bundan 350 yıl önce (1563 - 1639) devrinin bozukluklarına kalemi ile savaş açmış aydın bir din adamı. toplumun içinde bulunduğu bozukluğu, rüşveti, irtikabı, sıkı yönetimi ve zulmü, yazdığı manzum şikayetnamelerle padişaha ileten, onu uyaran bu cesur ve hamiyetli sivaslı abdülmecid efendi hakkında *şu bilgileri vermektedir:
"abdülmecit efendi 1563de zile'de doğmuş, 1639da istanbul'da ölmüştür. ömrünün kırk yılını büyük şehirlerde vaaz ve irşat ile geçirmiştir. bugün türbesi çökmek üzere bir virane olan abdülmecit efendi türkiye'yi boğucu bir karanlığa sürüklemek üzere başkaldıran koyu taassuba karşı birkaç yakın dostu ile hemen tek başına mücadele etmiş, tahripkar yobazlığa karşı müspet ilimlerin ve güzel sanatların tek koruyucusu olarak göğüs germiş ve düşmanlarını yere sermiş bir adamdır. o düşmanlar ki peygamber zamanında mescitlerde tek minare vardı diye istanbul'un 2, 4 ve 6 minareli camilerinde birer minare bırakarak diğerlerini yıkmaya kalkan bir geri zihniyeti temsil ediyordu. ve istediklerini yerine getirecek kadar da kuvvetli görünüyorlardı.
abdülmecit efendi bir yandan yobaz taassubu ile mücadele ederken tarikat ve tasavvuf yoluyla havsalaya sığmayacak taşkın fikirlerin yayılmasına engel olmuştu.
yine bu abdülmecit sıvasi'dir ki gördüğü yolsuzlukları yüksek bir medeni cesaretle açıkça söylemekten çekinmemiştir. devrinin padişahı birinci ahmet'e verdiği ve
şaha mansıp mı gerek, mansıba adem mi gerek?
din-ü devlete layık nedir, ey fahr-i kiram?
diye başlayan şikayetnamesinin nesre çevrilmişi şöyledir:
"devlet kapısından adam kayırılıyor. düşün bir kere padişahım, bir makama ehil adam mı lazım, yoksa adama makam mı lazım?
yurdumuzun her tarafında halk zulüm ve eziyet altındadır. bu karanlığın sebebi cahillerin ve zalimlerin vali oluşudur.
sana birinci nasihatim cahile iş verme hakiki aydınlar dururken onlar öne geçirilir mi?
bir milleti tutan din, yıkan da dinsizlik değildir: devleti tutan adalet, yıkan da zulümdür. zulümden sakın padişahım.
eline bilgi çapasını al ve adalet tarlasını çapala, sonra da o tarlaya meşveret demokrasi tohumunu ek ve bir an evvel yeşermesi için durmadan göz yaşlarınla sula."
abdülmecit efendi aynı zamanda divan sahibi bir şairdir. şiirleri arasında katıksız türkçe parçalar pek çoktur. bu bakımdan da asrında eşine rastlanmayan bir dil inkılapçısıdır. temiz türkçenin ilk müjdecilerindendir.
sıvasi, ölünceye kadar sultanahmet camiinin cuma vaizliğini yapmıştır. her vaazı bir ahlak dersi niteliğindeydi.
eyüp nişancası'nda bir tepede harap bir türbede gömülüdür.