bir delişmen orospu yahut rand’ın dilemması
konulu pornoaohm entryimize başlıyoruz.
kapitalizmin kutsal fahişesi, modernitenin sarhoş peygamberi.kendine tanrı seçemediği için tanrı rolünü çalan kadın. ben varım dediğinde herkes sustu, çünkü o biz yokuz demenin erotik halini buldu. ben'ini inşa ettiği her şey biz'den apartmaydı halbuki.
birey dediği şey aslında zengin bir wasp mastürbasyonudur. üretken insan diye taptığı adamın eli cebinde, fabrikası filipinler’de, kitabıysa 800 sayfalık egosal mastürbasyon manifestosu. atlas shrugged, sanki tanrı değil de borsa yıkılmış gibi ağlıyor. dünyayı omuzlarında taşıyan titan değil, holding ceo’su.
kadın, tanrı’yı gömüp yerine ego dikti.
ama o ego da sik gibi dikelip durdu ortada, anlam vermek için kutsal aradı yeniden.
objectivism dedikleri şey aslında ben kendi menfaatim için yaşıyorumun parfümlenmiş hali. ve herkes o parfümü koklayıp özgürlük sandı. pardon fiilmindeki gardiyan'ın epikleşmesi bir nevi.
fakat işin komiği rand, kadın olarak bu düzenin en acı ironisiydi. maskülen bir sistemin içinden maskülenleşerek çıkmaya çalıştı. bunu yaparken hem kahraman, hem de kendi mitinin orospusu oldu. kendi bedenini değil ama fikrini pazarladı aynı işin daha lüks versiyonu yani.
şimdi bazıları hala diyor ki, rand ilham verdi. evet, verdi. amazon ceo’suna, elon musk’a, liberal ekonomiyle orgazm olan zengin çocuklarına ama insanlığa? sadece depresyon ve özsaygı yoksunluğu kaldı.
ayn rand’ın dilemması basit, tanrıyı öldürdü ama kendine tapmaya başladı. kapitalizmin nihilizme bulaşmış estetik versiyonu. rand’ın romanları da zaten uzun uzadıya dünyayı ben hak ettim pornosu. howard roark binaları dikerken, taggart trenleri sürerken, biz sıradan ölümlüler
kendini gerçekleştir masalıyla, elmas madeni çocuğu zenginlerin başarı hikayeleri ile uyuyoruz.