muazzam bir evsiz- bağımlı nüfusu var. ben şaşırdım onları bu kadar her yerde gördüğümde açıkçası. (şehir merkezinde oturuyorum)
sabahın köründe bile, bazı merkezlerde (hbf, berliner tor, vs) yalpa yalpa yanınızdan geçen evsizler oluyor...
dilenenler de var, şişe toplayanlar da.
bizim turkiyedeki dilencilerin kafa genelde ayıktır ve aslında çoğu da hepimizden zengindir.
buradakiler gerçekten bağımlı ve evsiz garibanlar. bu beni çok şaşırttı.
bu kadar sosyal bir devlet hayal edemezdim. henüz bugün bir merkez kütüphaneye üye oldum. üye olmaksızın mesela haftada 4 saat yeni başlayanlar için ücretsiz almanca konuşma kulübü yapmışlar.
kayıt kuyut angarya yok.. sa deyip derse görebiliyorsun (girdim)
kimse kimsin, nesin, kaçak misin göçek misin diye sormuyor.
bilakis, öğretmen bir aydır burada olduğumu öğrenince çok şaşırdı ve mutlu oldu.
zira sınıftaki yabancilar 3-8 senedir almanya'da yaşayan insanlarmış (kendilerini tanıtırken ögrendim)
a2 ve daha ileri seviyeler için haftada min 16-20 saat ücretsiz konuşma kulübü var.
abartmıyorum, tayyip'in sarayı kadar filan büyük bir kütüphane. sadece konuşma kulübü değil, hobi kursları vs de ücretsiz ve gırla..
bu evsizlere, bağımlılara da bir çok imkan tanıyor aslında devlet. ama bi şekilde sokakta kalmayı seçiyorlar. bunu gerçekten anlamadım.
bizde bunlar düşkündür. gerçekten mesela antalya'da
zeytinköy diye bi yer var. youtube videolarına daldım mi çıkamıyorum. insanlıktan çıkmış, bağımlılığın pençesinde ne ölebilen- ne yaşayabilen binlerce insan var.
açlar, sefiller, gidecek yerleri yok. toplum tarafindan dışlanmışlar ve her biri aslında komada yaşıyor...
burada böyle bisey yok mesela. şehrin bi meydanından geciyorduk arabayla. meydan tellerle çevrilmişti (ama birkaç yer açık)
zombi gibi icerde dolaşan, üstü başı darmadağın insanlar ve içerde, kenarda 2 minibüs gördüm...
bu ne diye sordum benim buralı alman kankaya.
"bagimlilar" dedi... minibüslerin biri devamlı yiyecek ve su dağıtıyormuş, biri de 24 saat tıbbi bakım, isteyene temiz iğne ve lastik hortumlar (neyse adı) filan dağıtıyormuş...
"e kızım devlet niye bunlara barınma desteği, tedavi ve imkan sağlamıyor?" dedim.
kahkaha attı, "sağlamadığını nereden çıkardın?" dedi...
bunlar tedaviyi, desteği, iyileşmeyi reddediyormuş anlattığına göre. bu hayatın içinde yaşamayı seçen tipler yani...
benim gibi türkiye cehenneminden çıkan her insan için müthiş bir ters köşe bu mesela...
bizde bağımlılar, düşkünler hep zavallıdır. uzanacak bir ele muhtaçtır ve devlet o eli bi şekilde hiç uzatamaz...
(onlara gelene kadar çocuk gelinler, suça sürüklenen sahipsiz çocuklar filan var daha üst sıralarda hatta)
bi şekilde sosyal demokrat-hümanist takılan bizim gibilerin ezberinde, "bu insanlara sosyal devlet el ve imkan verebilse, sokakta kimse kalmaz" gibi yerleşmiş...
burada veriliyor el de imkan da... ama yok,
yer gök kum gibi bağımlıyla dolu ve hiçbiri de dermansız, naçar bırakılmamamış üstelik...
almanya yıllar içinde kaç ezberimi daha bozup ters-yüz edecek, ben de merakla bekliyorum artık valla...