bu benim 2000. entrym.
aslında sildiğim bazılarını sayarsak 2000'i geçmişizdir de olsun, resmi sayı 2000.

2000. girdiler mühimdir.
belirli bir süre bu mecrada bulunduğunuza işarettir.
troll veya onun bunun çocuğu olmadığımıza göre bir şeyler okumuş, dinlemiş, anlamış, sentezlemişizdir.

mühim şeyler yazmak gerekir 2000. entryde.
ama bilemiyorum sözlük, biraz ulysses usulü, stream of consciousness tarzı yazıyorum, affet.

bir kere her şey çok güzel olacak demek istiyorum, öyle olmasını ümit ediyorum.
hiçbir politikacıya güvenim yok sözlük. hele ki herkesin kendi çıkarları peşinde koştuğu bu yüzyılda.
yine de güzel atamızın hemen hiçbir konuda yanılmamış olması bana ümit veriyor; "türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır".

sözlük 2003'te hesabımı kabul etmişti.
etmeden önce esesci beyin linux yüklü bilgisayarında root olduyduk, neyse ki yanlış bir durum olmadıydı.
bugüne kadar onun değin bundan haberi yok idi, hoş, belki o root olduğumuz makina esesçi bey'in değildi, bilemiyorum, karanlık zamanlardı.

2003'ten beri neler geldi geçti, dünya değişti, ben değişir gibi oldum.
ama 2003 önemli.
zira bugün 43 yaşında olsam da, kendimi 22 yaşından bir yaş daha yaşlı hissetmiyorum.
çevremdeki "yetişkin" insanlar da benzer şeyler söylüyor.
o bizim her şeyi bildiğini, her şeye kadir sandığımız ebeveynlerimiz / büyüklerimiz aslında rol yapıyormuş sözlük.
kimse her şeyi çözmüş değil, kimse 30'undan büyük değil!
ama oyunu devam ettiriyoruz.

bir oğlum var, ellerinden öper. aslan parçası, çok seviyorum!
ona doğduğum toprakların, daha doğrusu denizin adını verdim -hanımla birlikte tabii- ege!

geçen dna testi yaptırdım.
%75 güney italya'lı çıktım ya la!
akdeniz insanıyız bu çok netti, artık resmileşti.
çekik gözlerin hatırına %4 türkic, %3 moğol, %3 de anadolu var.
%12 de iran girmiş bir yerden. bünyedeki haşin zekanın oradan kaynaklanabileceğine dair kuşkularım var.
adamlar tavlayı icat etmiş sonuçta...

böyle işte sözlük.
şimdi kanada'da yaşıyorum, eşim, oğlum ve iki kedimle.
hepsini de çok seviyorum.
kanada'yı da çok seviyorum, kanada vatandaşıyım da aynı zamanda.
yıllar önce gidip de dönmek istemediğim tek ülke olmuştu, ziyaret ettiğim onlarca ülke içerisinde kanada...
"çocuk yetiştirilecekse burada yetiştirilmeli" demiştim.

hayat bana çok güzel davrandı be sözlük.
kimi zaman anın içindeyken bunu fark edemediysem de, gerçekten güzel davrandı.
onun için teşekkür ederim, şükrederim hep.

ah be sözlük, tek pişmanlığım var.
biraz "losing my religion" modundayım artık.
okudukça kafam karışıyor.
yok, öyle dine öfkeli ateist kitaplarını okuyarak değil, bizzat din üzerine eğitim almış kişilerin yazdıklarını okumak beni şüpheye düşürüyor, bilemiyorum...

neyse onu vakti gelince anlarız nasılsa.
yine de bence mutlaka bir yaratan var.
bizim yaratmaya en yakın olduğumuz şey anne-baba olmamız.
kendi çocuğumuza bakışımızı düşündüğümde, onun rahmetine sığınarak şımarıklık yapıyorum diyelim işte.
bilemiyorum...

amaaan neyse.
ek$icim hayat güzel, önümüzdeki yıllar sıkıntılı olabilir dünya için, ama inceldiği yerden kopar.
hayat güzel.
karımı seviyorum.
oğlumla gurur duyuyorum.
trollere kafam girsin.

3000'de görüşürüz bebeyim! (y büyük harfle)

lan bezgin bekir'in reenkarnesini bulmuşlar ya!

clandestino ve bongo bong'dan ibaret sanıyordum kendisini, ne kadar da cahilmişim, diğer şarkıları daha bile güzelmiş, siz yapmayın böyle hatalar.

evladım sizin ağzınızın ortasına hiç vurmadılar mı salak salak konuştuğunuzda, ondan mı bu mal beyanlarınız?

akülü araba!

ilk çıktığı zamanlardı ama sanırım benim de ona sığabileceğim son zamanlardı, arada kaynadı gitti öyle.
hala özenirim etrafta çocuklar binerken görünce :)

zannımca yunanlıların bizden iyi yaptığı diğer şeydir.
denediklerim içinde de favorim vergina'dır.
bizden iyi yaptıkları diğer şey için ise (bkz: araklamak)

linus reyizi severim, çok severim, öyle böyle değil.
ama bu yaptığı, gücünü kötüye kullanma (abuse of power demek istedim, anlayın işte).

