ardemus kalimina

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

annunakilerle, cebraille, mikaille iletişime geçtiğini ve konuştuğunu söyleyen bir şizofren. tabi bu şizofren tanımı kendisi buna gerçekten inanıyorsa geçerli diğer türlü kendisinin; bilmem ne dergahında uçtuğunu, tayyi mekan yaptığını, depremleri engellediğini söyleyen bir şeyhten farkı yok yani palavracı bir şarlatan. tabi hıyar uzatana tuz ile koşan aptal halkımız bu hıyaroğlu hıyara da tuzla koşup murid olmaya başlamıştır.

ek bilgi: bu kolpacının konuştuğunu iddia ettiği ''cebrail'' genel inanışın aksine kuranda bir melek olarak geçmez. tabi kuranda melek kavramı da kabul edilen anlamıyla uçan kaçan, doğa olaylarına hükmeden tanrıya yardımcı varlıklar değildir, bu başka konu. bu ifade halk diline yerleşmiş bir isimdir. ''cebr'' ve ''iyl'' sözcüklerinden oluşmaktadır. “iyl” sözcüğü eski arapçada “allah” demek olduğu için tamlama halindeki “cibril, cebril veya cebrail” sözcüğü “allah’ın gücü, onarımı” manasını taşır.

“cebr”, ”kesr” sözcüğünün karşıtıdır. “kesr” sözcüğü “kırılmak”, bunun karşıtı da “kırılmış şeyin onarılması” demektir. meselâ hakikat manasıyla “kemiği cebretti” derler. mecazen de “fakiri ve yetimi cebretti” derler. böylece hakikat anlamıyla “kırılmış kemiğin sarılıp onarılması”, mecaz anlamla da “fakirin zenginleştirilmesi, yetimin kimsesizlikten kurtulması” anlatılmış olur. ayrıca kurumaya yüz tutmuş bitkinin yaprak ve çiçek açması da “cebr” sözcüğüyle ifade edilir.

“iyl” sözcüğü ibraniceden arapçaya geçmiş olup her iki dilde de anlamı “allah” demektir.

bu durumda, “cibril – cebril” sözcüğünün arapça ve ibranice dillerinde iki sözcükten tamlama yapılmak suretiyle meydana getirilmiş, tıpkı “ruhü’l-kudüs” gibi bir ifade olduğu anlaşılmaktadır. bu tarz tamlamaların arapçada kullanılan israil, israfil, ismail, mikail, azrail gibi başka örnekleri de vardır.

“cibril” sözcüğünü oluşturan “cebr” ve “iyl” sözcüklerinin her ikisi de arapça söylenecek olursa, sözcük “cibrullahi” şeklini alır. bu sözcüğün tamlama hâlindeki anlamı da “allah’ın onarımı” yani “vahyin kişileri ve toplumları onarması” demek olur. bu ise “allah’ın vahyi; canlandırması, diriltmesi” anlamına gelen “ruhullah” veya “ruhulkudüs” ifadelerinin bir başka anlatım tarzıdır. buradan ortaya çıkan gerçek şudur: “cibril” ile kastedilen yine vahiydir ve vahy, kişileri ve toplumları canlandırdığı gibi aynı zamanda da onarmaktadır. başka bir ifade ile; vahyin yani kur’an ayetlerinin bir bölümü “ruh” yani can, canlandırma, toplumları ayağa kaldırma, bir bölümü de “cibr, cebr (onarım, ıslah) görevi yapmaktadır. kısaca özet olarak cebrail (cibril) allah’ın vahyidir.

gerçek bu olmasına rağmen “ilkbaharın yeşilliği” anlamındaki “hızır” sözcüğü nasıl kişileştirilip hayalî bir kimliğe dönüştürüldüyse, “allah’ın vahyi, onarımı” anlamındaki “cebrail-cibril” sözcüğü de kişileştirilmiş ve “cebrail veya cibril” vahy getiren, kur’an’ı indiren melek” yapılmıştır. kur’an’ın allah tarafından indirildiğini bildiren yüzlerce ayetle alenen çelişen bu yanlış kabule kaynak olarak ise, peygamberimizin ölümünden iki yüz sene sonra ortaya çıkmış ama peygamberimizin yaşadığı döneme ait söylentiler gösterilmiş, hatta bu söylentiler ansiklopedilere bile aktarılmıştır. bu gibi aptal herifler de bu kavramları varlıklaştırıp konuştuğunu iddia eder.
0 favorites - -