hücum ettiğimiz pota arkası küçük bir ekip dışında taraftar bitik. bulunduğum yerde finler daha çok bağırıyor, daha çok tezahürat yapıyor. salonda izleyenlerin kendine gelmesi takımı da geri getirebilir
ikinci çeyrek itibariyle larkine laf söyleyenler yüksek ihtimalle futbol izleyicileri.
larkin guard pozisyonunda hem şut tehditi hem de hızı ile en büyük kozumuz. her attığı zaten gitmeyecek ama kesinlikle kötü oynamıyor. maç sıkıştığında, hele alperen yoksa, eller titrerken larkini sahada istersin.
alperen cedi ve larkin dışında diğer oyuncularımızı daha oyuna sokamadık. ademi ayırıyorum tabii, katkısı çok kritik. alperen 3 faulde iken cediyi hatırlamalıyız ama diğer oyuncuların da vites arttırması gerekiyor, kesinlikle 4. çeyreğe doğru iki takımda karşıdaki rol oyuncularını riske edecektir.
manastırdaki konser (bkz:
electro deluxe) grubu ile an itibariyle mükemmel ilerliyor. yüksek enerjileri ile harika bir son yapıyor festival manastıra.
an itibariyle bozcaada caz festivalinde çalan nefis grup.
line upı düzenleyen arkadaşlara buradan selamlarımı iletiyorum, bu grup 00:00da sahne alır mı bre iş bilmezler.
m lisa diye bir hiphopçıyı 22:30 çıkardılar ve festivale gelen kitle baygınlık geçirip 00:00 olmadan alanı terk etti. kaçıranlar mutlaka şarkılarını ve konser kayıtlarını dinlemeliler.
ileride gerçek mağdurların sesinin duyulamamasına sebep olabilecek saçmalıkta bir ifşa denemesine taraf olan ünlü kişi.
böyle saçma ifşa olmaz, en çok kaan sezyum durumu yanlış okumuştur diyebiliriz ki kabul etmiş hata yaptığını. üstelik olaydan sonra destek bile almış, buradan size ekmek çıkmaz, üzgünüm.
gece, barda tanıştığınız insan bana geçelim mi diyorsa, çok yüksek sizinle sevişmek istiyordur, bunu bilemeyecek ya da anlayamacak kadar sosyal becerilerden yoksun insanın zaten gece barda olacağını sanmıyorum.
yukarıda bir kadın yazar yazmıştı, herkesle kedi fare oyunu oynamayın kızlar, ben de arada yapıyorum ama dikkat edin gibi bir entry. egonuzu tatmin etmek daha sonra pişman olabileceğiniz hareketlerde bulunuyorsanız bazı riskleri de göze alıyorsunuz demektir. ben gerekirse gece evine de gideceğim, evinde alkol de alacağım, ama bana dokunamaz diyorsanız, hayata pembe gözlüklerinizin arkasından bakıyorsunuz demektir. kaan sezyum korkar, yardım eder ama bir sonraki kişi sizi 2. sayfa haberi yapabilir, ne kadar üzücü olsa da gerçekler bunlar.
ikinci sezonunu bitirmemle beraber rogue one için tekrar heveslendiren dizi.
öncelikle ayakları sağlam yere basan bir dizi, bu bir jedi hikayesi değil, direnişin başlangıc dönemini casusluk hikayeleri ile harmanlayıp sunan bir çalışma. her dizide uçan kaçan jediler sithler görmekten sıkılmışken çok iyi geldi. galakside sıradan insanlar da var dediği için diziye teşekkür ediyorum. son anda, andor aslında atanamamış jedi, twisti yapacak diye çok korktum.
karakter gelişimi kötü denmiş ama daha ne bekliyorsunuz bilmiyorum. zaten rogue one ile karakterlerin sonunu biliyoruz, bu bir başlangıç hikayesi. luthenin değişmeyen kemik gibi yapısı, cassianın direnişe ve hayata bakışındaki değişim, bixin tercihleri, senatorün ışıltılı hayatından vazgeçişi, daha saydıkça sayarım. çoğu karakter gri, zaten diziyi iyi yapan da bu grilik.
