuldum sırayla hepsini öğretirim tüm yıl. yazıklarım evde dinledikleri dandik rap şarkılarından biraz uzaklaşırlar belki.

şubadap çocuk - 0 favorites -
karantina günlerimi güzelleştiren şahane dizi. çok güzel ve jet hızıyla akıp gidiyor. 5. sezona kadar bitirdim netflix’te o kadarı var. neyse ki 2 sezonu daha var hiç bitmesin istiyorum çünkü . amy santiago hariç tüm karakterleri çok seviyorum replikleri dilime dolandı. yan karakterler bile bayağı neşe katıyor diziye doug judy gibi.

amy’nin de seveni çok ama dizide birçok bölümde of yeter kes dedirtiyor insana akışı bozuyor.
rosa diaz’ a çok gülüyorum özellikle ilk sezonlarda çok iyiydi sonra epey normalleştirdiler tabi ama olsun yine de yaratıcı bir karakter.

hımym, friends , 2 broke girls, big bang theory, young sheldon’ dan sonra gülmeye ihtiyacım olduğunda bulduğum için mutluyum. diğerleriyle aynı kategoriye girmez sanırım ama en az onlar kadar güzel.

.--- spoiler ---

bir ara amy çok kilo aldı sanırım hamileydi o sıra. ardından gina çok kilo aldı. lan bu da mı hamile derken dizide hamile yaptılar sürpriz bir şekilde.
en yarıla yarıla güldüğüm sahneler tabiki; soygun bölümlerindeydi ayrıca peralta ve holt’un bir görev sırasında kulaklıktan insanı deli eden konuşmaları yüzünden captain cj ‘e: “ shutttt up cj shutttt up “diye bağırmalarıydı. durdurup güldüm sonra devam ettim o derece.

--- spoiler -

brooklyn nine-nine - 6 favorites -
10 nisan akşamı bu ülke insanının, iki günlük sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinden sonra ne gibi hareketler yaptığını herkes gördü değil mi? bu ülkenin cahiliyle uğraşıyoruz çok bilmiş ukala dümbelekleri vicdanımız sonuna kadar rahat. bu mesleği yaptığım 6 yıl boyunca insanımızdan neler çektiğimi ben biliyorum. en ufak bir şeyi bile anlatmak ne kadar zormuş değil mi? karantinanın mantığını, aylardır süren bu hastalığın sonuçlarını ne güzel anladı değil mi toplumumuz? üstelik ülkemizde geç görülmesine rağmen? iki kola bir luppoyla bin kişi nasıl dip dibe sıra oldu değil mi? daha açlık çekmemişken ekmek kavgası yaptı insanımız gördünüz mü bunları da ? bunlar dün olanlar sadece tarihte geriye giderek bunu orhun yazıtları gibi dağa taşa yazmak istemiyorum hepiniz çok iyi biliyorsunuz. şimdi diyeceksiniz ki öğretmen kötü diye bunlar böyle !! hayır efendim eğitilemeyecek kitleler var artık çok geç kalınmış bazı kesimler, iğrenç bir kafa yapımız var kırılmıyor, bükülmüyor. kendi okulumda bir iki tane mal öğretmen var 50 tane de özverili öğretmen var çalışkan kişiler, yaratıcılar. bazen diyorum bu nerden aklınıza geldi ? ne kadar güzel bir etkinlik diye. ama bu nerden geldi lan aklına? diyebileceğim bir milyon da absürt veli var insanın sabır sınırlarını zorlayan.

yazık ki kalbinize dokunacak bir öğretmen tanımamışsınız. benim öğrencilerim her gün bana beni ne kadar özlediklerini söylüyorlar ben de her gün onlarla mesajlaşıyorum her gün ayrı ödev atıyorum yapıp atıyorlar . her gün çok sıkıldıklarını söylüyorlar her gün terapi yapıyorum onlara ve velilerime. görüntülü konuşma da yaptık ama uygulamayla ilgili güvensizlik olunca bıraktık şimdilik . google docs ile test de hazırlayıp atıyorum cevaplayıp puanlarını gönderiyorum hoşlarına gidiyor. kendi sesimle video atıyorum benim anlatışımı sevdikleri için. benim evde ne yaptığımı merak ediyorlar ben de evde onların hoşlanacaklardı etkinlikler yapıp onları da teşvik ediyorum. örneğin; puzzle, kelime oyunu, mangala , satranç , mandala vs ne olursa. kuş gözlemleyip birbirimize atıyoruz resimlerini. resim yapıp atıyorlar, etkinlik veriyorum yapıp atıyorlar.

evet ve hala çok şey yaptığımı düşünmüyorum değil de zaten, başka arkadaşlarımın yaptıklarını, görüp beğendiklerimi uyguluyorum. bakanlıktan gelen yazıları kontrol ediyorum, eba’da içerik paylaşıyorum vs. sonuçta olağanüstü bir durum var biz istemedik böyle olsun keşke şu hastalık bitse de fazla mesai çalışsak keşke hasta olmasa kimse ölmesek böyle acı çekerek. her fırsatta kin nefret kusmayın ya belki siz sikko bir öğrenciydiniz belki iyi öğretmenlere denk gelmediniz. yeter kapayın şu lanet çenenizi.

öğretmenler maaşlarını alırken vicdanları rahat mı - 1 favorites -
çok etkileyici bir filmdi, izlerken empati kurabiliyor insan her ne kadar yasak aşk da olsa hikayenin anlatılış şekli çok naif. başrolleri başarılı buldum. birbirlerine çok yakışan bir çift olmuşlar.

--- spoiler ---

kadının hikayesini kocasının karşısında bizlere aktarması günah çıkarma gibiydi ve sonunda kocası yanına gelip sanki bizim gibi olan biteni duymuş gibi ya da her şeyden haberdarmış gibi onu affettiğini bizlere hissettirdi. çok güzel bir detay olmuş tam olarak bunu mu yansıtmak istediler bilemiyorum ama güzeldi. insanlar bazı tercihler yapıyorlar bir hayat kuruyorlar mutlu olduklarını sanıyorlar , ta ki mutsuzluklarını onlara farkettirecek bir mutluluk yaşayana kadar
--- spoiler ---

brief encounter - 1 favorites -
masalsı, naif bir audrey hepburn filmi. çok sevdim ayrıca dış çekim sahneleri çok güzeldi ; şu anda korona virüsü salgını nedeniyle bomboş kalan italya sokakları beni biraz üzse de keyifle izledim. ne kadar şahane bir şehir roma umarım her şey düzelir ve gidip görme şansım olur. yalnız audrey sen nasıl bir meleksin !! *

roman holiday - 0 favorites -