almanya

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

iki büyük dünya savaşını kaybederek frank ve saksonların işgali altına girmiş olan, bahtsız cermen halklarının yaşamakta olduğu ülke. bu cermenler başta ren nehrinin kuzeyinde yakaladıkları hayvanı çiğ halde mideye indirmekten başka bir şey bilmeyen kavimlerden oluşuyordu. romalılar ren nehrine dayanınca panik olsalar da onların disiplinine ve merkeziyetçiliklerine hayran kaldılar. romalılar o dönemin en gelişmiş hukuk düzeni, mimari ve askeri stratejilerine sahipti. cermenler romalılar için paralı askerlik yaparak savaş ve disiplin kavramlarını öğrendiler. sonrasında asya'dan kara gözlü kara kaşlı insanlar aniden avrupa'nın ortasında birikince frenkler ve romalılar arasında sıkışıp kaldılar. her imparatorluğun doğuş, yükseliş, çöküş ve dağılış olmak üzere 4 çağı vardır, roma kültürünün kalbi olan batı roma imparatorluğu da ömrünü tamamlamıştı. bu kültürden kalan alfabe, hukuk, latince kelimeler, takvim, din ve mimari bugüne kadar süregelecek olan alman kültürünün temelini atacaktı. nitekim cermen kavimler roma geleneğini doğu roma imparatorluğu yani bizans'tan bile daha iyi temsil ediyorlardı. osmanlı bizans'ı dağıttıktan sonra cermenler hristiyanlığı ve roma geleneğini avrupa'da taşıyan tek topluluk olmuşlardır, tabii romalı kibirini de... feodal yapı, kibirli dükler, napolyon, güçlü din adamları gibi sebeplerden dolayı merkezi otoriteyi ancak bin yıl sonra sağlayabildiler. fransız ihtilali ile ortaya çıkan milliyetçilik akımı 2. reich yani 2. kutsal roma imparatorluğunun ortaya çıkmasına sebep oldu. romalı geleneğinin taktiksel yetenekleri sanayi devrimi ile birleşince ortaya dönemin en güçlü alman imparatorluğu çıktı. atatürk'ün öğrendiği ve uyguladığı birçok modern savaş stratejisi alman imparatorluğu generallerinin icadıdır. zaten avrupa'da nereyi kazsanız topraktan tank ve top yapımında kullanılmak üzere demir ve kömür çıkıyordu. ironiktir, tıpkı zamanında pruslara yaptıkları gibi almanlar 20.yy'da frenkler ve saksonları kolaylıkla asimile edip tüm avrupayı ve britanyayı siyah beyaz bayraklarıyla donatabilirlerdi, donatmak üzerelerdi zaten. ama romalı kibirleri yüzünden doğu avrupa'da slavlar ile birbirlerini yok etmeyi tercih ettiler. çünkü almanların kendilerine rakip olarak gördükleri ve saygı duydukları tek halk perslerdir, gerisi onlar için işgal edilmeyi bekleyen ilkel kavimler... almanya imparatorluğu 1. dünya savaşını kaybetmeden hemen önce rusya'ya hastalıklı ideolojilerini bulaştırarak sscb'nin kuruluşuna sebep oldu. tarihte ilk defa bm'nin ve savaş karşıtı stk'ların kurulduğu, ebedi barışın sağlanması gereken bir dönemde dünya hammaddeye aç bloklara ayrıldı. birbiriyle doğrudan savaşamayacak kadar mertlikten uzak bu bloklar "uydu devlet" denilen devletleri kendi ucuz çıkarları için bugüne kadar birbirleriyle çarpıştırıyorlar. almanya'nın 2. dünya savaşını kaybetmesi dünya'nın başına daha da büyük sorunlar açtı; süper