19gg91

çetrefilli (397)

Eylül 2012 - 1811 Entry - 58 Follower - 117 Following
Last Entrys:
bakın şimdi…

bazı şeylere inanılmaz “gıpta” ediyorum.

ve, bu gıpta “erişilmez” bir diyar.

hani, çalışmak çabalamakla veya elde etmek için koşturmakla alakalı değil.

varoluşsal bir durum.

beni kıskanç biri de sanmayın sakın.

ben birinin elindekine kolay kolay özenmem.

ama, gıpta ettiğim her şeyle gurur duyuyorum.

mesela…

bu melodiye gıpta ediyorum.

dinleyin bir…

https://open.spotify.com/…si=mxzus7pxr8oiyj7yed3ynw

bu melodiyi oluşturabilen bir zihne gıpta ediyorum!

uçsuz bucaksız, milyonlarca kez gezdiğim sokaklarda yürütüyor bu melodi beni…

sonsuzca çiçek kokularının içinde dolaştırıyor.

bir zihinden parmak uçlarına geçen bu düşünce haline gıpta ediyorum!

mesela, ben bazı sabahlar zihnimde melodiler duyarak uyanıyorum.

uyku ile uyanıklık arası bir yerde.

bazen de inanılmaz güzel renkli sahneler görüyorum.

resmedebilsem ya da o melodiyi unutmadan çalabilecek kabiliyette olsam…

işte bunların hiçbiri yok bende.

işte bu yüzden bu iki yeteneğe sahiplere çok gıpta ediyorum.

ve bir yandan da çok teşekkür, bolca teşekkür.

ekşi itiraf - 1 favorites -
ben milyonlarca yıldır, göğe baktım senin satırlarınla…

bu evleri atladım, bu evleri sonra bunları da

bazen rengarenk bir ada'da bazen köhnemiş bir kentin iç içe geçmiş soluk renkli çirkin yapılarından gözlerimi kayırdığımda…

şeker kamışlarından, kaçamak ışıklardan
gözlerimi sakındım.

sonsuz bir maviliğe ermek için

kendimi kimi duraklarda kaybettim

sonra bir otobüs geldi, binip gittim.

sen ise gönlünde bunca maviliği nasıl taşıdın?

düşün ki o bunu okuyor - 0 favorites -
şu an ankara'da pek çok yerde şubesi olan pastane.

ayrıca, benim çocukken gitmeyi en sevdiğim yerlerden biriydi.

ben çocukken aklımı kaçırtan pastalar yaparlardı.

böyle her biri şaheserdi, sanat eseriydi.

bir yaş pasta kataloğu vardı sanki çocuk hikaye kitabı gibiydi.

bir sürü farklı figüre sahip yaş pasta seçeneği vardı.

kitapçıktan bir tanesi aklımda kalmış böyle pasta üzerine maldivler gibi bir yeri inşaa etmişler adeta ve okyanus kıyısında yüzmeye gelmiş genç kız ve erkekler vardı.

yani, evet hikayesi olan acayip pastalar hatırlıyorum o katalogda ve yaşı 8 olan biri için (ki internetin kablolu ağ ile bağlandığı, tv yayınının anten üzerinden alındığı bir zaman dilimini düşünün yıl 1999 falan) çok güzel, çok ufuk açıcı görsellerdi.

tabii ki o pastalarla doğumgünü yapacak kadar (hele ki o dönemde) zengin bebesi olmadım hiç ama ankara'ya gittiğimizde o pastaneye de bol bol uğradığımızı da hatırlarım.

şimdi, pasta kataloglarına baktım. yine güzeller fakat daha sanki standardize edilmiş pastalar var. her şey tabii bu çağda daha standart oldu onun da etkisi var. ama, eskiden işte bir pasta kataloğu bile insanın zihnini kurcalardı, bir özgünlük yaratıcılık çokça hissedilirdi. her ne kadar bunun içinde bulunduğumuz çağın getirisi olduğunu bilsem de insan şöyle bir şaşırtıcı şeyler de görmek istemiyor değil.

liva pastanesi - 1 favorites -
böyle zihnimde bölük pörçük sahneler dönüyor.

bazıları gerçek mi yaşamış mıydım yoksa hayallerimin parçası mı emin değilim.

sonsuz bir mavilik hissediyorum.

hani, gökyüzünde açık bir günde uçakta bulutların üstündeyken olan tonda.

ya da denizin içinden gökyüzüne bakarken.

sonra, bir sokakta yürüyorum.

uçuş uçuş hissediyorum.

yanımda biri var.

hep böyle hissetmek istiyorum diyorum.

uçuş uçuş.

sonra, savrulan çınar yapraklarını fark ediyorum.

o yapraklardan biri benim.

uçuş uçuş döne döne gökyüzüne erişmek benim niyetim.

sokaklar, insanlar, sesler, melodiler…

içimde bir çığ.

içimde bir çığlık….