bunu yaparken, yaptığının farkında olmayabilir. bunu demeyi, daha doğrusu cc'de zilyonlar varken bu şekilde demeyi normal görüyor olabilir. teknik işlerle uğraşıyorsanız ve o konuda da çok iyiyseniz, teknik yetkinliğinizden güç alarak, uçana kaçara ayar verebilirsiniz yeri geldiğinde.

ancak bunu gören genç coder ya da teknik işlerle uğraşan arkadaşlara bir önemli notum var. bunu sakın kurumsal hayata taşımayın, üzerler. ne kadar iyi bilirseniz bilin, karşınızdaki ne kadar "mal" olursa olsun, özellikle yazı iletişimde bu şekilde kimsenin içinden geçmeyin. 1:1 yüzyüze konuşurken bile "politik" davranın.

"yea politiklik benim doğama ters" diyebilirsiniz, ama kurumsal hayat öyle bir dünya. bunu ne kadar erken öğrenirseniz o kadar iyi.

linus reyiz, kurumsal bir firmada çalışan "sıradan" bir cto olsaydı mesela, şöyle bir cevap verebilirdi:
"sevgili palmer,

gönderdiğin pull request için teşekkür ederim ancak seyahatte olduğumdan dolayı bunun erken gönderilmiş olması gerektiğini sizlere iletmiştim.

yine de kodu inceledim ve henüz üzerinde çalışılması gereken bölümler olduğunu gördüm.
özellikle make_u32_from_two_u16() kullanmanın burada doğru yaklaşım olmadığını düşünüyorum.
(a << 16) + b örneğinde b için cast atmak daha uygun olabilir, ekibinle değerlendirmeni öneririm.

gelecekte göndereceğiniz kodlar konusunda deadlinelara uymanızı ve içeriği için hede, hödö sopsini incelemenizi rica eder, keyifli bir hafta sonu dilerim.

kind regards,
asa the zerotimer

ha, bu maili attıktan sonra, gönderenin mallık seviyesine göre ya bu durumu kenara not eder, daha sonra yeri geldiğinde kullanır, ya da çok aşırı bir mallıksa ilk müsaitlik durumunda yöneticisiyle konuşur, ya da hatta palmer'ın yöneticisini cc'lemiştir bile...

işte böyle.

olmuş, olmuş, çok güzel olmuş, eline ağzına sağlık 1980 ruhlu rapçimiz.
sıradaki bir kaç poker final masasında şarkılarıyla coşacağım, merchi varsa wsop'ta giyerim, o kadar sevdim!

kahve tiryakisisiniz ama yaş ilerliyor, kahve "şırfıntı" (bkz: çarpıntı) ya da ekstrasistol yapmaya başlıyor değil mi?
doğru yerdesiniz ve canınızı da hiç sıkmanıza gerek yok.

8 yaşından beri kahve içen ve bu sebeple bıyıkları da ters çıkan^* bir kardeşiniz olarak diyebilirim ki swiss water process kullanılarak dekafeinize edilmiş kahvenin tadı, kafeinli kahve kadar iyidir.

"ama ben ayılmak için içiyorum kahveyi!" diyorsanız da, sabahları kalkınca bir elma yemenin, bir fincan kahveden insanı daha fazla ayılttığını söyleyebilirim, sikinti yok.

şırfıntısız (ya da az şırfıntılı) gece gündüz kahve içmek istiyorsanız tercih etmeniz gereken kahve çeşididir.

ben şunu içiyor ve sevgiyle tavsiye ediyorum:
https://www.costco.ca/…3-kg.product.4000230943.html

metal dedektörü ile toprak altındaki kıymetli / kıymetsiz, tarihi / güncel eşyaları arama işi, hobisi.

bunu türkçeye direkt hazine avı veya hazine avcılığı olarak da çevirenler olacaktır ancak bu sadece metal detecting konusunun bir kısmını içeren bir durumdur.

bu hobiyi yapabilmek için:
- bir metal dedektörü
- metal dedektörü ile bulduğunuz şeyleri topraktan çıkartmak için bir kazma aracı, ufak bir kürek ya da elle kazmayı sağlayacak bir edevat
- metal dedektörü ile geniş bir alanda tespit ettiğiniz metal eşyayı, kazdığınız çukur içinde kolayca bulabilmek için bir pin pointer, yani ele sığan ufak metal dedektörü -avmlerde kullandıklarının kuzeni.
- bulduklarınızı taşımak için bir bel çantası

gerekli temel gereçlerdir.

ayrıca kumsalda arama yapılacaksa, kum küreği (bkz: sand scoop) da şart olmasa da işleri çok kolaylaştıracaktır.

bir insanın hobisi varsa bazı mevzuları aşmıştır.
bir insanın hobisini yapmaya vakti varsa şanslıdır.
bir insan hobisinden para da kazanabiliyorsa kraldır / kraliçedir.

anket namına benim hobilerim:
1. poker
2. metal detecting