silahlar üzerinde çalışan nazi bilim adamları savaştan sonra sscb ve abd arasında paylaştırıldı. tüm bir şehri buhar edebilecek güçte olan nükleer bombalar ev elektroniği misali seri üretime geçti. bu bombalar gerçekten şeytaniler ama düşmana yollamak için kafa yormak gerekiyordu. almanlar ilk balistik füzeleri geliştirerek ona da çözüm buldular. bugün kullandığımız bilgisayarlardan mars'a gönderilen roketlere kadar tüm teknolojiler almanların savaş teknolojilerinin üzerine kurulmuş sistemlerdir. uzaya çıkan ilk insan yapımı aracın tek amacı abd'deki bir hedefi ter akıtmadan vurmaktı, bu aracı tasarlayan nazi bilim insanları sonrasında abd'ye gidip nasa'yı kurdular. naziler tarihteki ilk jet motorunu savaş uçaklarına düşürülemeyecek bir hız vermek için geliştirdiler; bugün sivil havacılıkta halen nazilerin motor teknolojisi kullanılıyor. günümüze kadar ulaşan ilk bilgisayar, internet ve radyo gibi teknolojiler ilk defa 2. dünya savaşında nazilerin ilerleyişini durdurmak için icat edildiler. sonuç olarak savaş kaybedildi ve müttefik devletler alman milliyetçiliğini yok edip halkı asimile ettiler. almanya'yı göçmenler ile doldurarak onu sanayi ülkesi haline getirdiler. sscb yıkıldıktan sonra meydan zaten abd'ye kaldı; daha fazla göçmen, daha fazla asimilasyon ve batıya daha fazla bağlılık... bugün almanya'nın dört bir tarafı abd'ye ait askeri üslerle dolu. 1945'ten bu yana tüm alman başbakan ve şansölyeleri abd tarafından belirlendi. almanlar 2 dünya savaşını kaybetmenin bedelini kaçınılmaz bir asimilasyon ile ödediler. volksmusik'in yerini rap aldı, schnitzel'in yerini döner, gasthaus'lar kapandı yerlerine mcdonalds ve kfc açıldı. haftasonları bira içmeye gidilen kneipe'ler sex barlarına dönüştürüldü. alman televizyonu son derece taraflı ve manipülatif, halkın büyük çoğunluğu olaf scholz'un seçimle başa geldiğini zannediyorlar, bu adamın blackrock'un yönetim kurulu üyesi olduğu gerçeği basında halktan saklanılıyor. ama tabii ki bu böyle devam etmeyecektir, 3. reich'tan kalma milliyetçi tayfanın ayak sesleri gelmeye başladı. yakın gelecekte yeni bir düzen kurulması muhtemel gibi görünüyor.
9 favorites - -
almanca'yı öğretirken en çok işlenen konu e-mail, mektup yazımıdır. resmi, özel, yarı resmi, şöyle başla, şöyle bitir, çeşit çeşit e-mail, mektup yazdırırlar. bu konuya çok önem veriyorlar hala ve evet en ufak bir şey için bile randevu alınması isteniyor. bu kadar düzen ve vaktin kıymetinin bilinmesi bizim gibi rahat insanlara garip gelse de belki de bu adamlar böyle başarılı oldular bilemiyorum.
2 favorites - -
bu entrydeki gibi yatırımları nasıl değerlendirmemiz gerek diye düşünenler bunu türkiye'de gayrimenkul olarak değerlendirmek isterlerse kendilerine konut yerine iş yeri olarak değerlendirdikleri takdirde, kiracılarının kiradan ödeyecekleri stopaj kesintisi oldugu için ayrıca beyana gerek olmayacagını hatırlatmak, bu şekilde devletin tanımış oldugu versi istisnasından yararlanabilirler. (1)