8. bölümden sonra kesinlikle koltuğa kilitledi. 8 bölüme kadar çoğunlukla karakterler ve direnişe bakışları üzerinden ilerliyor. daha ne bekliyor izleyici bilmiyorum, sanat yönetmenliği harika, neredeyse boş diyalog yok. eğer fiyu fiyu diye havada uçan lazerler, x-wingler, ışın kılıçları ile dolu aksiyon sahneleri bekliyorsanız zaten bu dizi size göre değil.
peki kim için bu dizi ona bakalım. direnişteki sıradan insanların hayatlarını, imparatorluktaki iç işleyici, istihbaratı, baskıyı nasıl sürdürdüklerini merak edenler için. star wars etiketini çıkardığında da ortada izlenecek kaliteli bir iş olması gerektiğini düşünenler için. son üçlemeyi star wars değil de andromeda savaşları diye piyasa sürseler, izleyici puanlarının ortalaması 5i geçmez. bu diziden star wars etiketini çıkarsan bile, ortada yine iyi bir casusluk ve direniş hikayesi var. üstelik sonu belli olan karakterlerle, izleyici onlara bağlayarak bunu ortaya çıkarmışlar.
senaristinin daha önce bourne işlerinde çalıştığını da not olarak düşelim, kesinlikle hissediliyor.
ülkemizdeki her konuda olduğu gibi siyah beyaz olarak ayrıldığımız ama gri yönleri oldukça fazla, yayalar için ayrılmış geçiş alanları.
öncelikle yaya geçitlerinde yayalara yol verilmesi konusunda bir tartışma olmamalı. bu işin tartışmaya kapalı tarafı. ama aynı zamanda şehirlerarası yollara bile konan biçimsiz ve şehirlerarası yolların hızına uygun olmayan yaya geçitleri bu konunun gri alanlarıdır. yine şehiriçinde 100 metre arayla yerleştirilen yaya geçitleri, trafiğin olağan akışına uygun değildir, bu da diğer gri alandır.
sadece yaya geçidi konusunda değil, trafik kuralları konusunda oldukça eğitimsiz bir toplumuz. bu eğitimsizlik, absürd kurallarla birleşince ülkemiz dünyada en çok trafik kazaları olan ülkeler listesinde maalesef 16. sırada kendisine yer buluyor.
13 senelik turizmci olarak yazıyorum açık ve net bir ayrımcalıktır.
evet oteller pasaporta göre ayrı fiyat belirler, her pazara ayrı fiyat çalışılır fakat bu yurtdışı pazarı için geçerlidir. yurtiçi pazarı için yapılan bu ayrımcılığı tespit ettiğiniz an türsab ve turizm kültür bakanlığına şikayette bulunmak vatandaşlık görevidir. eğer ciddi bir kamuoyu oluşturulur ise oteller de geri adım atmak zorunda kalır.
not: bu yazdıklarım normal bir ülke için geçerlidir.
son dönem dışında kendisini takip etmediğim geçmişin gazetecisi ve yeni dönemin youtube yorumcusu.
ılımlı muhalefet yaptığı kısmına katılmıyorum. düşüncesi ne ise ona göre muhalefet yapıyor. üzgünüm ama sözcü tv ya da halk tv tarzı muhaliflik ile bir yere varılmıyor ve varılmayacak. akit tv ve benzeri kanallaro eleştirirken muhalifler kendi akit tvlerini yaratmaktan çekinmiyor. bunu içerik olarak değil propaganda makinası olarak söylüyorum.
politika nedir ve nasıl yapılır, bu ülkede bu kavramlar tamamen unutuldu. abd gibi kırmızı ve mavi olarak ayrılırsak bir demagog çıkar, iktidarı ele geçirir. demokrasi uzlaşma ve ikna ile yürür. bu sebeple fatih altaylı kendi inandığı doğrularda haber ya da yorumculuk yapmalı ki kararsız kişiler de bazı olayları kısmen tarafsız kaynaklardan öğrenerek kendi çıkarımlarını yapsınlar.
bizim yapmamız gereken dört adet chpliyi bir programa çıkartıp konuşmak değil aksine 2000ler öncesi olduğu gibi bir chp bir akp bir mhp bir iyi partiliyi aynı ekranda buluşturup halka açık şekilde tartışmalarını sağlamak olmalı.
sadece kendi sesinizi duymak istiyorsanız halk tvyi 24 saat izleyebilir ve 3. erdoğan dönemine hazırlık yapabilirsiniz.
an itibari ile 24 saatten fazla süredir kullanımı istanbul için kısıtlanmış uygulama.
soranlar olursa ülkedeki über yüksek demokrasi sebebiyle diyebilirsiniz.