ibn-i haldun, kitabu'l-iber 1. ciltteyim. 2 sene önce bulabilmek için kıçımı yırttım ve bulunca da maaşımı yatırdım ben onlara. demlensin iyice diye de bekledim ve başladım.

kimse de don kişot dememiş, demesin de zaten. bu kitabın tam baskısını hem çocuklar hem de büyükler okusun.

600 yaşından küçükler de bilmezler ama bu topraklara düyûn-ı umûmiye denilen sömürü olgusu muhteşem süleyman denilen padişahın döneminde girmiştir. yine 40 yaşından küçükler bilmez ama bu topraklara neoliberalizm denilen yağma sistemini dünya bankası ekolünün yiğit neferleri turgut özal ve kemal derviş getirmişlerdir. kenan evren yolu açtı, taşları temizledi, turgut özal tarlayı sürdü, kemal derviş, ecevit ve ortaklarının yardımı ile tohumları ekti, tarlaya konanlar baktı ki bunlar işi beceremeyecek sözleşmelerini feshedip hasadı akp ye bıraktı. akp de hem ekili hasadı aldı hem de baktı ki tarla verimli, marabalar da hazır ikinci üçüncü ürünleri kendi hesabına ekip biçmeye başladı.
kısacası kardeş akp işin sonucudur, nedeni veya ana etkeni değildir.

marks her zaman haklı olmak zorunda mı kardeşim? adam altyapı üstyapıyı belirler demiş, noktayı koymuş zamanında. salağın biri de çıkmış eğitimle toplum düzelir demiş. altyapısı bozuk olan hangi toplum eğitimde hamle yapıp da düzelmiş be keko. milletin derdi geçim olmuş idealist olmak, kendini işine adamak falan kimin umrunda. ne idealizmi, ne kutsallığı geçin onları. üçbeş tane tuzu kurunun eğitim meğitim lafına bakıp da öğretmenlere laf atmayın. böyle toplumlarda hangi meslek idealist olabilir be keko. mühendis mi? doktor mu? yazılımcı mı? esnaf mı? çiftçi mi? . hepsi iş derdinde, geçim derdinde. geçin o işleri. önce alttapıyı düzeltin sonra idealist midealist lafları edin.

iğrenç bir suratları olmaları. erkek kadın olması fark etmiyor hepsinde default olarak aynı surat ifadesi görülüyor. kibir, dinlermiş gibi yapma ama gözlerdeki umursamama küçümser ifade, sakin sakin konuşma, suratlarında hep gülümser gibi görülen ifade. kısacası iğrenç bir varlık görüntüsü var bunlarda. mide bulandırıcı, ayırt edici bir surat. ardıllarında da aynı surat var, eskileri biraz gizliyorlardı ama ardılları olan şimdikiler açıktan gizleme ihtiyacı bile duymadan sergiliyorlar iğrençliklerini.

bugünlere gelmemizde payı büyüktür. döneminde kemal derviş ve hüsamettin özkan ile beraber çıkarttığı ve çıkartmaya çalıştığı yasaların akp ile çıkartıldığı ve uygulandığını göremedi ama rahat olsun, hepsi bir bir uygulandı. emaneti sağlam ellerde yani.
not: laf söyleyecek trollere şimdiden not. google ye " ecevit ve kemal derviş dönemi hazırlana, meclise sunulan yasa teklifleri" yaz, sonucu akp' nin çıkardığı yasalarla karşılaştır. sonra cevap yaz.

4+4+4 sistemini ve yapılandırmacı eğitim denilen garabetleri ziya selçuk ve hüseyin çelik ikilisi dayatmıştı. uzaktan bakınca ne uyumsuz bir ikiliymiş gibi görünüyor değil mi? öyle değil işte. bu sistemler getirilmeye çalışıldığında sendikalar ve akademik çevreden çok tepki geldi, sonuçlarının ne olacağı, 10 yıl sonra eğitimde akademik başarının çökeceği, sistemin öğrenciyi dışlayacağını, fırsat eşitliğini kaldıracağını, kurslar, dershaneler, özel derslere yömlendireceğini, özellikle de ilk kademede konu yükü nedeniyle sayısal alanda büyük bir çöküş yaşanacağını, bunun da ortaöğretimde olumsuz dönüşler getireceğini dile getirdiler, eylemler yaptılar ama bunları diyen akademisyenler, uzmanlar solcu ve vatan hainleri oldukları için tepki gördüler. yeniliklere karşı çıkmakla suçlanıp dışlandılar. sonuç ortada.

bahçesinin etrafına ilk çiti çevirip bura benim diyen şerefsiz ile tanışmak isterdim. derdi neydi bunun? zaten toplansanız üjbej kişi ya var ya yoksunuz. bu mülkiyet derdi nereden geldi? şerefsiz.

yazar mesaj alımını kapatmış. haber doğrudur ama edit hatalıdır. kayseri' de kültepe diye bir ilçe yoktur. edit yaparken en azından bir aç da bak ille ilgili bilgilere bahsedilen yer karahüyük köyünün kültepe mahallesidir. üstelik haber yeni bir haber bile değildir. tohumlar çıkarılalı çok oldu oradan. bahsedilen yer de dünya ticaret merkezi gibi bir yerdir ve buğday ticaretinin merkezlerinden biridir ve bu ticarette avantajlı olmak için istenen rüşvetin belgesi bile tablette yazılı olarak bulunmuştur. yani kültepe kaniş karum arkeolojik buluntular açısından zengin bir bölge ve bir köydür.
edit: bölgeden çıkartılan tabletleri bir okusanız , anadolu' nun o zamanlardan beri ticarette nasıl üçkağıtçı, rüşvetçi dolu olduğunu bile görebilirsiniz.
ticarette berdel i mi ararsınız, ürününe yüksek fiyat isteyenler için rüşvet tarifesi yayınlayan kral mı ararsınız? merkeze gelmek için yol boylarındaki kontrol noktalarında verilmesi gereken rüşvetin tarifesi mi ararsınız? sıfır ayfon 13 pro göndereceğim diye parasını alıp 2. el ayfon 6s gönderen esnaf mı ararsınız ? hepsi varmış o bölgede. nitekim ortadoğu esnafı ve bizim esnafımız o zamanlardan beri pek değişmemiş gelenek ve göreneklerine hep sadık kalıp dedelerini utandırmamışlar.

şu kadar ceza alırsan şu kadar yatarsın, şu kadar cezanın şu kadarı ceza infazına sayılır , 3 yıl alırsın 2 ay sonra tahliye edilirsin gibi saçmalıklar olduğu sürece bu değişiklikler bir işe yaramaz. kasten öldürmekten 30 yıl ceza alıyor, bilmem kaçta kaçı yatar, bilmem kaçta kaçı çıkarım diye hesap yapıp 10 yılda çıkıyor katil. neymiş, bir daha yaparsa infazı yanarmış. katilin çok da şeyindeydi zaten infazının yanması. verirsin cezasını, belli bir süre sonra kurarsın bir komisyon, içerdeki davranışları, uzman incelemeleri sonucu gerrkli ise denetimli tahliye edersin ama baştan karar verip değil. adamlar açık açık daha suç işlemeden hesabını yapıyorlar, görüyoruz her yerde. " vururum seni 3 yıl yatar çıkarım" diye peşin peşin hesaplayıp suç işliyor adamlar.