ali türkiye'de 100.000 tl brüt kira geliri elde eden birisi olsun. türkiyede iken kiracısı 20.000 tl'yi devlete muhtasar beyanname ile öder, kendisine de 80.000,00 tl aylık kira geliri elde eder. ve devlete stopajlardan daha eline degmeden 240.000,00 tl vergi ödemiş olur, ayrıca izleyen yıl da cebinden 49.000,00 tl ayrıca vergi ödemesi gerekir. (2)

ayrıca konut yerine işyeri alanlar %25 gibi bir zorunlulukları olmadı. tüfe ne ise ona göre zam yapıldı.

bu ülkede yaşayanların türkiye'de belki bir gün döneriz diye yatırımlarını burada yapacaklarsa konut mu işyeri mi bunu da göz önünde bulundurmaları gerekir.

1- https://www.gib.gov.tr/…/1_bireysel/9_kira_geliri/9
2 - https://intvrg.gib.gov.tr/hazirbeyan/gmsi.html

zorunlu edit: iş bu entry almanya'da vergi verip vermeyeceginiz ile alakalı değil, türkiye'de vergi sorunu yaşamamanız için yazılmıştır.
türkiye'den elde edilen gelirlerin almanya'da nasıl, ne kadar beyazn edilip edilmeyecegini almanya'da bulunan ilgili kişi ve kurumlar ile iletişime geçmelisiniz.
5 favorites - -
çalışıp 3 kuruş kazanandan, fazla mesai yapandan %40 kesinti yapıp, ipsiz-sapsız tiplere ömürleri boyunca ev, harçlık, ısınma parası, bedava kreş ve okul imkanı gibi aylık değeri 3000 euroyu geçen imkanlar dağıtan ülke.

devlet asayişi sağlamak için yapıyor diyorlar. o zaman çalışanlardan da ilk 3000 euro için vergi, sigorta primi almayın çalışan da çalıştığını anlasın.

seçimlerde bu tür vaatler çıkıyor ancak böyle şeyleri konuşanlar hep volt gibi baraj altı partileri. sosyal demokratlar, solcular, yeşiller vatandaşın günlük hayatına dokunmaktan çok uzaklar ve bu yüzden bütün almanya'nın anahtarı sağcılara verilmiş durumda.
4 favorites - -
bulunduğum şehirde hayatın sakin yaşandığı ülke.

15 gündür almanya'dayım, şunu şöyleyebilirim ki çok sakin, dingin bir yaşamları var. özellikle bavyera bölgesindeki halkın. mesela 10 gündür sadece 3 kere korna sesi duydum sokakta. biri banaydı. burdakiler bizim ülkede insanların emekli olunca yaşamak istedikleri sakin kasaba hayatını yaşıyorlar. çalışırlarken, gençliklerinde. bizim gibi kaos ortamında yaşayıp, koşturmacalı işler yapıp emekli olduktan sonra dinlenelim hayali kurmuyor adamlar. hayatları zaten öyle, dingin. bahçeli evleri var bazı kesimin. evinin önünde 2 arabası var. bahçesiyle ilgileniyor. bizim sahip olmak için ömür boyu çalıştığımız hayata onlar zaten çalışırlarken sahip. her kesimin harcı değildir tabii ki bu bahçeli evler muhtemelen.

çok sakin trafikleri var. özellikle istanbul gibi kaos ortamından gelenler için çok şaşırtıcı. gerçekten yaya yoluna adımını attığında bütün arabalar duruyo. ben önceleri tereddüt edip bekliyodum arabaları, onlar da geçmem için bana kimi zaman sellektör yapıyor kimi zaman elleriyle yol veriyolardı. şimdi alıştım, atıyorum kendimi yaya yoluna.

halkı eğlenmeye çok düşkün değil sanırım. ya da akdeniz halkları gibi enerjik değiller. alman arkadaşlarla da konuştuk, kendilerini daha sakin insanlar olarak yorumladılar. dışarda çok etkinlik yapmadıklarını söylediler. mesela pazar günleri her yer kapalı. pazar günü hiçbir etkinlik yapmadan evde oturmayı tercih ediyorlar. akraba ziyareti yapıyorlarmış bazıları. dingin bir yaşamı seviyorlar.

