sözlükte istanbul hakkında atıp tutarak can sıkan iki grup var. biri insanlar keyfinden doğduğu ve alıştığı yerleri bırakıp geliyormuş gibi neden istanbul'uma geliyorsunuz diye çemkiren paşa torunları, diğeri ise neden istanbul'dan gitmiyorsunuz diye ahkam kesenler.
ben bu ülkenin en kalabalık 5 şehirden birinde çalışırken şirket burayı kapatıyoruz, ya istanbul'a gel ya da güle güle dedi. bunu diyen tek şirket de kendileri değil, en büyüğünden
merkez bankası'nın istanbul'a taşınması var mesela. beni büyük şehirden istanbul'a gelmeye zorlayan sistem anadolu şehrindeki gence acır mı? bir arkadaşım yine burada iş olmadığı için istanbul'a taşınacak, kardeşim yine burada sezon bittiği için istanbul'a kaydırıldı. bir kuzenim itü'den mezun olacak bu sene, istanbul'da yaşamaya devam edecek. çünkü buraya geri dönerse iş bulamayacağını biliyor. bu insanlar sadece benim küçük çevremin bir parçası ve hepsinin yolu (ben dahil) istanbul'a düşmek zorunda kaldı.
anadoluda bir şekilde düzenini kurmuş şanslı kesim haricinde, özellikle hayatını yeni yeni kazanmaya başlayan gençlerin şansı o kadar az ki, mecburen yolu bir şekilde düşüyor bu cehenneme.