çığlıklarca kahkahalar.

ve, evet mümkün başka olasılık.

ve evet mümkün mutluluk.

her ihtimalde.
ve her “halde”.

ve evet ben her “halde”

iyiyi yaşamak istiyorum.

iyi olanı…

uçuş uçuş özgürce gökyüzüne kavuşanı.

şu an hissedilen duygu - 0 favorites -
https://cdn.eksisozluk.com/2025/10/7/l/llydyonc.jpghttps://cdn.eksisozluk.com/2025/10/7/8/8yvkm0vs.jpg

anın fotoğrafı - 2 favorites -
kendini bu şekilde var etme çabası bir çeşit esarettir.

ya bazılarına bakıyorum da….

böyle pıffff… demek geçiyor içimden sadece.

ne biliyim.

bu kadar mı duygudaşlık yoksunu olabilir insan?

bu kadar mı duygu körü?

gösteriş budalalığı ile ilgi çekmeye çabalamak ve sırf bu eksende yer almak için gösterdiği çabalar ne içler acısı…

bu ilgi görme için yapılan hamlelere içimden koca bir nah çekiyorum oysa ki ben.

yani, böylesinin kendisiyle, varlığıyla, aldığı nefesle zerre ilgilenmiyorum çünkü.

sadece bir noktada ilgilendiğim şu oluyor… bir insan nasıl olur da esas tüm güzel duyguları ve anlamları pas geçmeyi kendine yedirip hala kendini o olmamışlık çukurunda boğarcasına, belli bir zümreye aitmiş gibi gösterme kompleksiyle yaşayabilir? ve esas tüm sorunlarında başının hep bu olmuş olduğunu hiç anlamaz?

bu denli kötülüğü kendi kendisine yapabilmesi için, bu zindana zihnen okey olabilmesi için ne başından geçmiştir?

bak hala empati yapıyorum azizim.

bu da benim zayıf yanım.

ilgi çekmeye çalışmak - 0 favorites -
depresyondaki birine hiçbir şey yapma demek bile boş beleştir. kaldı ki bir şey yap demek daha da…

galiba bunun içinde en can sıkıcı olanı şu; aslında senin şu uyumsuz ve işe yaramaz hâlinden fayda sağlayamıyorum o nedenle “iyilik kisvesi” altında seni olduğun bu boktan hâle getiren şeyleri de senin ruhunu falan anlamakla da hiç ilgilenmiyorum, senin ağzına sıçılmışsa da sıçılmış bana ne demenin medeni yolu ya bu…

işte o “medeniyet” sosu can sıkıcı.

depresyondaki birine dışarı çık gez dolaş demek - 2 favorites -
lapa lapa kar.

kış mevsimini çekilir hale getiren şeyler - 1 favorites -
spor candır, çünkü “sporum var” dediğin an dünya otomatik sessize alınır.

kimse “bi kahveye gelsene” diye üsteleyemez, telefon çalar ama açmazsın, mesaj düşer ama bakmazsın.

o saat sadece bana ait.

spor hem disiplin yüklüyor, hem moral yükseltiyor, üstüne hormonlar serotonin partisi veriyor. fiziğin toparlanıyor, hevesin artıyor.

bonus olarak ben yürüyüş bandında almanca videolar izliyorum böylelikle hem kaloriler gidiyor, hem bu dile ayrıca zaman ayırmama gerek kalmıyor. zaten, spor yaparken yaklaşık 1.5 saat ayırmış oluyorum.

kısaca spor = terapi + özgüven + serotonin + gizli sosyal hayat hack'i.

spor yapmak için gerekli motivasyon kaynağı - 3 favorites -
sokakta patenli bir kız çocuğu görmek.

kaskını, dirsekliklerini de ihmal etmemiş sıpa, bir helal olsun sana geçirdim içimden.

kendime dair de bir şey bu biraz.

çocuktum, 8-9 yaşında.

yeşil bir patenim vardı. bayılırdım sokaklarda paten sürmeye. evimize yakın bir park alanı vardı. orada, genelde yaşı geçkin emekli amcalar okey, pişti oynardı. o dönem bulunduğumuz şehir ise çokça “yobaz” diye atfedilen şehirler arasındadır bu arada.

ama, ben ne zaman orada paten sürsem hiçbir amca kötü kötü bakmaz, garip davranışlar sergilemezdi. ve, hatta çoğu çocukların paten ve bisiklet sürdüğünü görmekten mutlu olurdu. hep gülümsediklerini, bir sakatlık yaşamamamız için dikkatli olmamızı söylerlerdi.

hatta, bir tanesi babama yahu senin kız ne güzel paten sürüyor o kadar mutlu görünüyor ki demiş bir keresinde.

ya işte bizim toplumumuzun büyükleri en yobaz diye gösterilen şehirlerde bile iyi niyetli insanlardı. aklım bazen ermiyor ne zaman bu hale dönüştük.

yine de patenli bir kız çocuğu görmek işte tüm bu karmaşık düşüncelere rağmen gülümsetti bugün beni.

hayata dair gülümseten detaylar - 2 favorites -