(televizyonda yarı-statikli bir yayın, adam tiz sesiyle anlatıyor)
- ve pınar altuğ genç sevgilisi yağmur'dan da ayrıldı.
atletiyle bütünleşmiş olan mahmut, aletiyle bütünleşmiş elini, hafif taşak kokulu tekli koltuğunun kenarından sallandırırken tüyleri diken dilen oluyor. utangaç bir şaşılıkla etrafı süzmeye başlamasının hemen akabinde kapının eşiğindeki karısını alaycı bir tebessümle kendisini seyrederken buluyor;
-bir an heyecan yaptın itiraf et.
o an ve hemen sonrasında mahmut'un şuuru pınar altuğ'a endekslendiğinden, kapı eşiğinden gelen titreşimler haliyle beyine ulaşamıyor, orta kulak civarında ortalıktan kayboluyorlardı. neden heyecan yaptığını çok iyi bilen mahmut elinin tersiyle karısını defederek kanağan pınar altuğ fantezilerine dönüyor.
koltuğunda pınar altuğ'un magazin görüntülerine otuzbir çeken meymenetsiz bir kavanoz hıyar turşusu ile görücü usulü evlendirilmiş feza ise, 21 yaşında 3 çocuk yapmak zorunda kalmasına aldırmaksızın, evin çatlak kirişlerinden birinde sakladığı çiziktirmelerin sanat çevrelerince keşfedildiğini düşler gün boyunca, ama kendisinin ne denli heyecan yaptığını kimselere anlatmaz, anlatamaz.
bizim kadınımız, bir an heyecan yapma kapasiteleri ancak televizyonun kumandasıyla ortaya çıkan adamlara rağmen, hayatları boyunca sessiz heyecanlar yaşarlar, kimseye itiraf edemeden de giderler.