maç penaltılara mı kaldı noldu ya ?
zona gençleşme politikasıyla giren galatasaray'ın 26. haftada 11'inin kiralık ve beğenilmeyen halil dışında en genci 22-23 yaşında, altyapıdan topçu yok ve aynı zamanda 35'lik babel 11'de. diğer 2 büyüğe bakalım, fenerde 16 yaşında arda ve 18 yaşında bek oynuyor. beşiktaşta zaten rıdvan, kerem, ersin hem altyapı hem daha 20 yaşındalar, onun dışında güven oynuyor 23 yaşında. gs'ye gitse takımın en gençlerinden olacak adam beşiktaşta genç isimlerde ilk 5'te değil. oyuna emirhanla can giriyor beşiktaşta, yaşları sırasıyla 17 ve 20.
3 büyüklerde asıl gençleştirme operasyonunu üstelik altyapıdan isimlerle beşiktaş yapıyor ama adı gençleştirilme diye konmadığı için dikkat çekmiyor. fenerde desen arda, çağatay, burak kapacak gibi 21 yaş altı oynayan topçular var. türk ve 11'deki kalecileri de 23 yaşında altay. beşiktaştan sonra gençleştirme yapan fener. ama asıl gençleştirme adı altında taraftarı kandıran var bir de; o da galatasaray ve burak elmas. gençleştirmeyi gidip para harcayarak yaparsın ama kulübün maddi durumu iyiyse yaparsın. daha mevcut topçuya maaş veremezken gençleştirme yapıyorum diyorsan altyapıyla yaparsın.
penaltılara hiç bir diyeceğim yok.. penaltıların hepsi doğru karardır... ama irfan can satılmıştır bu kadar net.. kendini gs ye peşkeş çekmiştir.
izlediğim en garip futbol karşılaşmaları listesine hıphızlı giriş yapan maç. sadece penaltılardan dolayı degil, 90 dakika zerre pozisyon olmaması, uzatmalarda maçın heyecan seviyesinin 100 kat artması sebebiyle.
yalnız her mac kaybetmenin tek güzel yani, başlıkta aglayan tinercilerin ortalıklarda gozukmemesiydi. simdi bir mac kazandık diye yine gelmişler vicdan hesabi yapıyorlar.
halil akbunar'ı severdim ama bu maçta yaptığı ahlak dışı hareketi hiç yakıştıramadım kendisine.
berkan girdekten sonra dönen topları bayağı topladı. bir düzelme var. gomisle emre kılınç girdikten sonra bir yukarı yönlü ivmelendi takım. 2-2 olduktan sonra ise takım kazanmaya oynamaya başladı. rizeyi yenersek moraller yerine gelir. ömer bayram oynamamalı. nelson çok iyiydi bu maç. mostafa muhammed çok istekli, çok saldırgan. genç bir oyuncu ve potansiyelli. gomis, mm için çok büyük bir şans ve ben bu artıyı mm'de gördüm. umarım gelişimi devam eder.
galatasarayın futbolu ta bir rezaletti. 75'den sonra biraz futbol gördük o kadar.
torrent bu takımın hocası olamaz.
üstümüzde, yakalayabileceğimiz 4 takımdan 2'si kazanıp 2'sinin kaybettiği, arkadan gelen kasımpaşa'nın da 1 puan aldığı haftada kazanarak hafta başındaki sıramızı (13.) koruduk ama gelecek hafta ve haftalarda sıçramak için avantaj yakaladık, aşağısıyla da aramıza mesafe koyduk.
artık galatasaray'ın 6. sıraya kadar yükselme şansı vardır. benim tahminim sezonu 7. bitirmesi.
hakem ya da daha doğrusu var kararlarının doğru olduğu maç. penaltı kararları tamamen doğru görünüyor, yalnız son penaltı da kural tam olarak ne diyor onu bilmiyorum. sonuçta faulden önce ayaktan çıkmış bir top var ama belki top tekrar emre kılınç'a gelebilir ama aldığı faulden dolayı oyun dışı kalmış oluyor, kural olarak da penaltı olmalı bence. bir de taylan'ın penaltısı öncesi göztepeli n'diaye tarafından ömer bayram'ın ayağına arkadan vurarak yapılan çok net bir faul var, hatta kendisi bile faulden sonra bir an hakeme dönüp bakıyor. var o faule müdahale edebiliyor mu bilmiyorum ama hakemin bu bariz faulü görmesi gerekirdi. bunun dışında maça etki edecek net bir hata yok gibi görünüyor.
