bu başlıkla alakalı mı bilmiyorum ama yazıları okuyunca aklıma geldi benim de evlilik olayıyla ilgili söylemek istediğim bir iki şey var.

mehir diye bir olay var. sanırım herkes biliyordur. bilmeyenler için yazayım yine de.

mehir: islam hukukunda evlilik sırasında erkeğin kadına vermesi gereken maddi değerdir. bu, kadının hakkıdır ve evliliğin bir şartı değildir ama farz (zorunlu) kabul edilir. mehir, evlilik akdi yapılırken belirlenebilir ya da daha sonra kararlaştırılabilir.

siz de illa ki sosyal medyada görmüşsünüzdür. mehir olarak mini cooper isteyen mi, değişik arabalar isteyen mi, ev isteyen mi... ne ararsan var. etrafınızda da görmüşsünüzdür zaten.

tahmin ediyorum gördüğünüz videolarda mehir isteyen kadınların bir çoğu tesettürlü değil, hatta göğüs dekoltesi-sırt dekoltesi-mini etek tarzında kıyafetlidir. benimkiler de çoğunluk öyleydi.

olayın saçmalığı şu: mehir islam hukuku evliliğinde farz kabul edilen bir olay. islam en başta kadına diyor ki başın kapalı olacak, el bileklerinden itibaren ellerin, ayak bileklerinden itibaren ayakların görülebilir. bunlar haricinde vücudunun diğer yerleri erkek-kadın farketmeden kimse tarafından görülemez. yukarıda mehir istenirken ki kıyafet en başta islama ters zaten. diğer ibadetlerini yapıyor ya da yapmıyor o mehir isteyen kadın orasını onlara bırakıyorum. bu sadece bir örnekti. yani islamla çok alakası olmayan kadınlar konu erkekten gelecek para oldu mu en ince detaya kadar biliyorlar. asıl gelmek istediğim konu mehir olayında islam hukuku baz alınırken boşanırken neden islam hukuku baz alınmıyor? islam hukukunda da nafaka var. biliyor muydunuz? kaç gün peki? hamile ise çocuk doğana kadar, hamile değil ise 3 hayız dönemi ortalama 90-100 gündür o da. şimdi bu kadın arkadaşlar evlenirken islam hukukuna göre evleniyor da boşanırken neden isviçre hukukuna göre boşanıyor? neden boşandığında süresiz nafaka için en iyi avukatı tutuyor?

ben evlenmedim, evlenmeyi düşünüyorum şu sıralar. evlenmeyi düşünüyorum diye de kazıklanmaya niyetim yok. ortak şartlarda olacaksa ne ala. kız benden mehir isterse yukarıda yazdıklarımın aynısını söyleyeceğim. hangi hukuku tercih ederse ben okeyim. isviçre hukuku derse mehir vermem. kadın erkek eşit diye her yerde nara atanlar düğüne geldi mi bir anda "erkek evi" olarak adlandırıyor bizi. altın tak, düğünü yap, mümkünse araba olsun ev olsun. kadın erkek eşitse kız evi de bana 5 bilezik taksın abi. kadın erkek eşit diye kendi ailesine damada bilezik taktıran kadın gördünüz mü hiç?

çoğu kişi alttan almanız gerektiği , salağa yatmanız gerektiği vb tarzda şeyler söylemiş.

arkadaşlar ben de 4 aylık evli olarak evlenmeyin diyorum. öncelikle kadının ekonomik olarak garantörü oluyorsunuz. evlenmeden önce ben ihtiyaçlarımı karşılarım diyen kadın evlendikten sonra enflasyonu hesap edemedim diyebiliyor.
evin tüm masrafları karşılayıp , eksiklerini giderip , ekstra dekorasyonu vs her şeyini yaptığınız halde yetersiz görülebiliyorsunuz. çünkü ek olarak kadının masraflarını da karşılamalı ve para lazım mı diye sormanız gerekiyor.

tüm bunların dışında da mutfaktan bi çay getirmeniz , bazı işlere yardım etmeniz , işlerin ucundan tutmanız bekleniyor. yani günün sonunda ekonomik olarak her şey sırtınızda , manevi olarak ince ev işlerinde de bazen yardımınız bekleniyor ve tüm bunların karşılığında gün içinde bir aksam yemeği yapıldıgını ve çamaşır bulaşıkların yıkandıgını görüyorsunuz.

evlilik müessesesi anlatılırken hayat müşterek deniliyor fakat günümüzde yükün %75'i erkeklerde diyebiliriz. ev al , araba al , maaş sahibi ol , çalış , faturaları , vergileri , doğalgazı , aidatı , tatili , akşam gezmeleri , şehir dışı gezileri , yeni telefonları , kıyafeti , özel günleri vb derken onlarca durumun altında kalıp tek beklentimiz ise çamaşırlarımızın ve yemeğimizin düzenli olması oluyor.