şu ana kadar öyle aman aman bir soğuğu olmadı. ben kazak+ceketle dolaşıyorum. ama güneş pek gözükmüyor tabii, hava genelde kapalı. arada hiç ummadığınız bir anda güneş açıyor sonra birden geri kapanıyor.

bulunduğum kent 2. dünya savaşı sırasında neredeyse tamamen yıkılmış. o yüzden eski yapıları kalmamış. çoğu savaştan sonra baştan yapılmış. çok tarihi bir şey bulamıyorsunuz yani. ama bu olay da buranın tarihi.

tarihi köprünün üzerinde şarap içmek gibi bir etkinlikleri var. bence bir numarası olmayan etkinlik. saatlerce köprüye karşı ayakta manzarayı izleyebiliyorlar. istanbul boğazı'nı görmüş biri olarak tabii ki burdaki manzaradan çok etkilenmem beklenemez. şehrin dokusuna güzellik katan bir manzara tabii ki ama saatlerce izlenmelik değil benim için.
3 favorites - -
almanya'ya taşınalı az zaman oldu. ülke güzel, yeşil, huzurlu, güvenli. burada gelir vergisi baya yüksek. çalıştıkça daha fazla vergi kesiyor, mesainizin değeri kalmıyor. para değerli, 3-5 euro'ya bile bir çok şey alabiliyorsunuz. fakat iyi bir işiniz olmadığı sürece kiraya verdiğiniz para zaten elinizdeki paranın büyük bir kısmını alıyor. iyi bir iş olmadan aileyi tek kişi geçindirmek baya zor.

etraf aşırı sakin, hatta bu sakinlik kafayı yedirir insana. bir de dışarı çıkıp iki laflayacağınız insan yoksa ve aileniz de türkiye'de kaldıysa baya psikolojik bir bunalım yaşıyorsunuz. geri dönen insanların büyük kısmının bu sebeple döndüğünü düşünüyorum.

yaşınız da artık bir seviyeye geldiyse arkadaş edinmek de zor. herkes evli barklı. ayrıca zaten kültür uyuşmazlığı da çok etkiliyor, ülkeye sonradan tanışananlar için almanlarla arkadaş olmak kolay değil, türklerle arkadaş olmak isteseniz zaten seçenek türkiye'deki kadar doğal olarak yok.

ben almanya'yı son çıkış olarak görüyorum. türkiye'de çabalayıp istediğiniz gelire, yaşam standartlarına bir türlü erişemediyseniz gemileri yakıp buraya gelinir. eğer türkiye'de zaten sizi tatmin eden bir kazancınız ve hayatınız varsa buraya gelmenizi tavsiye etmem. başka bir ülkede, başka bir kültürde bir yaştan sonra yaşamak gerçekten kolay değil. bu maceraya atılmadan önce iyi düşünün.

ben de almanya'ya da zaten burada kesinlikle kalırım diyerek gelmedim. asla dönmem diyenlerden değilim, fakat görmeye, denemeye değer. eğer istediğim standartlara ulaşırsam ne kadar sevdiklerimi ve türkiye'deki ortamı özlesem de burada kalacağım, yoksa bakacağız.
1 favorites - -
ılgilenenler olursa yesillendirsin, senelerdir kullandigim guvenilir broker linkini gondereyim yatirimlara baslayin etf, stok, altin vs ile. aldigim etfler ile bedava danismanlik da vermis olurum, ilerde hayir dualarinizi alirim (:
0 favorites - -
muazzam bir evsiz- bağımlı nüfusu var. ben şaşırdım onları bu kadar her yerde gördüğümde açıkçası. (şehir merkezinde oturuyorum)

sabahın köründe bile, bazı merkezlerde (hbf, berliner tor, vs) yalpa yalpa yanınızdan geçen evsizler oluyor...