bu maçta gs öyle kötü oynadı ki, takım lig sıralamasında böyle facia durumda olmasa net şekilde kaybedelim isterdim. yaptırdığımız 2 penaltı komikli futbol videolarına kafadan girmeli. beceriksizlik ve yeteneksizlikle izah edilemeyecek derece absürd ve salakça hatalar. var kararları doğru gibi. küçük ekran+alkolle izlediğimdendir belki, uzatmalardaki o kadar kafama yatmadı ama şu saatte itiraz da etmeyeceğim.
bu arada bizim takım bana göre ligin şu an en kötü futbolunu oynayan ekip. her maç ayrı ızdırap olmaya başladı. önümüzdeki rize maçı malum husumet açısından telafisiz bir maç. fener'e kaybedelim, bir yere kadar dert ederiz ama rize'ye mağlup olmak falan allah korusun.. puan kaybında başkan da artık durmasın bir zahmet.
fatih hoca'nın gitmesine karşıydım ama torrent'i suçlu ilan etmek haksızlık olur. kendisiyle devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
gsmizin 57 hafta sonra galibiyetle tanışıp küme düşme potasından biraz olsun uzaklaşıp bir nefes aldığı maç. yazdığımız cümlelere bak amk. hayat çok garip.
3. dakikada öne geçmesine rağmen sezonun belki de en kötü ilk 45'lerin den birini oynadı gs. belki de en kötüsüdür ama bu sene onlardan o kadar çok oynadık ki hangisi en kötüsü karar vermek zor ama 45 dakikada 50 pas hatası ve rakip ceza sahasına sadece 2 kez girme(bir tanesi gol) istatistikleri bu konuda bize yeterince bilgi veriyor. o yüzden ilk yarı hakkında fazla konuşmadan geçmek lazım akıl sağlığımız için.
2. yarı çok mu iyiydi, yooo. yine fazla değişen bir şey yoktu, taa ki 75'te karşılıklı değişiklikler gelene kadar. gomis ve emre'nin girmesi ve göztepe'nin 75 dakika süren çılgın pres sonucu enerjisinin tükenmesiyle oyun bize dönmeye başladı.
son 10 dakika zaten klasik gs kaos futboluna döndü. biraz bizim can havliyle bastırmamız biraz da onların acemiliği derken 2 penaltı ile 3 puanı alıp gittik. ömer bayram, taylan, halil gibi rezalet oyuncu performansları gördük yine ama artık bu saatten sonra bunları söylemenin de bir faydası yok. 1-2 maç daha kazanıp şu sezonu kazasız belasız atlatmaktan başka yapacak bir şeyimiz yok şu saatten sonra. bu oyuncuların kapasitesi bu kadar zorlamaya gerek yok artık. ne yapsan olmuyor işte görüyoruz. kapasitesi olanlar da zaten altına düştü. yıldız yapıp satacağız diye aldığımız adamlar çöp olmak üzere. yani kısacası neresinden tutsan elinde kalacak bir oyuncu grubu ile oynuyoruz şu anda. fizik teknik taktik açıdan tamamen bitik bir takım var elimizde o yüzden bu saatten sonra futbol adına bir şey beklemek abesle iştigal olur. 6-7 puan daha alıp bu kabus gibi sezonu kapatalım yeter.
bu akşamdan pozitif olarak bahsedebileceğim 2 şey var, 2 geri dönüş. ilki gomis'in dönüşü. onu en son yine bu şehirde şampiyonluğu getiren penaltıyla bırakmıştık. aynı şehirde 2 penaltı ile geri döndü. o dakikada o durumdaki bir takımda o penaltıları atmak da göt ister yalnız bunu da söylemek lazım ve biliyorsunuz göt denince dünya futbolunda akıllara gelen ilk oyuncu kendisidir.
diğer geri dönüş de omar. o da neredeyse 2 yıl aradan sonra tek gözle ve özel gözlükle çıktığı ilk maçta hiç sırıtmadı desem yalan olmaz. gerçi şu takımda yeni kimi getirip koysan sırıtmaz (pulgar diyenler olacaktır ama ilk yarı takım o kadar kötüydü ki o da şaşırdı. ben nereye geldim amk der gibi bakıyordu etrafa) ama onun durumu ve atlatıp geri döndüğü olay düşünülürse gerçekten çok sevindiriciydi. maç bittikten sonraki gözyaşları da takımdaki bütün diyar eşşeklere iş ahlakı açısından biraz olsun ders olmuştur umarım.
evet, fazla uzatmadan bitirelim. zira hakkında fazla konuşmaya değecek bir takım değil bu.