özellikle windows, office , autocad gibi programların bilinçli bir şekilde piyasaya bu şekilde korsan olarak sürüldüğünü düşünüyorum, lakin bedava gibi olduğu için nerdeyse bir ülkenin tamamının bu yazılımları öğrenmesi sağlanmış…, bugüne baktığınızda ise ülkede bu programların kullanıcıları ezici çoğunluğa sahip.. ve programlar ücretli halde, sıkı denetim var..bana göre bilinçli bir pazarlama tekniği idi bu ve başarılı oldu..

insanların anlamadığı şu, bu sadece emekliliği ilgilendirmiyor, iş hayatını da ilgilendiriyor.. şirketlerin artık 60 yaşına kadar insan çalıştırması gerekiyor, buna göre belki şirketlere kota zorunluluğu getirilmesi gerekiyor. bu geçiş sürecinde başka türlü kimse iş bulamaz..19 yıl sonra yani 2044 den itibaren emekli olmaya başlayan 2008 sonrası sgklılar 65 yaşında emekli olacak.. bu süre zarfında siz bu insanlara çalışma hakkı vermek zorundasınız çünkü bu insanlar atıyorum 12-13 bin gün prim ödemiş sisteme , yaşlarını beklerken, çalışamadıkları için hem maaş almayacaklar, hem de sgk dan ücretsiz faydalanamayacaklar..

burcak eyuboğlu , bostancı atasehir , 170 bin

sevgiliden ayrılmak, boşanmak, aşık olmak..

genetik olarak bazı toplumların becerileri vardır, kabiliyetleri vardır, karakterleri vardır.. bir de hamurunda olmayan şeyler vardır, örneğin felsefe yoktur bu topraklarda, resim, müzik çok enderdir, bilim keza, spor gene öyle.. olanlar da devşirmedir, göçebedir.. bırakın bilimi, sanatı, felsefeyi, evini bile düzgün yapmamıştır, derme çatmadır hep, belediyeler bile öyle çalışır, yamama üstünedir hep icraatlar.., kimsenin aidiyeti yoktur bu topraklara..o yüzden eline fırsat geçirdikçe talan eder, yasayı kanunu zorlar, arkasından dolanır, tıpkı kaldırımlar gibi yasalar da sürekli yamanır.. atatürk de biliyordu olmayacağını, daha sakarya savaşında ordusunun 3 de birinden fazlası firar ettiğinde anlamıştır sanırım bunu.. gene de ömrünü koymuştur ortaya.. huzur içinde yatsın..

herşeyin hatta vatandalın bile padişahın malı olduğu bir kültürde neden insanlar evlerine para harcasın ki? para harcayan tek topluluk azınlıklar, zaten etrafınızda gördüğünüz eski ahşap yapıların %99 unu da bunlar yapmış.. italyada ki gibi 13-14 yy dan kalma taş evler görme ihtimaliniz yok.. çok pahalı çünkü.. o yüzden bizde ki mimari tamamen başımızı sokacak bir dam olsun mantığı iledir.. sonrasında cumhuriyetden sonra gelen ise tamamen yağma düzenidir..hatta bu devlet eliyle yapılmıştır, bakın 80-90 lara kadar bu ülkede eski eserlerle ilgili doğru dürüst kural yoktu. ilke kararlarının benimsenmesi ile bu işler biraz düzene girdi ama o tarihe kadar çeşmeye kat çıkıldı bu ülkede, kaçak katlı mimar sinan eseri var bu ülkede.. nişantaşında kafanızı kaldırın bütün binalarda ortada bir eski çatı izi saçak vardır.. hah orası eski eserin orjinal çatısıdır, devlet eski esere kat çıkabilirsin demiş , ama çatı izi belli olsun diye abuk sabuk işlere çanak tutmuş.. eskiyi koruyamamış bir devlet nasıl olacak da modern mimari bir zevke sahip olacak?

bugün 17 den sonra teslimini istediğim çiçeği saat 14:30 da teslim etmeye çalışıp, evde bulamadığı için kız arkadaşımı arayan, sürprizin içine eden , üstüne komşuya vereyim , bakkala vereyim, verecek kimse yokmu diye telefonda 10 dk darlayan, en sonunda tekrar o saatte dönmek üzere telefonu kapatan kuryelere sahip firma ..üstüne üstlük evet burda 17 de teslim yazıyor ama şöyle böyle diye de suçunun gayet farkında.. ben o saat yazdıysam teslim saatine demek ki bir gerekliliği var, o saate evde kimse yok, belki şu anda evde çiçeği görmemesi gereken başka biri var, belki çiçeği vereceğin aparatman komşusu dedikoducu, belki teslim edeceğin komşu çiçeği bozacak , yani benden çıksın da nolacaksa olsun kafasıyla işletme yönetilmez.. arayıp tüm bunları söyledim kendilerine de .. özür dilediler ama sonuçta bu benim sürprizimi mahvettikleri gerçeğini değiştirmiyor..

türkiye'de eğer namuslu dürüst bir insansan kendi işini filan kurmayacaksın, yalan söylemeyi, vergiden kaçırmayı, para istemeyi, para vermemeyi iyi bileceksin.türkiyede yapılan işler ne iş yaparsan yap para döngüsü üzerinedir. ne kadar mükemmel iş yaparsan yap, ne kadar çok çalşırsan çalış, ödemeni alamadın mı batarsın. bu kadar basittir.. ne zaman ki bu döngüyü sağlıklı kurar alacak verecek çarkını çevirmeye başlarsın o zaman rahata erersin.

konuşkanlık, ilgi alaka>yakışıklılık .. bunu unutmayın..

çalışmak vr şans… her çok çalışan zengin değildir, ama her zengin çok çalışmıştır.. dolayısıyla siz çok çalışıyorsunuz diyezebgin olacaksınız diye bir kaide yok bınu kafanıza koyun bir kere.. finansal özgürlük olarak çoğunun anlattığı veya algıladığı şey para bir yandan aksın ben de gezip tozayım.. bu kafanın para kazanma olamaz.. benim bir sürü arkadaşım var para içinde yüzüyorlar ama hala it gibi çalışıyorlar.. eski patronum türkiyenin en büyük holdinglerinin birnin patronuydu.. adam 65 yaşında sabah beşte kalkar şantiye denetimine giderdi..milyar dolarları vardı adamın..o yüzden finansal özgürlüğe giden öyle kestirme filan yol yok kardeşim.. önce çok çalışacaksın sonra da şansın olacak..ve bence en önemlisi her türlü gelir de ,düşük veya yüksek , ona göre yaşamayı bileceksin.. yüksek gelirde yüksek giderin olursa gene yetmez..