dilenenler de var, şişe toplayanlar da.
bizim turkiyedeki dilencilerin kafa genelde ayıktır ve aslında çoğu da hepimizden zengindir.
buradakiler gerçekten bağımlı ve evsiz garibanlar. bu beni çok şaşırttı.

bu kadar sosyal bir devlet hayal edemezdim. henüz bugün bir merkez kütüphaneye üye oldum. üye olmaksızın mesela haftada 4 saat yeni başlayanlar için ücretsiz almanca konuşma kulübü yapmışlar.
kayıt kuyut angarya yok.. sa deyip derse görebiliyorsun (girdim)
kimse kimsin, nesin, kaçak misin göçek misin diye sormuyor.
bilakis, öğretmen bir aydır burada olduğumu öğrenince çok şaşırdı ve mutlu oldu.
zira sınıftaki yabancilar 3-8 senedir almanya'da yaşayan insanlarmış (kendilerini tanıtırken ögrendim)
a2 ve daha ileri seviyeler için haftada min 16-20 saat ücretsiz konuşma kulübü var.
abartmıyorum, tayyip'in sarayı kadar filan büyük bir kütüphane. sadece konuşma kulübü değil, hobi kursları vs de ücretsiz ve gırla..

bu evsizlere, bağımlılara da bir çok imkan tanıyor aslında devlet. ama bi şekilde sokakta kalmayı seçiyorlar. bunu gerçekten anlamadım.

bizde bunlar düşkündür. gerçekten mesela antalya'da zeytinköy diye bi yer var. youtube videolarına daldım mi çıkamıyorum. insanlıktan çıkmış, bağımlılığın pençesinde ne ölebilen- ne yaşayabilen binlerce insan var.
açlar, sefiller, gidecek yerleri yok. toplum tarafindan dışlanmışlar ve her biri aslında komada yaşıyor...

burada böyle bisey yok mesela. şehrin bi meydanından geciyorduk arabayla. meydan tellerle çevrilmişti (ama birkaç yer açık)
zombi gibi icerde dolaşan, üstü başı darmadağın insanlar ve içerde, kenarda 2 minibüs gördüm...
bu ne diye sordum benim buralı alman kankaya.
"bagimlilar" dedi... minibüslerin biri devamlı yiyecek ve su dağıtıyormuş, biri de 24 saat tıbbi bakım, isteyene temiz iğne ve lastik hortumlar (neyse adı) filan dağıtıyormuş...

"e kızım devlet niye bunlara barınma desteği, tedavi ve imkan sağlamıyor?" dedim.
kahkaha attı, "sağlamadığını nereden çıkardın?" dedi...
bunlar tedaviyi, desteği, iyileşmeyi reddediyormuş anlattığına göre. bu hayatın içinde yaşamayı seçen tipler yani...

benim gibi türkiye cehenneminden çıkan her insan için müthiş bir ters köşe bu mesela...
bizde bağımlılar, düşkünler hep zavallıdır. uzanacak bir ele muhtaçtır ve devlet o eli bi şekilde hiç uzatamaz...
(onlara gelene kadar çocuk gelinler, suça sürüklenen sahipsiz çocuklar filan var daha üst sıralarda hatta)

bi şekilde sosyal demokrat-hümanist takılan bizim gibilerin ezberinde, "bu insanlara sosyal devlet el ve imkan verebilse, sokakta kimse kalmaz" gibi yerleşmiş...
burada veriliyor el de imkan da... ama yok,
yer gök kum gibi bağımlıyla dolu ve hiçbiri de dermansız, naçar bırakılmamamış üstelik...

almanya yıllar içinde kaç ezberimi daha bozup ters-yüz edecek, ben de merakla bekliyorum artık valla...
4 favorites - -
almanya, insanlığı matematiğe çevirmiş bir millettir. inancı sistem, duyguyu disiplin, özgürlüğü prosedür yapmışlar. insan olmak onlara fazla karmaşık gelmiş olmalı ki, makineye benzemeyi seçmişler.
1 favorites - -