o da zaten her gün olmuyor ve her sabah kahvaltı bile hazır olmuyor. bu hataya düşmemeniz için ben de bu başlıkta sizlere yazıyorum.
neden evlendin? diyen arkadaşlar , evlenmedne önce konuşulanlar çok farklı oluyor.
üzücü mü evet.
boşanmak ? evet o da bi seçenek ve değerlendirilen seçenekler arasında yer alıyor.
tüm bunların dışında , sizinle dikleşebilen ve zıtlaşabilen bir kadınla beraberseniz ağır basan kısmın bu olduguna hemfikir olabiliriz.

sorun şu ki , siz cepte göründükçe sizi bitirdiklerini ve soğuttuklarının farkında olmuyorlar. boşandıklarında sudan çıkmış balık gibi olacaklarının farkında değiller.
sizin sunduklarınızı baba evinde veya kendi başına standart olarak bulamayacak kadınların en büyük sorunu da boşandıktan sonra oluyor.

bunu okuyan kadınlar erkeğinizin değerini bilin.
tabi ki kaypak ve şerefsiz tiplerden bahsetmiyorum.

edit 1-> asıl bomba geliyor iyi okuyun :)
bu yazıya altta iki adet bkz açılmış. bu iki adet hedef gösteren yazıyı iki hanımefendiye ait. profillerinde biraz gezinirseniz depresif ve dik başlılık modunun açık olduğunu görürsünüz. depresyon hepimiz için var fakat sizin depresif halinizin örtüsü bizim yazılarımız değil hanımefendiler.

yazımda kimseyi boklamıyorum. ekseriyetle şerefsiz ve kaypak erkeklere zaman harcamayın bile diyorum. hizmetçi veya uşak arayışımız yok. evet ev işlerinin de bir maddi değeri var. ben burada dengelerden bahsediyorum. günümüzde bu dengeler %50-50 yerine 75-25 oldu ve hatta 80-20 şeklinde ilerliyor. bunu çok az kadın 50-50 olarak başarabiliyor. sizler neredeyse hiçbir şey yapmadan , tüm kazancınızı kendinize harcayıp , ek olarak evinize hiçbir harcama yapmayıp , arada ev işleri yaparak ve geri kalan tüm madden ve manen harcamalar ve işlemleri erkeğe yükleyerek kendinizden soğutuyorsunuz. profillerinden de gördüğüm üzere boşanmış kişiler olarak evlenmeyin başlığı altında salça oluyorlar.

evlerden ırak..

edit 2 -> dm'den destekleyen çok arkadaş oldu. desteklemeyenler de oldu. tabi ki tüm görüşlere kapımız açık ben genel olarak erkeklerin üzerindeki son yıllarda artan yükü anlatmaya çalıştım. bu yazıya çokca detay ekleyebilirim ama kendimi üzmek istemiyorum.

herkese teşekkürler.

(bkz: #179206519)
ne güldüm ya, eline sağlık, gerçekten de öyle..
* hayatın müşterek olması ne demek bilmiyorsanız;
*ev işinin de bir mesai demek olduğunu ve bunları yapacak bir kişi çalıştıracak olsanız kazandığınız maaşın buhar olacağını anlayamıyorsanız;
*evleneceğiniz kişinin çalışmasını istemediğiniz takdirde ekonomik yükümlülüğün sizin omuzlarınızda olacağını ve bundan şikayet etmenizin abes kaçacağını kavrayamıyorsanız;
*iletişim kurmak yerine sağda solda şikayet etmenin durumu değiştieeceğine dair tuhaf bir fikre sahipseniz... vs.
evlenmeyin.

bana sorarsanız 9999-evlenmeyin, zaten. yine de siz bilirsiniz.

(bkz: are you married or happy?)

(bkz: #179206519) arkadaş evlenmek yerine temizlik ve yemek yapan bir hizmetçi alsaymış tüm bakım ihtiyaçları karşılandığı için daha mutlu olacakmış bence.

edit: yazar kişi iletisini editleyip beni depresif ve dik başlı ilan etmiş. bu ne seviye bir eziklik anlamadım. adamın hayat arkadaşından tek beklentisi donlarını yıkayıp ona kahvaltı hazırlaması, istediği olmayınca da milleti dik başlı edip başlıkta ağlıyor. yazık valla. ayrıca, boşanın bence de. mutfaktan çay getirdiğin için bu kadar söylenen adamsın, belli ki boşanınca sudan çıkmış balığa dönecek olan da sensin.

edit2: şu ufacık entry bir takım anasının paşası diye yetiştirilen ezik erkeklerin ağlama duvarına dönüştü. o kadar ki adamların başlığa yazmaya bile cesareti yok, anca özelden yazıyorlar. en acınası olan da bu yazan kişisi dahil benim profilime girip sataşacak ya da kendilerini haklı çıkaracak şeyler bulmaya çalışanlar oluyor. ama ben onların sosyal fobilerini kırmakta yardımcı olacağım:
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

günümüz tr sınırları içindeki evliliklerin büyük çoğunluyla ilgili düşüncem böyle, hakkında konuşacak yazacak olsam aşağı yukarı söyleyeceklerim bunlar olurdu. birebir evli bir erkek tarafından da teyit edilmiş.

dışarıya karşı sorumluluğun büyük bir kısmı sende olacak (erkeklik görevleri) senden sonuna kadar beklenecek yapmazsan hatta erkekliğine laf edilecek 'nasıl erkeksin sen? bu işleri ben yapıyorum' vs üstüne ev işleri falan her şey ortak olacak ama maddi vericiliğin büyük ağırlığı da sende, erkeğin geliri genelde fazladır öyle tercih edilir kadınlarca çünkü…

yani evlilik bir anlaşma ve erkek olarak sen ne alıyorsun? duygusal kısma gireceksek o getirilerin hepsini hatta erkekten daha fazlasını kadın yaşıyor o da değil. ee?

bana sorarsanız kadınların bir çoğu sapıttı, normal bir ruh hali veya kafada değiller. eşit olacaksak ya tam olalım yok olmayacaksak erkeklik görevleri olduğu gibi bu hayatta kadınlık görevleri de var kabul edin. bize ikisi de uyuyor ama size tek uyan erkeklik görevlerinin sonuna kadar beklendiği eşitlik(?)

sonra diyorlar niye evlenemediniz? niye bu kadar bekar var? niye evlenenler mutlu değil ve aldatmalar bu kadar ayyuka çıktı? hiç biri savunalacak şeyler değildir ancak bu hayatta her şeyin istemsiz sonuçları ortaya çıkıyor böyle işte.

gereksiz bir haykırıştır.

arkadaşlar evlenince, başınızdan aşağı kızgın yağ dökerek adam dağlamıyorlar. bazıları cidden evliliği gözünde çok büyütüyor lan. evlenmeyi ne kadar hayatınızın merkezinde koyarsanız o kadar bu konuda yara alırsınız. bunu normal bir süreç olarak düşünmek gerekir. yani evlenmek demek devlet kurmak demek değildir. kimisi var oturup milli marş yazacak neredeyse. o kadar konuyu ciddiye alıyor. haha oğlum bu kadar kasmayın lan. alın bir tane karı evlenin geçin.

evlilikte mutlu olmak istiyorsanız, konuşabileceğiniz insanlarla evlenin. belirli sorumluluklar sabit, bunu zaten her iki tarafta yerine getirecek. yani karşınızdaki insanla telefonda ya da yüz yüze konuşurken zamanın nasıl geçtiğini bilmiyorsanız, o sizin ruh eşiniz demektir.

bir de benim düşüncemde en iyi evlilik, erkeğin kadına hayran olduğu, kadının da erkeğin zekasından etkilendiği evliliktir. böyle bir evlilik şeker gibi olur.

maddi konuları çok fazla kafaya takmayın. siz yeter ki aşık olduğunuz insanla evlenin. aşık olduğunuz kızla evlenirseniz, zaten geçim falan hikaye. erkek başınıza gerekirse gider striptiz yaparsınız. aşk adama her şeyi yaptırır.

misal ben götüm tavanda gezerdim. aşka falan bakmazdım. biri aşk üzerine konu açarsa, mal mıyım oğlum ben aşık olacağım derdim? allah belamı verdi. bir aşık oldum. lan yemin ediyorum, dolmuşta hangi durakta ineceğimi unuttum, 5 durak fazladan gittim. mal oldum. en sonunda dayanamayıp hastaneye başvurdum. ötenazi istiyorum diye, siktir git burası isviçre mi dediler?! ağzım yüzüm kaydı lan arzu yurter gibi. çektiğim acıları bir ben bilirim.

her neyse önemli olan eğlenebilmektir. kurumsal evlilikler yapmayın. evlilik güzeldir. kötü değildir. yeter ki yapıcı olun, sevmeyi bilin.

aslında evlendiğiniz insanın doğru kişi olup olmadığını iyice anlamak gerekiyor gerçi bilimezsin. ihânet edecek mi etmeyecek mi? dayak yiyecek misin? sevilecek sayılacak mısın yoksa aynı evde iki yabancı gibi mi yaşayacaksın? mutlu bir aile olacak mısınız? yalnız mı kalacaksın? çocuk olduğunda bütün yük senin mi omzunda olacak yoksa aile olduğunuzu bilecek misiniz? evliliğin çok büyük yapı taşları var bunu yerine getiremeyecek olanlar evlenmemeli.

büyük konuşmayın. eyv.

sonra nüfus azalıp ülke çökme noktasına geldiğinde, yaşlılığında sana bakacak kimseyi ortalarda bulamadığında ağlamak yok ama...